İyi okumalar...
Bir ümit parçası ile bakışlarımı oraya çevirdim. İki serseri hızlıca beni bırakıp koşmaya başladılar. Yere otur pozisyonuna gelip içim çıkana kadar ağlamaya ve kusmaya başladım. Dokundular bana, hayır, hayrı nasıl dokunurlardı bana. Kusmaktan, ağlamaktan tir tir titriyordum.
Sonra bir anda omzumda ağırlık hissettim. Biri Ceketini omzuma bırakmıştı. O tanıdık kokuyla onun olduğunu düşünmeye başladım. Kafamı çevirip, ağlamaktan bulanık gören gözlerimle onu ayırt etmeye çalıştım. Oydu, beni kurtarmıştı.
Onu endişe dolu gözlerini görünce boğazımda bir yumru hissettim. Onu gören gözlerim biraz daha dolmaya başladı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yerde otur pozisyonu alıp bana dokunamadan sadece geçti diyordu, ta ki sakinleşenedek.
"Şhh, geçti jungkook."
Gözlerim dolu, dolu ona baktım. Vücudumun her bir noktası karıncalanıyordu. Kendimi berbat ötesi hissediyordum. Bana dokunmuşlardı; her aklıma geldiğinde midem bulanıyordu.
"Ağlama, geçti bitti. Sakinleş ve derin bir nefes al, Jungkook.Her geceyi aydınlatan bir sabah doğar, her karanlık sonunda bir ışık vardır. Umutsuzluğa kapılmadan yoluna devam et, çünkü her zorluk, seni daha güçlü kılar ve başarıya bir adım daha yaklaştırır."
Taehyung'dan:
Bakışlarımı onun gözlerine cevirdim. Onun bakışları içimi derin bir hüzünle dolduruyordu. Sanki acılarını benim üzerimde hissediyordum. Her nefes alışımda, onun yüreğindeki kırıklıkları duyumsuyordum. Gözlerindeki yaşların ardında saklı olan acıyı anlamak için içimde fırtınalar kopuyordu.
O an, kalbimdeki acıyı anlamak için onun gözlerindeki derinliklere baktım. Gözyaşlarının ardındaki duygusal yükü hissetmek, içimi sızlatıyordu. Onun yaşadığı acıyı kendi bedenimde hissetmek, beni derinden etkiliyordu.
Kendimi çok kötü hissedediyordum. Ya vakitinde gelmeseydim ona ne olurdu düşüncesi tüylerimi diken diken ediyordu. Neyse ki tam zamanında yetişmiştim. Gözlerindeki yaşların ardındaki acıyı hissetmek, içimde kıyamet kopuyormuş gibi hissettirdi bana. O an, kalbimdeki acıyı anlamak için onun gözlerindeki derinliklere baktım. Gözyaşlarının ardındaki duygusal yükü hissetmek, içimi sızlatıyordu.
"Daha iyimisin?"
Sordum. Kafasını olumlu anlamda salladı, elliye Göz yaşlarını silerken yüzünde beliren hüzün, o anın içindeki karmaşayı yansıtıyordu. Ona dokunmamak, içindeki duygusal fırtınaların dışa vurumunu engellemek için doğru bir karar olmuş olabilir. Belki de sessizce yanında olmak, ona destek olmanın en güçlü yolu olabilir.
"Hadi, seni eve bırakıyım"
"Hayır,teşekkürler. kendim, giderim"
Derin bir nefes alıp konuştum.
"Bu haledemi?"
Her ne kadar bu şeyi söylemek istemesem de mecburdum. Şu an eve tek başına gitmesi tehlikeliydi. Adamlar onu takip edebilirdi, bu riski alamazdım. O adamlara gelirsek, o ikisini bulduğum an elimden kurtulamayacaklar. O anın şokuyla bir şey yapamamıştım.
Bakışları kendisine kayıp, yutkundu.
"Tamam, seninle geliceğim"
Dedi, küçük bir tebessüm bırakıp beni takip etmesini söyledim. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Arabanın yanına gelip ön koltuğun kapısını açıp oturmasını bekledim. Hiçbir tepki vermeden yavaşça oturdu. Kapıyı kapattım ve ben de sürücü koltuğuna geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hridayeş | Taekook
FanfictionOkula yeni gelen, öğrenci sahesinde hayatnın değişeceğininden habersizdi, jungkook... Texting, Düz Taekook