Sabah.
Sabah okula gitmemiştim, kendimi yorgun ve bitkin hissediyordum. Dün yaşananları aklımdan bir türlü çıkaramıyordum. Zaten çıkacağını sanmıyordum. Her aklıma geldiğinde midem bulanıyordu. Bu duygularla başa çıkmak gerçekten zordu.
Annem birkaç kez odama gelmiş, ne olup olmadığını sormuştu. Ben de geçiştirerek hiçbir şey olmadığını söylemiştim. Pek inanmamışa benzemiyordu. Yalnız kalmak istiyordum, odama gelmemesini söylemiştim.
Olayların öğrenilmesini hiç istemiyordum. Öğrenir öğrenmez evde hiç iyi şeyler olmayacaktı. Onun üzülmesini istemiyordum ve psikoloğa da gitmek istemiyordum. Psikoloğ garipdi, beni süzmekten başka bir şey yapmıyordu.
Kafamı düşüncelerden sıyırmaya çalıştım, pek başarılı olmasamda. Aklımdan çıkmıyordu o iğrenç olaylar. O adamların iğrenç elleriyle bana dokunması gelince midem bulanıyordu. Dışarı bile çıkmak istemiyordum, sanki beni bulacaklar gibi hissediyordum, bu sefer beni kurtaracak kimse olmayacaktı.
Gözlerimdeki yaşlar sessizce yere damladı, umutsuzluğun ağırlığı omuzlarıma çöktü. Ellerimi ağzıma kapatarak ağlamaya başladım. Gözyaşlarım benden bilinçsizce akıyordu...
Biraz içimi döktükten sonra derin bir nefes aldım. Eğer biraz daha ağlasam, annem odaya girip beni görme ihtimalimi yüksekti. Benim yüzümden üzülmesini istemiyorumdum.
Yataktan kalkıp ders masama doğru yürümeye başladım. Belki bir şeyler çizsem iyi gelebilirdi. Yavaşça sandalyeye oturup elime bir kağıt aldım ve bir de siyah uçlu bir kalem. Yavaşça çizmeye başladım. İlk kafasından başladım, sonra ağzı ve gözleri. Bitirdikten sonra çizime baktım, yutkundum. Ah, ben böyle bir şey..
Çizimdeki detaylara daldıkça, sanki bir parça ruhunu kağıda aktarıyormuşsun gibi hissedersin. Gözlerine bakarken, çizimin canlanmaya başladığını hissedersin. Belki de bir an için gerçeklikle hayalin arasındaki çizgi silikleşir ve çiziminle bütünleşirsin. O an, bir sanat eserinin yaratıcı gücüne tanıklık etmiş gibi olursun.
Kağıtı hızlıca buruşturup çöpe attım. Çizim yapmaktan hatta yapmıştım. Ellerimi kafamın arasına alıp ovuşturmaya başladım. Bakışlarımı çöpe çevirdim. Birkaç buruşturulmuş kağıt parçası gördüm. Ellerimi kafamın arasından çıkarıp çöpteki kağıt parçalarını elime aldım.
Yavaşça kağıtları açtığımda gördüğüm çizimler kanımı dondurmuştu.Bir birinden korkunç ve qarip çizimler vardı. Hepsini buruşturup çöpe attım. Ne ara bu çizimleri çizmiştim hiç bir fikrim yoktu.
Soğuk terler dökmeye başlamıştım. Dört duvar arası üstüme üstüme geliyor gibiydi.
Hızlıca odamdaki balkonun kapısını açıp kendimi dışarı attım. Derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım ama olmuyordu, her o iğrenç anılarım aklıma gelince nefesim daralıyordu.
Nefes almaya çalışmak için elimi boğazıma atıp çizmeye başladım. Boğuluyordum. Ağzımdan küçük bir hıçkır çıktı. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüp yere damladı. Sanki biri beni boğuyor gibiydi. Nefesim gittikçe daralıyordu.
Göz yaşlarımın sıcaklığı yanağımı ıslatırken, çaresizlik içinde nefes almak için çırpınırken hissettiğim korkuyu da ekleyebilirim. Boğazımda bir düğüm gibi sıkışan korku, içimi kaplayan karanlığı daha da derinleştirdi. Nefes alış verişlerim, her biri bir ölüm fısıltısı gibi kulaklarımda yankılanıyordu.
Bir anda nefes almaya başladım. Yere çöküp derin derin nefes almaya çalıştım. Az önce ne yaşamıştım? Boğularak öleceğimi bile sanmıştım.Gözlerim umutsuzca çevreyi tararken, yalnızlık ve çaresizlik içinde kaybolmuş gibi hissediyordum. Her nefes alışım, dışarıda yardım aramamın acil ve çaresiz bir çığlık gibi yankılanıyordu. İçimdeki fırtına, dışarıdaki sessizliği paramparça ederken, umutsuzca karanlıkta yolumu bulmaya çalışıyordum.
Yavaşça ayağa kalkıp balkonun açık kapısından odama girdim. Terlemiştim, az önce aklıma gelen olaylarla tüylerim diken diken oluyordu. Yavaş adımlarla banyoya girdim. Aynadaki yansımamı gördüğümde daha da streslenmiştim. Beyaz tenim daha da solmuştu. Gözlerimin altında siyah torbalar oluşmuştu. Yemek yemediğim için oldukça zayıflamıştım.
Banyodaki sessizlik, her adımda artan kalp atışlarımı daha da belirgin hale getiriyordu. Etraftaki cisimler, sanki benimle iletişim kurmaya çalışıyormuş gibi bir hava yaratıyordu. Bu anın gerilimi, banyonun içinde yoğunlaşarak nefes alışlarımı bile zorlaştırıyordu. Kendimi yalnız ve savunmasız hissettiğim an, içimdeki korkuların en derinlerine doğru yol alıyordum.
Aynanın karşısında dururken, yüzümdeki solgun ifade giderek belirsizlikle doluyordu. Yansımadaki her kırışık, içimdeki endişeyi daha da derinleştiriyordu. Banyonun sessizliği, yansımadaki her titremenin daha belrgin hale gelmesine neden oluyordu.
Jungkook çizdiği resimler.
Yazı hataları varsa üzgünüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hridayeş | Taekook
Fiksi PenggemarOkula yeni gelen, öğrenci sahesinde hayatnın değişeceğininden habersizdi, jungkook... Texting, Düz Taekook