- 19 -

156 35 62
                                    

SUDDENLY YOU
: ̗̀19

🗝️

Sabah gözlerini açtığında gerçekten huzurlu bir uyku uyumuş hissediyordu Jiwon. Her ne kadar rahatsız edici iş kıyafetleriyle uykuya dalmış olsa da Minho'nun yanında uyuduğu için rahattı.

Yataktan ilk önce ayaklarını sarkıttı. Esneyerek ayağa kalktı ve odanın dışına çıktı. Burnuna dolan pankek kokusuyla gözleri büyümüştü. Koşarak mutfağa girdiğinde Minho, pankeklerden bir yenisini havada çeviriyordu.

"Sana inanamıyorum." diye mırıldandı Jiwon heyecanla. Koşar adımlarla ocağın başındaki Minho'nun arkadan beline sarıldı.

"Erken uyanmışsın." dedi Minho hazırladığı pankeklerden birine üflerken. Ardından üflediği parçayı arkasındaki Jiwon'un ağzına doğru uzattı. Jiwon pankeki ısırdığında özlediği o tata ulaştığı için Minho'ya daha sıkı sarılmıştı.

"Doktora gideceğimizi hatırladığım için bir anda uyandım." diye cevapladı Jiwon. O sırada bir bardak su içmek için buzdolabına ilerlemişti.

Minho, pankekleri hazırlama işini hallettikten sonra masaya tabağı bıraktı. "Elimle koymuş gibi tüm malzemelerin yerini buldum. Tava ve tencereleri her zaman ocağın üstündeki dolaba koyuyorsun. Un, şeker gibi şeyleri ise ocağın altındaki çekmeceye. Yumurtalar ve süt ise zaten dolapta."

Jiwon kıkırdadı. "Haklısın. Düzenim hep aynı."

Masaya oturduklarında birlikte lezzetli bir kahvaltı yapmışlardı. Kahvaltıdan sonra hızlıca hazırlandılar ve tekrardan kliniğin yolunu tuttular. Bu kez sessiz bir yolculuğun aksine bol bol geçmişten sohbet etmişlerdi. İkisinin de keyfi yerindeydi. Tekrardan birlikte anı biriktirmeye başladıkları için mutluydular.

Her zamanki gibi Minho arabayı park etti, indi ve Jiwon'un kapısını açarak ona inmesi için yardımcı oldu. Birlikte kliniğin içine girdiler ve doktorun odasının önünde beklemeye başladılar.

Sıra kendilerine geldiğinde tıpkı dün olduğu gibi ikisi de başıyla Doktor Kim'e selam vermişlerdi. Masanın önündeki koltuklara karşılıklı geçtiklerinde Doktor Kim, bilgisayarından kan tahlillerine bakıyordu.

"Sonuçlar," dedi doktor başını yavaşça ikisine doğru çevirirken. "Güzel."

İkisi de aynı anda rahat bir nefes vermişlerdi.

"Birkaç haftadır Jiwon'un ilaçlarını azaltabileceğini gözlemliyordum. Çekildiği son beyin tomografisinde de tehlike oluşturabilecek herhangi bir şey gözükmüyordu. Dün aldığımız kan örnekleri de gayet normal ve güzel. Kısacası tamamiyle iyileşme evresinde. Yavaş yavaş ilaçları azaltabiliriz."

Jiwon şaşkınca elini ağzına kapadı. Yıllardır duymayı beklediği cümleyi sonunda duymuştu. Hem de Minho yanındayken, onunla birlikteyken.

Minho oturduğu yerden büyük bir heyecanla kalkıp karşısındaki kıza sıkıca sarıldı. "Başardın." dedi inanamazcasına. Daha sıkı sarıldı, saçlarını okşadı.

Jiwon da gerçekten başarmış olmanın verdiği mutlulukla ona sarıldı ve istemsizce ağlamaya başladı. Bunlar mutluluk gözyaşlarıydı. Yıllar sonra genç kadının gözlerinden dökülen ilk mutluluk dolu gözyaşlarıydı...

Klinikteki işlerini hallettiklerinde istemeden de olsa şirkete gittiler. İlk saat için izin almışlardı ama tüm gün için izin almaları garip kaçabilirdi. Birlikte ofise girdiklerinde herkesin odağı onlara dönmüştü.

Minji, tekerlekli sandalyesini ittirerek Jeongin'in masasına yaklaştı. Kısık bir ses tonuyla "Yüzde yüz barışmışlar." diye mırıldandı.

Jeongin de gülümseyerek onayladı. "Barıştıkları için o kadar mutluyum ki... Artık köle gibi çalışmayacağım."

 suddenly you :: lee minhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin