9-Kış Masalı

181 13 22
                                    

"Biz bu masala ait değildik."

Ömer'den

Süsenle geçirdiğimiz güzel eğlenceli geceden sonra yoğun bir gün yaşamıştım. Şimdi de maçtan kendi evime gelmiştim Süsen bu akşam Elifle birlikte kalıcaktı bende Asiye ve Emelle kümesteydim "abii hoşgeldin"
"hoşbulduk abicim" Emelin saçlarından öptüm. Tam ceketimi çıkarıyordum ki cebimde bir şey olduğunu hissettim bir kağıt gibi bir şeydi. Cebimden zarf çıktı, mektup gibi bir şeydi gece gece bu neyin nesiydi anlamadım. Asiye de benim baktığım zarfa bakıyordu "kimden bu" diye sordu bana "bilmiyorum ki" "hadi aç merak ettim bende" sonra Emelin konuşmasıyla ona döndüm. "Abi, Süsen abla sana mektup mu yazmış yoksa" Emelin bu söylediğine gülümsedim ama Süsenden değildi bu eminim "yok canım Süsen ablan değil bugün işlerimiz yoğundu birbirimizle çok görüşemedik." Tekrar baktım mektuba ve zarfı açtım katlanılmış kağıdı açtığımda yabancı dilde yazıların olduğunu gördüm bu ingilizce yazılmış bir yazı da değildi.

"Ömer,ne yazıyor?" Kağıdı ona uzattım ama oda anlamamış görünüyordu "biz bunu nasıl çevirebiliriz" diye sordum. Asiye aklına gelen ilk şeyi söyledi. "Telefondan çevirebiliriz ama fazla uzun" derin bir nefes aldım aklım allak bullak olmuştu kim yabancı dilde bir yazıyı benim cebime koymak isterdi ki ama benim bunu bir şekilde öğrenmem gerekiyordu hangi dilde olduğunu da bilmiyordum. Başka birine çevirtmek istemiyordum telefonu elime aldım ve tek tek çevirmeye başladım. Zor da olsa bunu yapıcaktım mektubun ilk cümlesinde

Ik heb een meisje dat ik leuk vind
(Benim bir sevdiğim kız var)

Bu dil Felemenkçe yani Hollanda'da konuşulan bir dil olduğunu öğrenmiştim. Bu işin sonu nereye varacaktı hiç bilmiyordum devam ettim çevirmeye

Het is moeilijk om hem te bereiken, het is heel moeilijk
(Ona ulaşmak zor çok zor)

Maar hij kent mij niet, hij vertelt ons dat het onmogelijk is, maar ik zou de wereld voor hem geven.
(Ama o beni bilmiyor bize imkansız diyor oysa ben onun için dünyaları veririm.)

Artık gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Çevirdiğim sözcükler neredeyse hep aynı çıkıyordu sonra dikkatimi çeken bir cümle oldu..

Haar haar is bijvoorbeeld gitzwart en haar donkere huid en glimlach zijn net zo mooi als in sprookjes.
(Saçları mesela, simsiyah ve o esmer teni ve gülüşü masallarda ki kadar güzel)

Ze is een irisbloem.
(O bir iris çiçeği.)

Bu mektupta Süsenden bahsediyordu ama kim kimdi o şerefsiz kağıdı tam yırtıp atıcaktım ki arkasında ki küçük Emir yazısını fark ettim biz bu adamla daha bugün maç yapmıştık. Emir Süsene sarkıntılık yapmıştı ve bana söylememişti demek o geçmiş mevzusu buydu ben evin içinde bir sağa bir sola dönüp duruyordum sinirden "Asiye ben bu Emiri öldürücem!" "Ömer sakın böyle bir şey yapmıyorsun" diye önüme geçmişti ama onu öldürme isteğim kat be kat fazlaydı şuan

"Asiye nolursun çekil yalvarıyorum" dedim. Ama sonra aklıma gelen şeyle durdum. Bu kadarı da olabilir miydi aklım almıyordu bir türlü delirmek üzereydim. Kapıyı sertçe açıp dışarı çıkmıştım ne yapacağımı nereye gideceğimi kime ne diyeceğimi bilmiyordum Asiyenin arkamdan geldiğini duyunca ona döndüm şuan aklıselim olan bir o vardı. "Ömer,bak beni iyi dinle. Şuan yapmak istediğin bir hareket bir söz senin hayatını değiştirebilir ayrıca ortada daha bir gerçek yok. İlk önce neyin nesi olduğunu öğren sonra ne yapmak istiyorsan onu yaparsın Emelde korkuyor içeride onu düşün bari"

İHTİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin