Tanıtım

689 53 65
                                    

"James Potter!" Profesör Mcgonagall James'in ismini bağırdığında heycanını bastırmaya çalışarak profesörün önündeki sandalyeye oturdu. Mcgonagall seçmen şapkayı kafasına geçirdi. "Hmm... Bu cesur ruhun yakışacağı en güzel yer GRYFFİNDOR!" Gryffindor masasından gürültülü bir alkış koptu ve James masasına geçti. 

"Lucius Malfoy!" sarı saçlı çocuk kız kardeşine ufak bir bakış attı ve sandalyeye yürüdü. "Bir Malfoy... SLYTHERİN!" Bir alkış tufanı daha koptu. Bu sefer Slytherin'dendi. Genelde kardeşler arka arkaya çağırıldıkları için Joyce sıra ona geldiğini biliyordu. Kendini sakinleştirmeye çalıştı. 

"Joyce Malfoy!" Adını duyunca irkildi. Aile isminden nefret ediyordu. Hayır, buna nefret denemezdi. Kendini bildi bileli ailesinin davranışları yüzünden yargılanmıştı. İkiz kardeşi Lucius kaba ve bencil biriydi. Ailesi karanlık lorda hizmet ettiği için dışlanmaktan korkuyordu Joyce. 

Bir Muggle doğumlu olmak Malfoy olmaktan bin kat daha iyidir diye geçirirdi içinden hep. Hem Muggle doğumlu olmakta ne var ki? Bu karanlık dönemde herkes aynıydı. 

Joyce yumruk yaptığı elini hafifçe serbest bıraktı. Sandalyeye dik bir şekilde oturdu ve Profesörün başına şapkayı geçirmesine izin verdi. 

"Bir Malfoy daha demek. Hmm... İçinde saklı bir güç var... Yeri geldiğinde oldukça cesursun... Ama zekan bu özelliğini bastırıyor. SLYTHERİN!" Tekrar Slytherin masasından bir alkış tufanı yükseldi. Joyce hızlı adımlarla kardeşinin yanına geldiğinde onun Gryffindor masasından biriyle atıştığını gördü. 

"En azından ağlayarak anneme sarılmıyorum Potter!" Evet... yine yapıyordu. İnsanlar Joyce'un onun tarafında olduğunu düşünecekti. İlk önce Lucius'un laf attığına yemin edebilirdi. James tam cevap verecekken arkadaşları tarafından susturuldu.

"Oh, Joyce Slytherin'e seçilmişsin." ona cevap vermek yerine gözlerini devirdi Joyce. 

~

Joyce hızlı adımlarla iksir sınıfından çıktı. "Hey Joyce! Bizimle gelmeyecek misin?" Lucius arkasından bağırdığında hızla arkasını dönüp "Hayır!" diye bağırdı ve tam gaz kütüphanenin yolunu tuttu. Tek güvende hissettiği yer orasıydı çünkü Lucius kitap okumayı sevmezdi. Bu da Lucius'un olmadığı bir ortam demekti. 

Gece yatmadan önce okumak için bir kitap seçti ve çantasına attı. Sonrasında boş bir masaya oturup Karanlık sanatlara karşı savunma ödevini yapmaya başladı. Çok geçmeden içeriye Potter ve yanından ayrılmayan üç arkadaşı girdi. Sürekli konuşup insanları rahatsız ediyorlardı. 

"Susmak bilmez misiniz siz? İnsanları rahatsız ediyorsunuz." Joyce onlara söylendiğinde James ve Sirius ona döndü. "Malfoyların kafalarının derse bastığını bilmiyordum." dedi en çirkin sırıtmasıyla Sirius. James bir kahkaha koyuverince herkes onlara dönmüştü. 

Joyce onlara cevap vermek yerine kitaplarını hızlıca çantasına attı. Onlara hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen Malfoylarla bir tutulmuştu, tekrar. Ayrıca onu aynı kefeye koyanlardan da nefret etmişti.

Joyce Malfoy James Potter'dan ölesiye nefret ediyordu... ölesiye.

Evetttt ilk küçük bir tanıtım tarzı yapmak istedim. Ilk Sirius'a yazmak istiyordum ama kısmet James'e oldu.
Oylamayı unutmayın!!!

To The Death ○ James PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin