9. Bölüm

209 19 58
                                    

"Ha?" James anlamaz bakışlarla bağırdığında Joyce tekrar etraftaki onlara bakan insanlara gözü kaydı.

"Bağırmayı kes lütfen!" dedi Joyce dişlerinin arasından.

"Ama... düşüneceğim demiştin!" dedi James üzülerek.

"Öyle bir şey demedim yanlış duymuşsun." diyerek kestirip attı Joyce.

~

"Lütfen evlen benimle."

Joyce önünde diz çökmüş çocuğa bakakaldı. Ne yapacağına bilemeden öylece durdu. Beyni çalışmıyordu. Tek yaptığı kızarmak ve ağlama isteğini bastırmaktı.

James ise içinden sabırlı olması gerektiğini tekrar edip duruyordu. Joyce'u anlıyordu ve onu hemen kabul etmesini beklemiyordu. Kalbini ağzında attığını hissederken Joyce bir şeyler mırıldandı.

"Ben..." bunu James açıkça duymuştu. "...üzgünüm." Joyce son kelimeyi ağzında yuvarlayarak söyledi. James ilk başta anlamadı ama sonra onun "Düşüneceğim." dediğini sandı.

Joyce ellerini James'in ellerinden çekti ve hızla İhtiyaçlar odasından ayrıldı. James ise hâlâ diz çökmüş kızın aralık bıraktığı kapıya bakıyordu.

~

"Üzgünüm demedin ki!" James yıkılmış bir sesle inkar etti.

"Belli ki yanlış anlamışsın." dedi Joyce alçak bir sesle.

"Peki o zaman! Bu beni reddettiğin anlamına mı geliyor?" diye sordu James.

"Evet." dedi Joyce ve ayağa kalkıp ordan uzaklaştı.

~

"Red mi ettin yani?" diye sordu Severus gülümseyerek.

"İyi yapmışsın." dedi Alice sevgilisinin yanında kitabının kapağını açıp kapatırken.

Joyce kafası karışmış bir şekilde sordu. "Evet dememi isteyen sen değil miydin Alice?"

"Neyden bahsediyorsun? Evet demeni isteyen Regulus'tu." Yeni gelen Regulus'u bir baş hareketiyle işaret etti.

"Neyi ben istemişim?" diye sordu Regulus anlamayarak.

"James'in teklifine bahçede "Evet de" diyen sen değil miydin?" dedi Alice bu bariz bir şeymiş gibi.

"Hayır? Sen neyden bahsediyorsun." Regulus kendisine suç atıldığını anlamamıştı.

"Ben asla Severus'un canına kast eden birini desteklemem."

Joyce sinirlenmişti. "Neden bu konuyu açıyorsun? Severus bile bu konuyu açmamıştı!" diyerek çıkıştı Joyce.

"Neden bana kızıyorsun? Hem bahçede söylediklerimi çarpıtıyorsun hem de şimdi gelmiş bana bağırıyorsun." Artık Alice'te bağırıyordu. "Sen gerçek bir Malfoy'sun!"

Joyce kesinlikle bunu beklemiyordu. Severus Alice ile uzaklaşırken arkasından bakakaldı.

"Ben demiştim." dedi Regulus. "Severus'un yanında başka birisine dönüşüyor demiştim."

Joyce kalktığı yere geri oturdu. "Severus'un yanında böyle değişecekse hiç yanımıza gelmesinler."

"Ben demiştim." dedi Regulus tekrardan.

"Evet Reg. Sen demiştin."

Regulus Joyce'un yanına oturdu. "Keşke Potter'ı reddetmeseydin."

Joyce ona baktığında devam etti. "Lestrange'ten daha iyidir. Değil mi?"

Joyce kafasını salladı. "Biliyorum ama o kadar kolay değil."

"Evlen gitsin. Hem doğum günün yaklaşıyor değil mi? Yaşın geldiği gün evlenirsin hemen." dedi Regulus gülerek. "Bence değişti. Seni en son ne zaman zorbaladı? Aksine sevgisini yığıyor önüne." diye de devam etti.

Joyce başını ellerinin arasına aldı ve sıkıntılı bir şekilde ofladı. "Bilmiyorum! Hiç bir şey bilmiyorum!"

~

"James! Bak ne buldum!" Sirius elinde iki şişe içkiyle girdiğinde Remus çatılı kaşlarla ona baktı. "Nerden buldun sen bunları?" diye sordu.

"Marlene'le beraber aşırdık mutfaktan. Profesörlerin anlaşılan." Sirius şişeyi açtığında bir bardak arayışına girdi.

"Ver onu bana!" James Sirius'a yattığı yerden bağırdı. Sirius şişeyi uzattığında James tek dikişte hepsini bitirdi.

"Biraz yavaş mı olsan?" Remus boş şişeyi James'in elinden zorla aldı.

Sirius güldü. "Yarasın koçuma!" İkinci şişeyi açıp James'e uzattı. "Ben biraz daha alıp geliyorum o zaman!"

Sirius güle oynaya gidip yeni içki almaya giderken James ikinci şişeyi tekte bitiremediği için yüzünü buruşturdu. Remus kitabını aldı ve James'i tek bıraktı.

~

"James kusuyor musun?" James Marlene'in gözünün içine baktı. "Bari gözümün içine bakarak kusma!" dedi iğrenerek.

"Ben gidiyorum." James karalı bir şekilde ayakta durdu. Çok geçmeden başı dönmeye başladı ve sendeledi.

"Nereye?" diye sordu önündeki çerezlerden ağzına atarken.

"Joyce! Ben geliyorum aşkım." Kapıya yürümeye başlayan James'in arkasından baktılar.

"Arkasından gitmeli miyiz?" diye sordu Peter. Geceye sonradan katılmıştı.

"Ne hali varsa görsün. Bende yatıyorum iyi geceler." Marlene de gittiğinde Peter Sirius'u odalarına taşıdı.

~

Joyce uyuyamadığı için temiz hava almaya çıktığı sırada koridorun sonunda birinin sendeleyerek yürüdüğünü gördü. Yakınlaştığında bunu James olduğunu fark etti be yanına gitti.

"Sarhoş musun sen?" Joyce James'i kollarından tutmuş ayakta tutmaya çalışıyordu.

"Yok- Evet! Aşkından sarhoş oldum!" Burnunu çekti. "Seni çok seviyorum!" Ağlayarak Joyce'a sarıldı.

Joyce sırtını pat patladı. "Neden buraya geldin? Geri git geç oldu." Saat gece 12'ye geliyordu.

"Olmaz! Önce seni çok güzel bir yere götürüceğim!" James Joyce'tan ayrıldı ve elini sıkıca kavrayıp onu peşinden sürüklemeye başladı.

Oylarınızı eksik etmeyin canlar 🫶🏻

To The Death ○ James PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin