Öylece kalakalmıştım.Şu an o kadar çok şey yapmak ve söylemek istiyordum ki,ama yapabildiğim sadece şoka uğramış bir şekilde olduğum yerde kalmaktı.En sonunda kendime geldim ve yüzümde oluşan büyük bir tebessümle beraber Draco'nun boynuna sarıldım ve ona şöyle cevap verdim:
"Aman tanrım,evet!"
Ardından beni belimden tutup yavaşça kendine çekti ve nazikçe dudaklarını dudaklarıma bastırdı.Birkaç saniye sonra benden ayrıldı,fakat ben bunu hiç istemiyordum.Onu tekrar sertçe kendime çektim,oysa sırıttı ve bana şöyle dedi:
"Şimdi değil güzelim,bu enerjini biraz da eve sakla,tamam mı?"
"O halde eve gidelim,bizi durduran ne?"Ben flörtöz bir tavırla bunları söylerken tam o anda siparişlerimiz geldi.Ardından Draco sırıtışını koruyarak şöyle söyledi:
"Şu an ben de en az senin kadar bunu istiyorum güzelim.Ama bitirmemiz gereken bir randevu var,değil mi?"
Sonra ona gülümseyerek gözlerimi devirdim ve başımı onaylar anlamda salladım.O da bu hareketlerime gülümseyip kendi yerine geçti.Ardından içeceğimden bir yudum aldıktan sonra sohbetimizi başlattım ve ilk buluşmamız bu şekilde devam etmiş oldu...
~~~~~
"Yok artık,sen de o diziyi mi izliyorsun!?Artık ciddi ciddi ruh eşi olduğumuza ikna olmaya başladım!"
"Zaten öyle değil miyiz Draco?"
"Elbette öyleyiz birtanem.Sadece,ben daha zıt olduğumuzu düşünüyordum."Şu an Draco'nun evine doğru giderken bir yandan da hala sohbet ediyorduk.Onunla konuştukça aslında önceden birbirimize karşı çok fazla gereksiz önyargıda bulunduğumuzu ve o kadar da zıt olmadığımızı,hatta Draco'nun da dediği gibi "ruh eşi" bile olabileceğimizi anladım.Ben bunları düşündüğüm sırada çoktan onun evine varmıştık.Pantolonunun cebinden yavaşça anahtarı çıkardı ve kapının kilidini açarak içeri girdi.Ben de içeri girince yüzünde bir sırıtış oluştu ve annesine şöyle seslendi:
"Anne,bak sana kimi getirdim!"
Ardından başımı hızla ona doğru döndürdüm ve şok içinde ona baktım.Annesi varken beni eve çağırmasına mı şaşırsaydım,bunu rahat rahat söylemesine mi,bilemedim.Eğer ben ebeveynlerime böyle bir şey deseydim şu an helvam dağıtılıyor olurdu!Aklımdaki bu garip düşünceler eşliğinde Draco'ya sitemle şöyle sordum:
"Senin bu rahatlığın nereden geliyor ya,kafan mı güzel?!"
"Senin kadar güzel olmadığı kesin de."Ardından bana çapkınca gülümseyip göz kırptı.Onun bu iltifatıyla hafifçe kızardım ve bakışlarımı ondan kaçırdım.Sonra yanımıza gelen kadının bizle ilgilenmesiyle ikimiz de ona odaklandık.Draco'nun annesiyle tanışacağım için oldukça gergindim,fakat kadının bana karşı olan nazik tavırlarını ve güler yüzünü görünce bu gerginliği üzerimden attım.Biraz sonra kadın beni baştan aşağı bir süzdü,ardından adeta hayranlıkla bana bakıp şöyle dedi:
"Oğlum bana senin ne kadar güzel olduğundan bahsetmişti,fakat ben bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim.Gerçekten bir manken gibisin."
"Çok teşekkür ederim,o sizin güzelliğiniz."
"Güzel olduğun kadar kibar ve mütevazisin de.Ayrıca sanırım okul grubunun da solistisin,yani sesin de bir o kadar iyi.Resmen dört dörtlük kızsın,sakın harcama kendini."Son cümlesini kurarken özellikle Draco'ya bakmıştı.Ardından hafif bir kahkaha atıp onun omzuna elini koymuştu,bunun üstüne ben de gülüşüme engel olamamıştım.Draco annesine sabır diler gibi bakıp göz devirdi ve şöyle dedi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ꨄ︎𝙏𝙚𝙖𝙢 𝙁𝙧𝙞𝙚𝙣𝙙𝙨 (𝑴𝒆𝒍𝒐𝒅𝒊𝒆×𝑫𝒓𝒂𝒄𝒐) ꨄ︎
General Fiction𝘉𝘪𝘳𝘣𝘪𝘳𝘪𝘯𝘥𝘦𝘯 𝘰̈𝘭𝘦𝘴𝘪𝘺𝘦 𝘯𝘦𝘧𝘳𝘦𝘵 𝘦𝘥𝘦𝘯 𝘪𝘬𝘪 𝘣𝘳𝘢𝘸𝘭𝘦𝘳 𝘔𝘦𝘭𝘰𝘥𝘪𝘦 𝘷𝘦 𝘋𝘳𝘢𝘤𝘰,𝘰𝘬𝘶𝘭𝘶𝘯 𝘮𝘶̈𝘻𝘪𝘬 𝘨𝘳𝘶𝘣𝘶𝘯𝘢 𝘴𝘦𝘤̧𝘪𝘭𝘪𝘯𝘤𝘦 𝘣𝘪𝘳𝘣𝘪𝘳𝘪𝘯𝘦 𝘬𝘢𝘵𝘭𝘢𝘯𝘮𝘢𝘬 𝘻𝘰𝘳𝘶𝘯𝘥𝘢 𝘬𝘢𝘭𝚤𝘳𝘭𝘢𝘳,𝘢𝘮�...