2.1

4 1 0
                                    

Oy oy oy. Günaydın, tünaydın, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler efenim. Hangi saat dilimi içerisindeyseniz artık.

Bu bölüm çok eğleneceğiz kdjdjdhdldkek.

Keyifli okumalar.

🫶🏻

Özge AKKAYA'nın anlatımıyla.

"Ay ben çok heyecanlandım ya elim ayağıma dolanıyor," dedim yanımda durmuş beni süzen Azra'ya. "Olur öyle şeyler canım sevdiğin çocukla ilk buluşman sonuçta," dedi yatıştırıcı bir sesle.

Elbette ki ilk buluşmam değildi fakat ilk defa gerçekten hoşlandığım biriyle buluşacaktım. Yüzünü buruşturan Azra'ya döndüm. "Yavrum senin neyin var? Kombinin mi kötü yoksa?" Hızlıca aynaya dönecekken Azra konuştu. "Yok hurmam çok güzelsin benim içimde kötü bir his var sadece."

Oturduğu yerde önüne oturup "Arda'ya yaz istersen belki ondan huzursuzsundur," dedim. Başını olumsuz anlamda sakladıktan sonra ayağa kalktı. "Rujun hiç olmamış biberim gel ben sana benimkilerden birini süreyim," diyerek beni çekiştirdi.

Azra, devasa makyaj çekmecesini karıştırarak bir ruj çıkardı. Pembemsi ama rengi az olan bir renk seçmişti. "Gel otur şuraya," dedikten sonra beni karşısına çekti. Önce dudak kalemiyle dudaklarımı çerçeveleyip sonra ruju dudağıma sürdü.

"Bence parlatıcıya gerek yok, ilk günden olmaz. Hem mat renk daha ciddi duruyor hem müstakbel bir avukata uyuyor hem de ciddiyetsiz görünmeni engelliyor. Üstelik çok da öyle günlük değilsin mat iyi olur," diyerek fikirlerini de sunduktan sonra beni bıraktı.

Makyaj masasındaki aynaya dönüp kendime baktım. MaşAllah taş gibi olmuşum yahu.

"Neyse artık gitmeliyim," diyerek ayaklandım. Odadaki boy aynasından son kez kendimi süzdüm. Gri kumaş pantolon, üzerine pantolona sokulmuş oversize gömlek, zarif topuz saçlar. Bence gayet şık olmuştum. Bu arada bu benim için oldukça 'günlük olmayan' bir kombindi bu.

Kapının önünde beyaz spor ayakkabılarımı giyip trençkotumu aldım. Küçük çantamı alıp biraz ilerideki taksi durağına ilerledim. On dakika sonunda gelen taksiye binip gideceğimiz kafenin adını söyledim. Ay çok heyecanlı.

Onbeş dakikanın sonunda taksiciye parasını verip indim. Oldukça tatlı bir kafeye gelmiştim, ha bir de şey duruyor pahalı. Ay en sevdiğim. Öhöm neyse.

Havalı adımlarla yaz dizisi ilk bölüm tanışma sahnesi gibi ağır çekimde -bana göre- kafeye girdim. Çok yerinde bir giriş yapmıştım çünkü partnerim tam karşı masada oturmuş kapıya, yani bana bakıyordu.

Yavaşça Arda'nın da olduğu masaya doğru ilerledim. "Selam." Tolga ayağa kalktı, yanıma gelerek hoş geldin temalı heyecandan beceremediği konuşmasını yaptı.

Onu başımla onayladıktan sonra sandalyelerden birine oturdum. Tolga da yanıma oturduktan sonra Arda'yı benimle tanıştırdı. "Özge'ciğim bu Arda, benim en yakın arkadaşım; Arda bu da Özge." Yüzüme gülümseme ekleyerek konuştum. "Tanıştığımıza memnun oldum," derken aynı zamanda elimi tokalaşmak için ona uzattım.

Tokalaşırken "Bende memnun oldum," dedi. "Ee Özge, nasılsın?" Gülümsedim. "İyiyim, sen?" Bu muhabbet neden bu kadar saçma ilerliyor yahu.

Belalımın Şapkası |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin