Dikkat!🔨
Bu hikaye tamamen hayal ürünü olup, gerçek kişi, yer veya olaylarla herhangi bir ilişkisi yoktur.
---
---
"Ne yapsalar boş, göklerden
gelen bir karar vardır,
Gün batsa ne olur, geceyi
onaran bir mimar vardır;
Yanmışsam külümden
yapılan bir hisar vardır,
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır."(Nacip Fazıl Kısakürek)
---
"Senden kaçış yoktu, nereye baksam, aynı karanlıkta boğulacağımı biliyordum...Birbirine zıt yağmurlar gibi yağdık, ama hep aynı denizde buluşmaya zorlandık."
Kaç destan yazılsa, yıkılırdı kabuk tutan kalbin mayası. Kaç şiir okunursa, kırılırdı kalbin pas tutmuş zincirleri. Hep bir bekleyiş vardı, gözlenen yürek yolunda; hep bir ah, hep bir ukde... Yalnızca bir göz vardı ki, insanı ömür boyu bekletirdi, muhtaçlığın kabuğunda saklanan toprakta.
Ömür, ömür denen gerçekti; insanı kuytu köşede bırakıp giden. Kimisi, ruhunda kalan canı sayardı bir kum saatine bakarak; kimisi ise sokak köşesinde çürüyüp giden zamanına bakar, geçerdi.
Kader, kader dendi hep zorla birleşen kalplere; insanoğlu susup dinlerdi, itiraz etmeden. Lakin unutulandı ki, kilit vurulan yürek, karanlıkta ışığı tesadüfen aramazdı.
Geceyi örten karanlıksa ne olmuş, sabaha ışık tutan güneşken? Zifiri karanlık bile, prangalar vurulmuş bir kalbe kapıyken, nefrete mecbur bir ruha sevdayı muhtaç etmez miydi ki Yaradan?
Nikahtan hemen sonra kendini terasa atmıştı Azer. Soluklarını kesen o gün gelip çatmıştı sonunda. Elleriyle kardeşimin katili dediği adamın kız kardeşini bu konağa getirmişti. Günler birbirini kovalamıştı; lakin saklanmak için uğraşan ruhunu, ne kadar karanlığa itmeye çalışsa da yine de çıka gelmek zorunda kalmıştı.
Artık evli bir adamdı. O kadın artık tamamen onun karısıydı. Daha gerçek bir şey olamazdı. Tuhaftı yaşadıkları. Daha aradan geçen haftalarda kan gölüne çevirmek için yeminler ettiği bu yolda, önüne öyle bir engel çıkarmışlardı ki aklı almıyordu. Ve o engel artık her daim yanında nefes alacaktı.
Gönül kıyısına vuran kayık, kendi yolunu bulamadan parçalanırdı; zira kalp fırtınası öyle şiddetli eserdi ki yörüngesine yaklaşanı harap ederdi. Gözler kimine göre çok şey anlatırdı, kimine göre ise söylemek istenileni bile söyleyemezdi. Her iki durumda da görmesini bilene taş duvarlar bahçe, duymasını bilene ise yer gök şarkı söylerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN DÜĞÜMÜ
Ficção Adolescente☀️ İki kalbi sonsuza dek mühürleyecek olan kan düğümü atıldığında, bu kararın karşısında duracak herkesin dili lâl olacaktı. Kahve gözlü adam, elini güneşe uzatmaya cesaret ettiğinde, kalbinde yanmaya başlayacak kor ateşten kaçamayacaktı. "Öyleyse...