Selam bebekler ikinci bölüme hoş geldiniz. Umarım beğenirsiniz.❤️
🧶🩰
Hafta sonu olduğu için Allah'a şükür
ediyordum. Sınav yüzden hafta sonları resmen işkenceydi. İki gün tatilimizi de sınava hazırlık ile geçiyorduk. Neyse ki Seda hoca bizi eve erken gitmemizi sağladı. Kurstan kurtulduğum için hiç o kadar mutlu olmamıştım.Kurstan eve doğru yola çıktım. Diğer arkadaşlarım gibi evim okuluma uzak değildi. Hafta sonu olduğu için insanların çoğu sokakta yoktu. Çoğunluğu uyuyarak veya ailesi ile piknik gibi aktiviteler ile geçiyordu. Tabii ben buna dahil değildim. Yürüdüğüm yolda karşıma çıkan kocaman mağazanın vitrini, beni kendine çekti. Hayatım boyunca gördüğüm en güzel elbise ben burdayım gel beni al diyordu. Koyu yeşil rengi beni benden almıştı. Ya modeline ne demeli. Askısız omuz dekoltesi uzun hafif fırfırlı katmanları. Resmen elbiseyle aşk yaşıyordum.
Bu elbiseyi mezuniyet töreninde giyebilirdim. Taa ki gözlerim fiyat levhasına kayana kadar. 7 bin tl mi? Cidden bu elbise için bu kadar mı fiyat biçilir. Hayal kırıklığı ile eve doğru yürümeye devam ettim.
Eve girdiğimde sessizlik beni karşıladı. Annem ile babam işte olmalıydılar bu yüzden ev çok sessizdi. Mutfağa gidip kendime yiyecek bir şey almaya gittim. Ağır bir şey yiyecek kadar gergin olduğum için bir elma alıp odama yöneldim. Esra'nın beni almasına iki buçuk saat vardı. Sırtındaki çantayı yatağın kenarına attım.
Elimde duran elmayı komodin üzerine bırakıp kendimi yatağa attım. Elmayı yiyemecek kadar yorgundum. Kendimi dipsiz karanlığa bıraktım.
Uykunun en tatlı yerinde çalan telefon ile gözlerimi aralamaya çalıştım. Bir yandan beni rahatsız eden kişiye küfürler mırıldanıp bir yandan
telefona uzandım. Kim olduğuna bakmadan telefonu açtım.Esneyerek "Aloo" diye çıkan sesime karşılık, sabırsız bir ses bana yanıt verdi.
"Zümrüt hazır mısın?" Kulağımdaki telefon çekip arayan kişiye baktım.
Elimi dağılan saçlarımın arasına götürüp kaşıdım. "Neye Esra?"
"Sakın unutuğunu söyleme?!" uyarıcı bir ses ile konuştu. Elimi saçlarımın arasına geçirdim. Uyku uyku sersemi iken anlamamıştım. Yataktan doğrulduğumda aklıma dank etti.
"Şey Esra ben... Şey unuttum." telefondan gelen kahkaha sesi ile ne oldu gibisinden sessizliğe büründüm.
"Biliyorum uykucu. Dışardayım çabuk ol!" Telefon yüzüme kapattı. Hızlı bir şekilde odamdan aşağı indim. Kapıya geldiğimde aynada kendi halimi görünce odama geri gittim.
Anne Esranın bana ders anlatacağını söylemiştim. Üstelik garsonluk için verilen üniformayı unuttum. Okul çantama bir kaç kitap koydum. Bana verilen üniformayı gardırobun alt çekmesi çıkardım. Onu da çantaya tıktım. Anne üstümde görse hey heyleri yakardı. Yolda karşılaşma riskimizde vardı. Eşyaları hazıldıktan sonra üstüme giyecek bir şeyler aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
RandomZümrüt ailesine fazla yük olmamak için arkadaşının yardımıyla kendine sosyete mecrasında garsonluk işi bulur. Ta ki o güne dek. Zümrüt işe başladığında on yedi yaşındaydı. Küçük olmasına rağmen kimsenin ilgisini çekmemişti. Bir kişinin hariç... İtal...