33.Bölüm

578 50 13
                                    

helo helo hellooo<3

İyi okumalar canlarım.

Ellerimi başıma yaslamış, oturduğum sandalyede bacaklarıma doğru kapanmıştım. Sağ bacağımı istemsizce sallarken yanımda oturan Aslı sırtımı sıvazlıyordu. Hatta bir iki cümle bir şey söylediğini de duyuyordum. Beni yatıştırmaya çalışıyordu büyük ihtimalle ama, ben bu cümleleri duysam bile idrak edemiyordum. Ruhum bedenimden ayrılmış gibi hissediyordum. Canım yanıyordu. Kalbim ağrıyordu. Hayal kırıklığımdan kopan parçalar tek tek batıyordu kalbime. Kanatıyordu.

Rüzgar beni hatırlamamıştı. Bana 'siz kimsiniz' diye sorduğu andan itibaren bir şeyler kopmuştu bende. Gözleri normal Rüzgar gibi bakmıyordu. Bana özel olan gülümsememesi yoktu. Ya da sinir etmek için kullandığı ses tonunu bile kullanmamıştı. Öylece, donuk bir ifadeyle yüzüme bakmış ve beni yaralayan o iki cümleyi çıkartmıştı dudaklarının arasından. İyi değildim. Tam anlamıyla bok gibi hissediyordum kendimi. Beni enkazımdan kurtaran adam başka bir enkazın altında kalıyordu ve ben hiç bir şey yapamıyordum.

Rüzgarın sözlerinin arkasından doktoru girdi odaya. Kontrol etti onu. Fakat ben hala kendime gelememiştim. Doktorun söylediği hiç bir şeyi anlamıyordum. Taki Aslı Rüzgarın beni hatırlamadığını söyleyene dek. İç karmaşamdan o kadar hızlı sıyrıldı ki ilk başta nerede olduğuma anlam verememiştim. Sonra ise doktorun meraklı bakışlarını üzerimde buldum. Doktoru, Rüzgara beni sorduğunda ise heyecanla Rüzgardan gelecek cevabı bekledim. Derin bir  nefes alıp içime hapsettim. Bir anda gülümseyerek şaka yaptım demesini bekliyordum. Ama o gülümsemeyi bırak mimik dahi kıpırdatmadı. Başını iki yana sallayarak 'tanımıyorum.' dedi. Uğruna hayatını önemsiz gören kızı tanımıyorum dedi.

sonrasında odadan hızlıca çıkarak koridora attım kendimi. Daha fazla o oda da durmaya dayanamazdım. Yapamazdım. Ruhumu, kalbimi onaran kişinin eliyle diktiği parçaları sökmesine izin veremezdim.

Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim sertçe. Başımı yavaşça kaldırırken bakışlarım yine karşımdaki odayı buldu. İçeride ise o vardı.

Elim boynumda ki kolyeye gitti. Sıkıca kavradım avucumla. Gözlerimin önünden geçti her bir güzel anımız. sarılmalarımız, gülüşmelerimiz, bana attığı ilk mesaj. hepsi tek tek geçti gözlerimin önünden. Onun ölmesinden çok korkmuştum. Her şeyden çok. Ama böyle bir şey olacağını hiç hesaba katmamıştım. Beni unutabileceğini hiç düşünmemiştim. ve bunun ölümden hiç bir farkı yoktu. Ben onun için yoktum çünkü.

"Alçin, sıkma canını. Doktor geçici bir şey olabileceğini söyledi. Yakın zamanda düzelir diyor." Aslının sesiyle kendime geldim. Gözlerimi ardı arkasına kırpıştırdıktan sonra kafamın içinden sıyrılmaya çalıştım. "Benim varsayımlara ayıracak vaktimde, takatimde yok Aslı." İçime çektiğim derince nefesle oturduğum yerden ayaklandım. "O ne demek şimdi?" aslıda benimle birlikte kalkıp tam önümde dikildi. Kaşlarını çatmıştı. "Yoruldum Aslı. Yoruldum."

"Yoruldum diyerek her şeyi bir kenara mı atacaksın yani? Abimi bir kenara mı atacaksın?"

"Öyle bir şey demedim. Kendince kurma." Histerek bir gülüşle işaret parmağını kendine doğrulttu. "Ben mi kuruyor muşum? O zaman neden bırakıp gidecekmiş gibi konuşuyorsun. Yok yoruldum yok böyle oldum." Kendine doğrulttuğu parmağını sertçe göğsüme bastırdı bu sefer. "Sen gidersen eğer, abim seni hatırladığında ne yapacaksın? Abim  ne yapacak? Hasta haliyle bir de kendimi mi arattıracaksın ona?" Gözlerimi sertçe gözlerine sabitledim. "Abin kim yüzünden bu halde Aslı?"

"Ne?" benden böyle bir soru almayı beklemiyor olmalı ki sinirli ifadesi bir anlığına duruldu. fakat artık sinirli olan kişi bendim ama benim sinirim yalnızca kendimeydi. "Benim yüzümden bu halde değil mi abin? Benim yüzümden yatıyor  o yatakta. benim yüzümden maçlara katılamıyor." Elimle göğsüme vurdum bir kaç kez sertçe. "Benim yüzümden beni hatırlamıyor. Ona ne olduysa sorumlusu benim ama sen, kardeşi olarak bana git demek yerine kal diyorsun. Benim bencilliğim yüzünden geldi her şey başınıza. Biraz daha gülebileyim. Biraz daha sevinebileyim diye. Peki siz Aslı... siz neden benim gibi bencil olamıyorsunuz?" Son kelimelerimde gözlerimden dökülen bir kaç yaş dik duruşumu bozmuştu. Hastaneden çıkınca akıtmak için sakladığım yaşlar anın gerginliğiyle öylece süzülüvermişti. Ellerimle kapattım gözlerimi sıkıca kimse görmesin istedim. Ama herkes ağladığımı çoktan anlamıştı. Ben dizlerimin üzerinde yere çökerken Aslıda benimle birlikte çöktü. Burnunu çekti yavaşça. sanırım o da ağlıyordu.

