Saat akşam sekizdi. Çoğu kişi bu akşam yerleşke içindeki sinema salonuna gitmişti. Tabi kafeteryada oturan da vardı, bahçede oturan da. Ben ise sinema salonunun olduğu binadaydım ancak filme girmemiştim. Elimdeki çay bardağıyla oturuyordum koltukların birinde.
Buradakilerin çoğu kendi halinde küçük gruplar halinde takılırdı. Bu işimize geliyordu Burak ile çünkü kavga gürültü olmuyordu.
Yaklaşık 10 dakika daha sessizce otururken yanımda biri belirdi. Kafamı kaldırıp baktım. Gelen Burak'tı.
"Ne yapıyorsun? Sıkıldın mı filmden?"dedi.
"Yok, hiç girmedim ki salona."
"Niye oturuyorsun burada?"
"Öyle, canım sıkkın biraz."
"Melis yüzünden mi? Ne konuştunuz ki ben gidince?"
"Düşündüğümüz gibi, Ömer'den hoşlanıyormuş. Gamze'ye karşı öfke dolu."
"Hiç de sevmem bu tarz aşk meşk kavgalarını." dedi, güldüm.
Sonra aklıma geldi.
"Bu arada benim gruptan biri meslek için ayrılacakmış yerleşkeden."
Yerleşke kurallarından biriydi bu. Buraya gelen her genç sonsuza kadar burada kalırdı ancak çıkmak isteyenler de oluyordu. Çıkmanın tek şartı da meslek öğrenmek ve öğrendiğini kanıtlamaktı. Samet muhasebeci olacaktı. 20 yaşındaydı.
"İyi, sevindim. Hiç konuşmamıştım onunla. Bu kararı alması iyi olmuş onun açısından." dedi ve gözlerime baktı. Ne demek istediğini anlamıştım. İkimizin arasında bir sır vardı burasıyla alakalı ve bu sır hakkında birbirimizle bile konuşmayacağımıza dair söz vermiştik. Sadece bakışlarımızda bu konunun bahsi geçiyordu.
"Aynen iyi oldu onun için. Sinemadan çıkmasını bekliyorum. Çıkınca sen de konuşmuş olursun." dedim.
Biraz sessizce oturduk ve nihayet film bitti. Gençler yavaştan çıkarken gözlerimle Samet'i aradım. Beni görünce direkt yanıma geldi.
"İyi akşamlar Seda, iyi akşamlar Burak." dedi sakince. Aramızda çok yaş farkı yoktu o yüzden bize direkt adımızla hitap ediyordu.
"İyi akşamlar Samet. Nasılsın? Nasıldı film?" dedi Burak elini Samet'in omzuna koydu.
"İyiyim Burak, film de güzeldi baya. Gitmeden önce iyi oldu, keyifli zaman geçirdim." dedi ikimize bakarak.
"Kaç gibi gideceksin?" diye sordu Burak.
"Yarın sabah 10 gibi. Seda'ya söylemiştim zaten ama sana da söyleyim. Çok büyük bir veda falan istemiyorum. Sizinle ve diğer arkadaşlarıma sarılayım yeter." dedi Samet. İlgi odağı olmayı pek sevmezdi.
"Sen nasıl istersen Samet'im. Kural gereği anons etmem lazımdı ama seni mi kıracağım." dedi Burak ve bana göz kırptı. Hep yapardı bunu.
"Teşekkür ederim, ikinize de. Şimdi izninizle gidip uyuyayım." dedi Samet ve yanımızdan ayrıldı. Arkasından ona bakarken sanki Burak ile çocuğumuzu uğurluyormuşuz gibi hissettim.
"Masadan eksiliyor dostlar, değil mi?" dedi durgun bir sesle. İç çektim ve kafamı salladım. Boş çay bardağımı alıp ona döndüm.
"Benim Gamze'nin yanına gitmem lazım. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz güzelim."
Önce fark etmeyip kafamı salladım ve yürümeye başladım. Güzelim mi demişti o bana? Genelde ben kullanırdım bu kelimeyi ama grubumdaki kızlara derdim. Onun bana demesi garip hissettirmişti.
YOU ARE READING
Feda
Teen FictionBir bina, yüz yirmi sekiz kişi ve sayısız düşman. Yöneticiler ve onların yönetiminde yaşayanlar... "Biz aslında bizim hiçbir zaman anlayıp bilemeyeceğimiz bir amaç uğruna feda edildik." 04.07.2024