4.(YALNIZLIK İÇİNDE BERABERLİK)

171 9 106
                                    

Dikkat!🔨

Bu hikaye tamamen hayal ürünü olup, gerçek kişi, yer veya olaylarla herhangi bir ilişkisi yoktur.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---

"Ömrümde sükût, bir ömre bedel,
Ömür bir ömre sığmaz ki.
Görmedim, yaşamadım,
Bir tek kişi vardır hayatta,
O da her şeyin özüdür."

(Cahit Sıtkı Tarancı)

---

"Karanlığına ışık tutmanın ne demek olduğunu bilmiyorum, çünkü sen çoktan benim gündüzüme gece oldun."

Gece karanlığa, karanlık ise geceye vurgundur. Güneş ışığa, ışık ise güneşe yorgundur. Kalbin hamuru hırçın, ruhun benliği ise kayıptır.

Kaderin cilvesi insanı kimi zaman tozlu umutların olduğu bir enkazın içine savurur, kimi zaman da bahar mevsiminin güzel kokulu çiçek bahçesinde bir gül yaprağını koklamak için koştururdu...Hayat, bilinmezlikleriyle uğrar insana; kimi zaman acının bataklığına düşürür, kimi zaman ise aşkın bilinmez bekleyişinde bekletirdi...

Birini sevmek, sonu olmayan bir yolda hiç gelmeyecek olan birini beklemek, yolunu gözlemek gibiydi. Kalp ise attığı sürece, dibi görünmeyen tek bir insan için çarpardı.

Yeni bir gün daha yavaş yavaş doğarken, güneşin ilk ışıkları arkasına saklandığı iki dağın arasından sızıyor, yakıcı sıcağının yerine karanlığın izlerini kaybettiği yeryüzüne parlaklığını bahşediyordu. Her gece bir sabaha mecburken, her sabah da bir geceye mahsustu.

Kuş seslerinin her bir köşede cıvıldamaya başladığı sabah, Azer Veznedar'ın sahibine acımasızca ulaştırdığı armağanın üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Beyaz elbise, kanların yol çizdiği bir bataklığın izlerini taşırken, tüm güzelliği üzerine akıtılmış alevlerin gölgesinde mahsur kalmıştı. Çünkü Azer, yanan tüm ışıkları kapatmış, üstüne de kara bir battaniye örtmekten geri durmamıştı.

Bu öyle bir karanlıktı ki ne çıkış yolu bırakan bir yoldu, ne de boşlukta öylece duran bir uçurum.

Hükmün tamamen verildiği gece, ne bir hafta öncesiydi, ne de güneşin toprağa vurduğu bu sabahtı.

Nitekim Azer Ağa, kendi hükmünü evlilik kararının verildiği o kadına, bedeninden akan değil de ruhunun her bir parçasının çığlık çığlığa haykırdığı ve kanının oluk oluk üzerine aktığı beyaz elbiseyi, ruhsuzca kaderlerine düğüm atılan Evin Axin'e gönderdiği o gecede kararlaştırmıştı.

KAN DÜĞÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin