- 13 -

173 40 31
                                    

SUDDENLY YOU
: ̗̀13

🗝️

Minho ve Jiwon'un arasındaki buzlar bir nebze olsun erimemişti. Bir haftadır Jiwon, Minho'yla karşılaşmamak için odasından çıkmıyordu. Minho ise kızın bu davranışlarına hiçbir anlam veremiyordu. Sanki tek taraflı onu öpmüştü. Jiwon da isteyerek öpmesine rağmen Minho'dan kaçıyordu. Birbirlerini öptükten sonra da korkuyla kaçmıştı. Kısa bir süreliğine kalbiyle hareket etmiş daha sonrasında bunun yanlış olduğunu fark edip mantığıyla kaçmaya başlamıştı.

Bu durum Minho'yu cidden sinirlendiriyordu. Her şeyi netleştirdiğini sandığı anda Jiwon kaçmaya devam ediyordu. Sanki kedi fare oyunu oynuyorlardı.

Minho, arabasını dışardaki valeye verdikten sonra şirketin geniş lobisine girmişti. Etrafa dalgın dalgın bakınarak yürüdüğü sırada bacaklarına takılan ufak bedenle duraksadı.

Şaşkınca başını aşağıya indirdi. Aşağıda olan, Minho'ya çarpan ufak beden ise tam tersine kafasını kaldırmıştı.

"Ajusshi." dedi küçük kız işaret parmağını Minho'ya doğrulturken. "Sen çiçeğimin evindeki resimdeki adamsın. Değil mi?"

Changbin, Hari çok ısrar ettiği için onu kreşe bırakmadan önce birkaç dakikalığına Jiwon'un iş yerine getirmişti. Hari sabahtan beri halasını görmek için ağlamıştı. Changbin de son çare olarak yol üstündeyken Jiwon'un şirketine uğramıştı. Kendisi birkaç dakikalığına lavaboya gittiği için Hari'yi yalnız bırakmıştı. Yabancılarla konuşmaması ve yerinden ayrılmaması için onu tembihlese de küçük Hari babasının sözünü dinlememişti. Onun lavaboya gitmesiyle etrafta koşuşturmaya başlamış ve en sonunda da Minho'nun bacaklarına çarpmıştı.

Minho şaşkınca ufaklığa baktı ve "Öyle miyim?" dedi.

"Evet, geçen sefer de sizi gördüm Ajusshi." Hari aniden saygıyla küçük bedenini eğdi. "O gün hamburger ısmarladığınız için teşekkür ederim."

Küçük kızın tatlı minneti üzerine Minho istemsizce kıkırdamıştı. Dizlerinin üzerine çökerek boyunu Hari ile eşitledi. "Ne demek." diye mırıldandı. "Ne zaman istersen sana hamburger ısmarlayabilirim."

Hari bu teklife kıkırdamıştı. "Ajusshi, paran çok olmalı."

"Galiba öyle." Küçük kızın kafasını okşadı. "Çok çalışırsan emeklerinin karşılığını alırsın."

"Öyleyse çiçeğim de çok para kazanıyor olmalı." Güldü. "Çünkü ne zaman istesem bana çiçek ve oyuncaklar yolluyor. Hastayken bile yolladı."

Minho, duyduğu şeyle anlık olarak duraksamıştı. Fakat duyduğu sesle irkildi ve başını kaldırdı.

"Seo Hari. Sana olduğun yerden ayrılmamanı söylemiştim."

Yıllar sonra Changbin'le karşı karşıya gelen Minho istemsizce yutkunmuştu. Oldu olası Changbin'in karşısında dik ve ciddi durmak zorunda hissediyordu. Hızla ayağa kalktı ve selam vermek adına başını eğdi. Changbin de aynı şekilde başını eğerek selam verdi ancak sessizdi.

Hari, babasının bacağına sarılarak, "Babacım bu amcayı tanıyor musun?" diye sordu. "Jiwon halamın evinde fotoğrafları olan Ajusshi, hatırladın mı?"

Changbin sessizce başını salladı. "Jiwon halan o resimleri kaldırdı." Hari'ye dönerek bunu söylemişti ancak asıl söylemek istediği kişi Minho'ydu.

"Hayır bir kere. En son geçen hafta gittiğimde hâlâ fotoğraflar aynı yerde duruyordu." Hari, başını Minho'ya çevirdi ve "Ajusshi, fotoğraflarda gerçekten çok yakışıklı çıkmışsın." dedi.

 suddenly you :: lee minhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin