Selam arkadaşlar, bölümü yazmaya başlarken fark ettim ki bu kavga sahnesi bölümün yarısını dolduracaktı. Bu yüzden kavga bölümünü ayrı yazmaya karar verdim,yani kısaca bu bölüm 15. bölümden kısa bir sahne. Votelemeyi unutmayın🫶🏻
•
•
•Boğazıma yapışan eller ile neye uğradığımı şaşırmıştım, Sultan Murad şuan beni öldürmek istercesine boğazımı sıkıyordu.
Nefes alamıyordum,Sultan Murad'a dehşete uğramış şekilde bakarken o ise yüzüme doğru şiddetli bir şekilde bağırdı.
"SEN KİMSİN?"
Ben zorlukla nefes almaya çalışırken Sultan Murad bağırmaya devam ediyordu,bütün sarayın bağırışmayı duyduğuna emindim.
"SEN KİM OLUYORSUN DA BENİM EVLADIMIN CANINA KAST EDİYORSUN!"
Gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Ellerimi, boğazımı sertçe sıkmaktan kızarmış boynumda duran ellere attım. Sultan Murad'ın bileklerini tuttum ve çekmeye çalıştım,bir yandan nefes almaya çalışıyordum.
Ancak Sultan Murad boğazımı öyle sıkıyordu ki elini oynatamadım bile. Bilincimi kaybetmek üzereydim,nefes alamıyordum.
Sultan Murad sinirden kıpkırmızı olmuş halde kaşları çatık bana bakarken,gözleri boynuma gitti. Onun bileklerini tutan ve çekmeye çalışan ellerime baktı. Bir anda yüz ifadesi değişti. Sinirliyken şimdi dehşete düşmüş gibi bakıyordu. Ellerini hızla çekti.
Ellerini çekince yattığım yerden hızla doğruldum ve öksürerek derin nefesler alıyordum. O ise benden uzaklaşmış, ayağa kalkmış yatağın ucunda duruyordu. Korkuyla ellerine baktı. Bir kez daha bana yaklaşıyordu ki zarar vereceğini düşünerek yastığımın altındaki hançeri çıkarıp ona doğru doğrulttum.
"Yaklaşma!"
Geri çekildi,elleriyle sakin olmamı işaret etti.
"Sana zarar vermeyeceğim indir onu!"
Bir yandan hâlâ derin derin nefesler alıyordum ve karşımdaki adama bakıyordum. Bir anda gözümde öyle değişmişti ki,bana dokunmaya kıyamadığını düşündüğüm adam az önce beni öldürmeye çalışmıştı.
"Ölüyordum! Şimdi zarar vermeyeceğine inanmamı bekleme!"
Bir hışımla yaklaştı ve bileğimi sertçe tutup elimdeki hançeri fırlattı. Bense şaşkınlıktan hançeri sıkı sıkı tutamamıştım bile. Son çareyi bağırmakta buldum. Tam bağırcakken iyice bana yaklaşıp eliyle ağzımı kapadı.
"İMD-"
Bileğini iki elimde kavrayıp çekmeye çalıştım. Bir yandan eli hâlâ ağzımdayken bağırmaya çalışıyordum.
"Sakin ol,sana bir şey yapmayacağım Helen!"
Elini çektiğinde onu hızla ittim.
"Git buradan."
Bana yaklaştı.
"Helen sakin olur musun?"
Ona güvenmiyordum,az önce beni nefessiz bırakan adam şuan o sinirle her şeyi yapabilirdi. Hızlıca yatağın diğer tarafına geçtim ve yataktan inip kapıya doğru koştum. Ancak o koştuğumu görür görmez hızla önüme geçti.
Başımı kaldırıp önümde duran adama baktım.
"Bırak beni!"
Kollarımı tutmuş,gitmemi engelliyordu.
"Helen sakin ol!"
Bu adamın elinden kurtulamayacağımı anlayınca dediğini yapmaya karar verdim,derin nefesler alıp yatağıma oturdum. Yanıma oturunca ondan uzaklaştım.
"Helen sana bir şey yapmayacağım benden korkma artık!"
Sinirle ona döndüm.
"Beni öldürüyordun az önce sana nasıl güveneyim! Hem ben kimseden korkmam, sadece güvenmiyorum!"
