- 14 -

194 38 40
                                    

SUDDENLY YOU
: ̗̀14

🗝️

Minho, Jeongin'in önüne getirdiği evrakları imzalarken bir yandan da ona dert yanmaya devam ediyordu. Zaten ikilinin arasındaki tek diyalog Seo Jiwon ve onun akıl almaz davranışları olmuştu.

"Neden bir anda sarılmış olabilir?" Minho sinirle nefesini verdi. "Gerçekten kafamı karıştırıyor."

Jeongin evrakları dolduran Minho'ya kısa bir bakış atıp, "Bence Jiwon Hanım sizi hâlâ seviyor." dedi.

Minho duyduğu şeyle histerik bir kahkaha attı. "Öyle bir şey yok." Kalemi kağıda daha sert bastırdı. "Beni hâlâ sevseydi tekrardan birlikte olmamız için çabalardı. Geçmişte yaptığı şey için özür dilerdi. Yüz yüze gelmekten kaçınmazdı."

"Sizin hislerinizden emin olamadığı için çabalamıyor olabilir."

Yavaşça başını kaldırdı Minho. Jeongin'e anlam veremezcesine bakmıştı. Jeongin ise hızla masanın önündeki koltuğa oturup kafasındaki teoriyi patronuna anlatmaya başladı.

"Buraya en başından beri gelmesi planlıydı. Sizi özlediği için geldi. Eğer sizden nefret etseydi buraya hiç gelmezdi."

"Ama iyi bir iş teklifi aldığı için geldiğini söylemişti."

Jeongin omuzlarını silkerek buna da mantıklı bir cevap verdi. "Açıkçası ben de üniversite sınavından sonra hem Yonsei'ye hem Seoul'a gidebilecek kadar puan almıştım. Fakat lisedeki eski sevgilimin kesinlikle Yonsei'ye gideceğini bildiğim için Seoul Üniversitesi'ni yazdım. Sırf onunla aynı üniversitede okumamak için. Yani demek istediğim Jiwon Hanım'a da bir sürü iş teklifi gelmiştir. Eğer sizi gerçekten görmek istemeseydi ne kadar iyi olursa olsun bu teklifi kabul etmezdi."

Minho sinirle bağırarak ellerini kafasının arasına aldı ve yerinde tepinmeye başladı. "Aish! Cidden bu kızın amacı ne!"

"Sizi hâlâ sevip sevmediğini anlamanın bir yolu var."

Jeongin'in durmak bilmeyen muhteşem fikirlerinden bir yenisi gelmişti.

"En son senin sözünü dinlediğimde dakikalarca asansörde kurtulmayı bekledik Jeongin." Minho, Jeongin'in fikirlerini dinlemek istemese de bazen ciddi anlamda mantıklı şeyler sunabiliyordu.

"Ve sonuç olarak Jiwon Hanım size sarıldı."

Minho derin bir nefes aldı. Pazarlık işinde asistanı cidden bir numaraydı. "Tamam. Neymiş planın?"

Jiwon, ofis katında kahve yapılan odadaydı. Suyun kaynamasını bekliyordu. O sırada odaya Minho da girmişti. Minho'nun girmesiyle sırtını dikleştirdi ve gergince kafasını çevirdi.

"Selam." dedi Minho bardaklardan birine uzanırken. "Daha iyi misin?"

Jiwon tereddüt ederek başını kaldırıp Minho'ya bakmıştı. Minho'nun içten bir şekilde bu soruyu sormasıyla afallamıştı. "E-evet." diye cevapladı.

Suyun kaynamasıyla hızla önündeki bardağa suyu boşalttı ve ufak bir kaşıkla kahveyi karıştırmaya başladı. Minho da nefret ettiği kahve karışımlarından birini bardağa boşalttıktan sonra suya uzanmıştı.

Genç kadın çaktırmadan yanında kahve hazırlayan adama baktı. Adı kadar emindi ki o kahveyi içmeyecekti ama ne diye hazırladığını anlayamamıştı. Kendi kahvesini hazırladıktan sonra odadan çıkmak için hamlede bulunduğu sırada Minho'nun acı dolu sesiyle duraksamıştı.

 suddenly you :: lee minhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin