8.Bölüm "Dağınık Hisler"

11 4 0
                                    

"Sabah saatini dokuza mı alsak ya? Bu saatte uyanmak kimin fikriydi?" diye sitem etti Kerem. Beraber kahvaltı yapıyorduk.

"Bence gayet iyi bir saat. Tabi sen istersen dokuzda uyanabilirsin gözümün nuru. Ben senin için kahvaltı hazırlarım." dedi Burak dalga geçerken.

"Sen ne zaman uyanırsan ben de o saatte uyanırım canım benim, aşk olsun." dedi Kerem.

Gittikçe hem Burak hem de ben Kerem'e ısınıyorduk. Evet çok saçma hareketleri de oluyordu ama bu oyunda masumdu diğer herkes gibi.

"Bu arada Seda yara izi yakışmış. Böyle belalı tiplere benzemişsin. Bayıldım." Kerem'in lafına güldüm.

"Teşekkür ederim, eğer sen de istersen Burak'ın yanına uğraman yeterli." dedim sırıtarak. Burak tepki vermemişti.

"O bana kıyamaz, değil mi aşkım?"

Burak, Kerem'in bu sözüne karşılık vermedi. Kafasına çok takıyordu bu olayı. Suçlu o olmamasına rağmen.

"Yemekten sonra ne yapacağız?" diye sordum Burak'a bakarak.

"Benim işlerim var biraz. Sonrasında ne yaparız bilmiyorum." Ne işin var diye soracaktım ama Kerem yanımızdaydı. Masumdu ama yine de her şeyi ona söylememeliydik.

"Peki, ben Kerem ile dolaşırım." dedim. Suratıma boş boş baktı. Hoşuna gitmemişti.

"Peki, dolaş bakalım." dedi. Tabağını toplayıp aldı ve gitti.

"Nesi var bunun? Bana aşık değil mi yoksa?" dedi Kerem.

"Dünkü olayın etkisinde galiba."

"Burak ve herhangi olayın onun üzerinde kalıcı bir etkisi olması. Komik şakaydı."

"Çok da duygusuz biri değil aslında. Dışarıdan öyle görünüyordur."

"Yoo gayet de öyle biri. Burak'ı ben de uzun zamandır tanıyorum. Ben bile onun yanında duygusal kalıyorum sen düşün."

Kerem ile ilk defa ciddi bir şekilde konuşuyorduk. Şaka yapmadan, laf sokmadan.

"Neyse, Burak'ın hakkında konuşmayalım. Ee nereye gideceğiz?" Açıkçası benim de fikrim yoktu.

"Bana fark etmez. Gitmek istediğin bir yer var mı?" diye sordum.

"Birkaç kişi daha bul, voleybol oynayalım. Ne dersin?" Güzel bir öneriydi. Bayadır oynamıyordum.

Aklıma hemen Sıla ve Ömer geldi. Onlara mesaj attım. Ardından rehberime göz gezdirdim. Kendi grubumdan Yağmur, Mete, Bekir, Ahmet ve Ayça vardı çağırabileceğim. Onlara da mesaj attıktan sonra Kerem'e baktım.

"9 kişi yeter değil mi?" dedim.

"Yeter yeter. Hem sonradan Burak da gelir. Tam oluruz."

O an aklıma son voleybol oynayışım geldi. Gamze ve Melis de vardı. Gamze'yi özlüyordum.

"Peki, biz gidip yer tutalım onlar gelir." dedim.

***

Beraber kapalı voleybol sahasına gittik. Biri doluydu ancak neyseki birini boş bulmuştuk.

Kerem iki tane top aldı ve geldi.

"Kendi yerleşkemde hep voleybol, basketbol, futbol oynardım. Ekibimiz genişti baya." Eski günlere özlem duyar gibiydi.

"Dönmek ister miydin oraya?" dedim. Konuşmadı bir süre.

"Orada büyüdüm, hayatı orada öğrendim. Arkadaş edindim ve orası evim oldu. Ama işte," dedi ve gülümsedi. " İnsanın bazen evini terk etmesi gerekir." dedi. Sözlerinde belli bir acı vardı. Sebebinin babası olduğunu düşünüyordum. Burak'ın anlattığı kadarıyla küçükken babası Kerem'i sürekli dövermiş. Yerleşkenin başına geldiğinde ona kötü davranmaya devam etmiş. Her ne de olsa o artık büyümüştü ve babasından azar yemek kolay değildi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 14, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FedaWhere stories live. Discover now