Rüzgar uyanmıştı ama biz hala ağlıyorduk.

"Sen bencil değilsin. Sadece yaralısın." Duyduğum sesle yaşlı gözlerimi araladım. Rüzgarın annesiydi. Yan tarafımızda durmuş gözlerini bana dikmişti. Ben başımı kaldırınca buluşan gözlerimizle dudaklarını büzdü. Pantolunun paçalarını toplayarak eğildi yavaşça. "İnan bana eğer sen bencil olsaydın, oğlum bana seni heyecanla anlatmazdı. Seninle buluşmaya gelmeden önce bin tane kıyafet deneyip olmuş mu diye bize göstermezdi. Geceleri erkenden uyuyan çocuk seninle mesajlaşmak için bir kaç saat daha uyanık kalmazdı." Her kelimesinde daha çok ağladım. Daha çok yaş döktüm. Rüzgarın beni ne kadar çok sevdiğinin tekrar tekrar farkına vardım.

Saçlarımı okşayan ellerin sahibi derin bir nefes çekti içine. "Oğlum senin bencil olduğunu hiç bir zaman düşünmedi Alçin... O sadece seni düşündü."

Çenem, ellerim, vücudumun her bir zerresi titriyordu. Duyduğum şeyler beni çok mutlu etmişti ama aynı zamanda kendime olan nefretimi de körüklemişti. çekip gitmeyi düşünmüştüm çünkü. Her şeyi arkamda bırakıp gitmeyi istemiştim. Kaçmak istemiştim. Rüzgarı bırakmayı istemiştim ben. Dudaklarımın arasından kocaman bir hıçkırık kaçarken kollarımı karşımdaki kadına doladım sıkıca. O da beni yalnız bırakmadı. Kollarını doladı sırtıma. Aslı da omuzumu sıvazladı. Her zaman olduğu gibi yanımdaydı. Rüzgarın olmadığı durumda bile ailesi oradaydı. destek oluyorlardı bana.

"Alçin hanginizsiniz?" hemşirenin seslenmesiyle yavaşça araladım gözlerimi. yaşlı gözlerimi ellerimle silerken ayrıldım sarıldığım bedenden. "Benim."

"Hasta sizi görmek istiyor." şaşkın gözlerimle baktım hemşireye. "Be-Beni mi görmek istiyor?"

"Evet. Gelin lütfen." Olduğum yerde donakalmış bir şekilde otururken Aslı agresif hareketlerle kaldırdı beni yerden. "Ne duruyorsun burada. Gitsene. Çocuk seni çağırmış işte."

"Ama, o beni hatırlamıyordu?" Kukla gibi insanların itiklemesiyle odaya girdiğimde bir süre hala kendime gelememiştim. Aniden duyduğum 'hasta sizi görmek istiyor' cümlesinin dışında az önce ağlamamda etkendi buna. kendime gelmek için silkelendikten sonra gözyaşlarımı silerek arkama, Rüzgara doğru döndüm. Yattığı yerde beni izliyordu. derince yutkunarak ona doğru yaklaştım. Bu sırada gözlerini benden hiç ayırmadı her adımımı izledi. Sandalyeye otururken dahi çekmedi gözlerini. Bu bakışlar ve sessizlik benim istemsizce gerilmeme neden oluyordu. kendimi adeta bir diken üzerinde gibi hissediyordum.

Onun bir şey söylemesini bekliyordum ama o inatla konuşmuyordu sanki. Sadece dikkatle hareketlerimi izliyordu.

"Beni hatırlamadığını sanıyordum." Bir şekilde konuşmamız gerekiyordu ve bunu o başlatmıyorsa ben yapmalıydım.

Gözlerime diktiği koyu yeşil gözleri beni içine alırken pürüzlü sesiyle konuştu. "Hatırlamıyorum." Kaşlarımı çattım ve gözlerimi kırpıştırdım bir kaç kez. Söylediği şeyi anlamlandıramamıştım. Beni hatırlamıyorsa burada ne işim vardı.

"Ama..." kelimesinin arkasından hafif büzdüğü dudağıyla baktı bana. Çok naif, çok masum gözüküyordu. " Hatırlamak istiyorum. Annemin bahsettiği, beni büyüleyen kızı hatırlamak istiyorum. Başından neler geçtiğini, bu kadar ağlamana neden olan şeyi merak ediyorum."

Gülümsedim. Bu sefer mutluluktan bile olsa ağlamadım. Ama inanın bana hayatımda hiç olmadığım kadar mutluydum. Rüzgar beni hala hatırlamıyordu ama hatırlayacaktı. bunun kanıtı ise karşımda bunu kendi ağzıyla dile getiren adamdı ve ben o adamı çok seviyordum.

Her şeyden çok seviyordum.

Ayayayayay finale son 1 bölümmmm.

bu arada bölümü böyle bitirmeyi hiç planlamamıştım. Kitabın ilk bölümlerinde Rüzgarı araba kazasında öldürmeyi düşünüyordum aslında ama bilmiyorum olmadı. Önceki bölümü ve bu bölümün başını yazarken de alçinin çekip gitmesini planlamıştım. hatta buraya bunları yazmak yerine kötü sonlar daha çok hatırlanır fln yazmayı düşünüyordum ama olmadı. Alçin ve Rüzgar birlikte kalmayı seçtiler<3


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DUVARLAR İNCE ~ Yarı Texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin