Adamlar- Rüyalarda Buruşmuşum
Farazi- Kar
🕯️🩹
'Gecenin karanlığı gibi içime çöktü bu hüzün; yıldızsız gökyüzü gibiyim.' Kağıdın üzerinde gezen kalemimi durdurdum, majör depresif bozukluğu olan bireyin ağzından kısa bir hikaye yazmam lazımdı, ancak ben kendimi zaten depresyonun içerisinde hissediyordum.
"Gündoğumunda gizlice defnetmişler, basına falan duyurmamışlar, gazeteciler olmamış. Muhtemelen aile arasında bir tören olmuş." Başımı kaldırıp telefon ekranı ile ilgilenirken konuşan Defne'ye baktım. "Hala şüpheli ölüm olarak geçiyor ama cinayetten şüpheleniyorlarmış."
Parmaklarım masadan ayrılıp saçlarıma geçti, dudaklarım arasından oflamak suretiyle kocaman nefesler verdim. "Hala aklım almıyor, daha dün dersime girmişti. Ödev bile vermişti, nasıl ölebilir?"
Belki ölüm hiç bu kadar yakınıma vurmadığından kabullenmek iç yakıcı geliyordu, oysa ben doğumumla beraber ölümü getirmiştim. Büyük dedelerim, anneannem ve babannem ben doğmadan ölmüşler. Çekirdek aile olarak kalmışız, annem ise beni doğurduktan sonra çok az yaşayabilmiş. Canlı canlı hatırlayacağım hiçbir ölümü tatmamıştım.
Birinin ölüsüne üzülmek ağır mıydı bilmiyordum. Annemin mezarına sarılabiliyordum ama babam bir kere kucak açmamıştı bana. Belki yaşayanın hasreti, öleninkinden ağır basıyordu.
"Melankolik halindesin diye kendini dersine vermene gerek yoktu." Elindeki ısırdığı kurabiyeyi bana uzattı. "İncirli kurabiye?"Oldukça hevesli yaptığım kurabiyelere burun kırdığımda omuzlarını silkti ve ağzına attı son parçayı.
"Akşama doğru klübe gideceğim yine." Başını sallarken iç çekti, hoşuna gitmediğini biliyordum. Son zamanlarda omuzlarıma yüklenen yorgunluğun farkındaydı. Aklımı meşgul etmek bana daha iyi gelmeliydi, Altunay'ın vefatından sonra birkaç dersimiz boşa çıkmıştı. Cinayet olduğunu söyleyen kesim öğretim üyelerine yapılan bir saldırı olduğunu düşünerek küçük bir baş kaldırı yaşamışlardı bile.
Defne ise yanımda kartlarını karıştırıyordu, ikimiz için ayırdığım kurabiyelerden çoğunu bitirmişti. Saçlarını örgü yapmış, aralarına minik renkli tokalar takarak süslemişti.
"Aslında seni anlıyorum, bu aralar ben de enerjisel olarak acayip düşüğüm." Bedenimi neredeyse üzerine yattığım masadan ayırıp gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "Bi retro falan yaklaşıyor olmalı."
Omuzlarımı silktiğimi görmesi bana ters ters bakmasına neden oldu, onu bazı konularda ciddiye almıyor oluşum eline aldığı her şey ile beni kovalama potansiyeline erişiyor olmasıydı. Dikkatini dağıtmak için omuzuna dokunarak düşüncelerini böldüm. "Şu avukatla randevun nasıl gitti?" 'Hah!' Dedi aniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara Alanlar Viyadüğü
Romance"Açelya sen benim kaderimin bahtsız cilvesi misin?" Ona yakışmadığını düşündüğüm o yıkılmış ifade ile bana bakmaya devam etti, enkazın içerisinden çıkmaya çalışırken bedeni değil ruhu parçalanmış gibi baktı bana. "Açelya sen benim talihsiz açan çi...