3- Yalan

209 14 4
                                    

"Ömer sen napiyorsun" dedim cama yasladığım kafamı kaldırarak oda bana baktı üç dört saniye sonra tekrar yola baktı derin bi nefes aldı sanki soluk soluğa kalmış gibi "Ben de seni anlamıyorum Süsen daha doğrusu anlamak istiyorum hemde her şeyden çok bunu istiyorum ama sen yine yapacağını yapıyorsun" dedikleri bilmece gibi geliyordu sanki yapboz parçası gibi bir an acaba dedim öğrenmişmiydi ama öğrenme ihtimali de azdı biliyorum yaptığım şey çok yanlıştı ama annem için.. Ona da gidememiştim kendini nasıl hissediyordu belkide dört gözle beni bekliyordu yanında olmalıydım ne yapıp ne edip bir an önce annemin yanına gitmeliydim ama nasıl Ömere görünmeden bunu nasıl yapıcaktım. Sonra yutkundum ne diyeceğimi ne yapacağımı da bilmiyordum
"Ömer ben dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum bak arabamda orada kaldı beni müsait bir yerde indir-"

Diyecektim ki sözümü kesti "nereye yetişmeye çalışıyordun sen?"
"Bir yere yetişmeye çalışmıyordum arabamın orada kaldığını söylüyorum sadece hem sen beni nereye götürüyorsun?" Sakladığım sırlar yetmiyormuş gibi birde yalan söylüyordum bu nereye kadar giderdi bilmiyorum ama Ömer bir şeylerden şüphelenmiş olmalıydı ki zaten bu saate kadar şüphelenmemesi daha garip olurdu. "Kaçırıyorum dedim ya gidince daha net anlıyacaksın"
"Neyi be adam neyi?!"

İnkâr etmeye devamdı yola bakarak kafasını salladı sonra tekrar bana bakınca jeton düşmüştü o gece benle kümeste Emel de vardı uyuyordu ama duymuş olma ihtimali de vardı benim o kafayla aklımın ucundan bile geçmemişti Ömerden de bir anda ayrılınca oda her şeyin farkına varmış olmalıydı kafamda binlerce senaryo kurarak gelmiştik küçük kulübe gibi bir yere gelmiştik hemen diğer tarafında da deniz vardı. Ömer arabadan inip benim kapımı açtı inmekle inmemek arasında kalsam da inmekten başka bir çarem yoktu sonra arka kapıyı açtı içeriden ne alıcak diye merak ederken eline semaver aldı artık gerçekten beynim yanmıştı ne yani bunca yolu çay içmek için gelmiş olamazdık herhalde ya da Ömerin kafa gerçekten gitmişti arabayı kitleyip bana baktı ben ne var diye bakış attım semaveri elime tutuşturdu

"Al demlemesi de senden olsun"
"Anlamadım. Ömer bunca yolu çay içmek için gelmedik herhalde dimi"
"Çay olmazsa olmazım biliyorsun"
Gerçekten gram bir şey anlamıyordum ben ne soruyordum o bana nasıl cevap veriyordu anladım ki biz bugün ortak nokta bulamayacaktık yine başa dönüp kavga edip duracaktık ama bu saatten sonra yapıcak başka çarem yoktu alnımıza ne yazıldıysa onu görecektik. Ömeri takip edip kulübeye girdik anladım ki buraya daha önce gelmişti anahtarı da ondaydı hatta etrafa daha detaylı baktığımda eşyaları da vardı koltuklar bile yeni ve tertemizdi eğer burası Ömerlerinse niye buradaki eşyaları almamışlardı ki...?

"Burası Yozgat'taki kuzenimin"
Oda anlamış olmalıydı kimin diye düşündüğümü "peki beni niye getirdin buraya?" Artık ne duyacaksam hazırdım belkide gerçekten öğrenmişti bu duruşuna bakılırsa öyleydi bir adım atıp yanıma yaklaştı gözlerimin en derinine baktı ve dudakları aralandı.

"Niye yine sakladın Süsen annemin katilini niye bunu yaptın bana"
Evet öğrenmişti yol boyunca yaptığı imalarda bu yüzdendi gözlerine bakmak şuan o kadar zor geliyordu ki ne dese ne yapsa haklıydı hatta bu kadar sakin kalması beni daha da korkutuyordu "Ömer biliyorum bak bunu ilk senin duyman gerekiyordu ama oda benim annemdi bende ona sinirlendim çok öfkelendim ama oda isteyerek yapmadı"
"Süsen sen ne diyorsun ölen de benim annemdi ilk bana anlatman gerekiyordu o benim annem diyerek bu konudan sıyrılamazsın anladın mı beni!"

Ömer kolumu öyle sıkı tutuyordu ki artık iyice acımaya başlamıştı canım yanınca anlamaya başlamıştı ve elini kolumdan çekti artık gözyaşlarını tutamamıştı bende ondan farksız değildim. "Dün akşam bile bile sustun sen ya gerçi yapmadığın şey değil iki yıl boyunca sen benim abimin katilini sakladın işte tam sana yakışan hareketi yine yaptın aferin"
"Ömer bak sen ne desen şuan çok haklısın ama ben bile istiye susmadım ki bende annemi geç buldum insan hiç çocuğunu beş yaşında terk edip gider mi?" "Konuyu saptırma Süsen bende aynı şeyleri yaşadım hatta daha beterini yaşadım bebekken cami avlusuna bırakıldım ona ne demeli peki" kafamı aşağı yukarı salladım işte bizim de kaderimiz buydu gözyaşlarımı sildim ve tekrar baktım ağlamaktan kızaran gözlerine"Ama benim 'anne' diyebileceğim kimse yoktu sen sıcacık mutlu ailenleyken bende yapayanlızdım"
"O mutlu ailem şuan var mı Süsen hepiniz tek tek dağıttınız o aileyi hani sen bana bir daha yalan söylemiyecektin söz bir daha senden bir şey saklamıyıcam diyen de sendin noldu niye duramadın sözünde aaaa tabi çünkü koruman gereken bir annen var ama benim yok kimin yüzünden o katil annen ve o piç kurusu Akif denen şerefsiz yüzünden!!"

