Merhaba, bir şeyi açıklamak istiyorum. Bildiğiniz gibi fic düz yazı ve texting. Bundan sonra texting yazmayı düşünmüyorum, gerekmedikçe yazmayacağım.
Bir kaç günün sonunda okula gitmiştim. Evde olmak beni dahada geriyordu. Sanki oda üstüme üstüme geliyordu, nefesim daralıyor.
yalnızlık hissi içimi kemiriyordu.Gözlerim etrafa hızla kayıyordu,umutsuzca bir ışık arıyordum.Sınıf kapısını açıp içeri girdim. Sınıftaki herkesin odakı ben olduğuna emindim. Onları umursamamaya çalışıp sırama doğru yürümeye başladım. Bizimkileri görere görmez gülümsemeye çalıştım, pek de başarılı olmasa da.
Kalbim hızla atarken, sıranın üzerine oturup etrafıma bakındım. Gözlerimdeki endişeyi gizlemeye çalışarak, gülümsemeye zorladım kendimi. Ancak içimdeki gerilim, yüzüme yansıyan zoraki gülümsememden daha güçlüydü.
Üçünden de cıt çıkmıyordu. Bana kızgın olduklarına eminim. Kaç gündür kendi sorunlarımla uğraşırken onlarla konuşmamıştım.Yüreğimdeki endişe, onların sessizliğinden daha da fazla acıtıyordu. Kızgınlık ve üzüntü arasında sıkışıp kalmıştım, kendi içimde bir fırtına kopuyordu.
"İyimisin jungkook?"
İlk konuşan Jimin olmuştu. Sonunda birinin konuşması beni az da olsa sevindirmişti. Çünkü üçü de bana kızgın şekilde bakıyordu. Ah, belki Jimin daha az kızgın bakıyordu.Gözlerindeki öfke, adeta beni yutacak gibi hissettiriyordu. Jimin'in bakışları arasında, umut ışığı gibi parlayan bir tebessüm arıyordum.
" iyiyim. "
Dedim, her ne kadar iyi olmasam da. Onlara yalan söylemekten nefret ederdim, ama benim için endişelenmelerini istemiyordum.
Kaç gündür uyumuyordum, kafamın içi çatlıyordu. Uykusuz gecelerim, kafamın içinde yankılanan acı dolu düşüncelerle doluydu. İçimdeki sıkıntıyı dindirmek için odada bulunan tüm ağrı kesicileri icmiştim, fakat kafamdaki ağrı bir türlü dinmek bilmedi.
"Kaç gündür bizi neden habersiz bıraktın? Senin için ne kadar endişelendik, haberin var mı? Biz senin arkadaşların değil miyiz?"
Demişti Hoseok. Bakışlarımı ondan kaçırdım. Haklı olduklarını biliyorum. O bir kaç gün içinde telefonu kapatmıştım. Ne odadan dışarı çıkıyordum ne de telefona bakmak istiyordum. Sadece odada boş boş oturup ara sıra çizim yapıyordum.
Kimse benim neler çektiğimi anlamazdı. İçimdeki boşluk, çaresizlik ve yalnızlık hissi her geçen gün daha da derinleşiyordu. Her an içimde büyüyen karanlık bulutlar, ruhumu kaplamaya başlamıştı. Ne yapacağımı bilemez, umutsuzluğun karanlık sularında boğuluyormuş gibi hissediyordum.
"b-ben ü-üzgünüm."
Dedim, kekeleyerek. Bakışlarım onlara kaydı. Hoseok derin bir nefes alıp bakışlarını kaçırdı. Bakışlarımı Jin'e çevirdim. O da kırgın bir şekilde ellerine bakıyordu. Son umuda Jimin'e baktım. O an içimdeki umutsuzluk ve endişe daha da derinleşti. Her bir bakış, yüreğimde bir çığlık gibi yankılandı, içimdeki karanlık bulutlar biraz daha yoğunlaştı.
"Aaaa, hadi böyle yapmayın. zaten çocuk üzgün, sizde üstüne gitmeyin! ."
Dedi bir anda, jimin bağırarak. Sınıfta bi çoğunun bizi duyduğuna eminim. Bakışlarımı diğer ikisine cevirip üzgün bakışlar attım. Hoseok derin bir nefes alıp, bakışlarını bana cevirdi.
"ahhh, tamam, bu seferlik affediyoruz. eğer Jin de bana katılıyorsa"
Bakışlarımı hızlıca Jin'e çevirdim. Masum bakışlarla ona bakmaya başladım. Bizimkilerin benim bu dolu gözlerime gıcık olduklarını biliyordum. Her yaptığımda bana kıyamıyorlardı. Jin'in yüzündeki şaşkınlığı görmek beni daha da endişelendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hridayeş | Taekook
FanficOkula yeni gelen, öğrenci sahesinde hayatnın değişeceğininden habersizdi, jungkook... Texting, Düz Taekook