Derin bir nefes aldı.
"Kendime hakim olamadım sana zarar vermek istemedim seni öldürmeyi hiç istemedim!"
Bana yaklaşmaya kalkışınca yere düşen hançeri tekrar elime aldım. Ellerini havaya kaldırıp yatağın ucuna oturdu ve benden uzaklaştı.
"Tamam yaklaşmayacağım."
Hançeri ona doğru tutmaya devam ederken tane tane konuştum. Bu sefer daha sakindim.
"Beni neden öldürmeye çalıştın?!"
Gözlerini bir süreliğine kapattı,sinirle nefes aldı ve geri açtı.
"Seni öldürmeye çalışmadım diyorum, sana dokunmaya kıyamazken seni nasıl öldürebilirim Helen!"
Sesimi yükselttim.
"Az önce boğazımı beni öldürmek istercesine sıkan ve nefessiz bırakan sendin!"
Suçlulukla cevap verdi.
"Kendime hakim olamadım, senin evladımın ve evladımın annesi Bergüzar'ın canına kast ettiğini duyunca.."
Sözünü bitirmesine izin vermeden cevap verdim.
"Evladını ve Bergüzar'ı öldürmeye çalışan ben değildim,asıl evladını öldürmeye çalışan Bergüzar'ın ta kendisiydi!"
Tam sakinlemişken yine öfkelendi.
"Bir sürü hekim baktı Bergüzar'a hepsi de evladımın az daha öleceğini söyledi! Bergüzar kendi evladına bunu yapmaz! Ayrıca Gevher ve Menekşe Hatun da görmüş. Gevher olanlardan sonra bana bir kez daha yalan söylemeye cesaret edemez."
Ben ise artık ondan daha sinirliydim,elimdeki hançeri bırakıp ayağa kalktım ve ona yaklaştım.
"Bergüzar kendi karnını yumruklayıp kendini yerden yere attı,çünkü istediği tam olarak buydu!"
Kaşlarını şüpheyle çattı.
"Neydi?"
"Senin beni öldürmeye çalışman ve benden nefret etmen!"
Tekrar gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve ayağa kalkıp üstüme yürüdü.
"Son kez söylüyorum seni öldürmeye çalışmadım ve senden nefret etmiyorum Helen!"
O üstüme yürürken geriye adım atıyordum. Hançerimi elimden alıp kenara koydu.
"Bende son kez söylüyorum az önce beni nefessiz bıraktın!"
Sırtım duvara çarptığında aramızda az bir mesafe vardı,başımı kaldırıp ona baktım. Onu ittirerek kendimden uzaklaştırıp bağırmaya başladım.
"Gözünü aç artık! Bergüzar evleneceğimizi duyduğu için bunu yaptı,kendini yere atıp karnını yumrukladı ve suçu bana attı! Yemin ediyorum sana yaptı bunu,çünkü senin benden nefret etmeni istiyor!"
Sultan Murad hayret içinde bana baktı.
"Senden nasıl nefret ederim Helen? Anlamıyor musun sana neler hissettiğimi? Sana hissettiklerimin yanında nefret sana karşı duyacağım son duygu dahi olamaz!"
Şaşkınca ona baktım. Beni seviyor muydu gerçekten?
"Ne?"
Sorumu görmezden geldi.
"Hümaşah Sultan yarın düğünümüz olacağı için bu hadiseyi unutmamı istedi,halama güvendiğim için onu dinlemeye karar verdim. Bu mevzuyu bu seferlik unutuyorum,ancak bir daha olmasın."
Cevap vermeme izin vermeden dairemden çıktı. Çok şaşkındım. Bir anda kendini kaybedip beni öldürmeye çalışıp,bir anda sakinleşip her şeyi unutacağım diyordu.
Sultan Murad ilk kez bana güvenmiyordu,ilk kez bana inanmıyordu. Oysa gözlerimden her şeyi anladığını söylemişti,ancak bu sefer gözlerime bile bakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynı Sarayda İki Yabancı
Historical FictionVenedik ile barış antlaşması imzalayan Osmanlı Padişahı ile Venedik prensesinin arasında kopan fırtınaların yansıması.. İkisi de aşk uğruna herkesi karşılarına almayı ve ateşte yanmayı göze alabilir mi?