"Ömeer yeteer! Annem bile istiye kimseye zarar vermez Akif amcaya uymuş ama gerçekten bak annem karıncayı bile incitmez"
"Şuna amca demeyi kes nerede annen ne yaptın yurt dışına mı kaçırdın sende mi onunla gidecektin o yüzden mi acelen vardı?" Ömeri gerçekten tanıyamıyordum sanki yerine başka biri gelmişti o an öyle sinirlenmiştim ki yakalarından tutup sertçe duvara ittim aramızda çok mesafe yoktu birbirimizin nefesleri yüzümüze değiyordu"Sen ne diyorsun ya ben öyle birimiyim hiç mi tanıyamadım sen beni gitti annem teslim oldu ben yapma beni bırakma desemde gitti o teslim oldu sende burada gelip benden hesap soruyorsun ama bir şey diyeyim mi ben senden ayrılarak doğru yapmışım ne kadar üzülüp kahrolsam da yaptığım şeyle doğru yapmışım" sadece baktı gözlerimin içine sertçe yutkundu ve beni kendinden uzaklaştırıp kulübenin içinden çıktı bense kalbimi tutuyordum sadece olduğum yerde gözlerimi kapattım sonra masaya koyduğum semavere baktım ve daha rahat nefes almak için dışarı çıktım Ömere baktığımda deniz kenarına doğru hızlı adımlarla gidiyordu bende peşinden gittim oda benim gibi hızlı hızlı nefesler alıp veriyordu bende onun arkasında durmuştum ve bir anda kolunu tutup hızla kendime çevirdim öyle kızgındım ki ona şu denizde boğasım geliyordu.

"Varya seni evire çevire dövmek hatta şu denizde boğmak vardı ama.."
"Eeee yap durduğun kabahat"
"Öylemi gel gömiyim seni denize"
Ben denize doğru bir adım attım Ömerde benimle dört adım attı biraz daha ortaya doğru gittik ve kıyıdan biraz uzaklaştık ikimizde şuan ıslaktık Ömer hazır olda bekler gibi bekliyordu tam onu itiyordum ki bileklerimden tuttu birbirimize yine çok yakındık bu sefer kalbimin sesini dinlemiyecektim ama yine o çok sevdiğim dudakları aralandı

"Bir daha ayrılık konusu duymayacağım senden"
Belli belirsiz güldüm öylesine
"Bu gidişle çok duyarsın sende bu salak bir türlü akıllanmayan kafa olduktan sonra benle olan her şeyi hayal bile edemezsin"
İyice daha da yaklaştı bana belimden sıkıca tuttu
"Öyle mi dersin farkındaysan biz nişanlıyız" içten bir kahkaha atmıştım artık gerçekten delirmek üzereydim iyice beni sınıyordu.

"Ortada nişan mı kaldı Ömer ayrıldık işte bitti gitti"
"Öyle kolay değil Süsen hanım senin karşında sana aşık senin için ölüp biten bi Ömer Eren var sen ayrılsanda ben senden ayrılamıyorum ne yaparsan da unutamam ben seni"
Gözlerimi kapatıp burnumu burnuna sürttüm ve tekrar açtım gözlerimi parfümünün kokusunu içime kadar çektim ve o an konuşacağım sırada Ömer dudaklarıma yapıştı öyle sert ve tutkuyla öpüyordu ki ilk başta karşılık vermek istemesemde buna dayanamayıp bende karşılık vermiştim. Ama yaşadıklarımız gözümün önüne gelince hemen itmiştim onu ve haliyle de denize düşmüştü.

"Seni denize gömmem gerekiyordu."
"Olsun bir dahakine daha iyisini yaparsın"

Tabi koştura koştura gelen Oğulcan'dan habersizdik sesini duyana kadar "Ömer napiyorsunuz siz denizde?" İkimizde Oğulcana baktık nasıl bir anda kıyıdan bu kadar uzaklaşmıştık "ne var oğlum sevgilimle tatil de mi yapamayacağım" demişti Ömer bende ona ters ters bakmıştım yürüye yürüye Oğulcan'ın yanına gelmiştik
"Demek tatil keyfi tabi denizde aşk başka oluyordur"
"Oğulcan boşver sen onu bir şey mi oldu sen niye geldin?"
"Ve bizi nasıl buldun?" diye dahil olmuştu Ömer bende ıslak halime bakıyordum sonra aklıma Ömerle öpüşmemiz geldi birde üstüne denizde öpüşmüştük ilk öpüşmemizin de bu kadar derin ve istekli olacağını düşünmemiştim düşündükçe zaten ateş basıyordu bunları düşünmemeye çalıştım Oğulcan'a odaklandım koştura koştura geldiğine göre önemli bir şey söyliyecekti. "Ya babamdan öğrendim de asıl konu bu değil" Orhan amcada mı biliyordu bu konuyu asıl konu neydi ne oluyordu Ömerde benim kadar merak içinde bekliyordu. "Kuzi Ayşe İstanbul'a bizim yanımıza geldi" Ayşe kimdi biri beni aydınlatabilir miydi ayrıca Ömerle ne alakası vardı?

"Neee hayır ya ne Ayşesi"
















Bölüm Sonuu umarım beğenirsiniz iyi okumalar ben yazarken keyifle yazdımm yeni bölümde görüşmek üzere




İHTİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin