Yazar'dan
Küçük kız elindeki çiçeğin yapraklarıyla oynarken komşusu Duru o sırada ince kahverengi saçlarına şekil veriyordu. En son tokayla tutturup küçük kızı kendine doğru çevirdi.
"Çok güzel oldun birtanem."
"Teşekküy edeyim Duyu abla." Arada karıştırdığı harfler Duruyu güldürmüştü. Küçük kız bu gülüş karşısında korkarak gülümsedi.
"Seni yer Duru ablan." Kızın yanağına kocaman bir öpücük bıraktı.
Bu zamana kadar hiç ilgi görmeyen Güneş bu öpücük karşısında ne yapacağını bilemeyerek utançla başını Duru ablasının omzuna yaslamıştı. Bir süre öyle durduktan sonra oyunlarına kaldıkları yerden devam ettiler.
.
.
.Duru bu apartmana 2 hafta önce taşınmıştı, iyi ki de taşınmıştı.
Günün belirli saatlerinde yukarıdaki komşusundan yükselen yüksek seslerle bir gün dayanamamış ve akşam saatlerinde zillerini çalmıştı.
Duru'dan 1 gün önce
Kapıyı eli kanlar içinde kalmış küçücük kız çocuğu açınca gözüm şaşkınlık ve korkuyla büyüdü. Aklımdan farklı farklı senaryolar geçti.
Bana yaşlı gözlerle bakan kızın boyuna gelebilmek için dizlerimin üzerine çömeldim. "Canım noldu sana? Annen baban nerede?" Küçücük kızı evde tek mi bırakmışlardı? Eli neden kanıyordu? Canı çok yanmış mıydı?
"Ben.." iç çekti "Ben... annemin vasosunu kıydım. Hey yer battı, anne çok kıcacak." Bi kere daha iç çekti.
"Tamam kuzum, bir şey olmayacak. Gel ellerini yıkayıp saralım ve ortalığı toparlayalım." Daha önce görmediğim bu küçük kızın olduğu eve girip arkamdan kapıyı kapattım.
İlk önce odaları gezip lavaboyu buldum. Kızın kıyafeti ıslanmasın diye kollarını çemredim. O an karşılaştığım kabuk tutmuş yaralar ve morluklarla ne yapacağımı bilemedim.
Bu kadar yara düşmesi gibi olaylardan olamazdı, şiddet mi görüyordu? Her gün çıkan sesler bu yüzünden miydi? Neden daha önce gelmemiştim?
Hala elinden akan kanlarla kendime gelip suyu açtım. Bu yaraları ve morlukları daha sonra sorgulayacaktım. Bir süre kızın ellerini suda bekletip lavabonun köşesindeki peçeteyle üzerini kapattım.
"Canım benim ellerini sarabilmek için yara bandı ya da ilk yardım malzemeleri var mı?" Başıyla yanındaki iki kapaklı dolabı gösterdi. "Tamam, sen bunları basılı tut." Hemen dolaptan ilk yardım malzemelerini aldım.
"Oturabileceğimiz bir yere götürebilir misin beni?" Ağlamaktan kızarmış gözleriyle başını salladı ardından lavabodan çıktı.
Oturma odası gibi bir yere geldiğimizde yerdeki kırıkları görünce bahsettiği vazo olduğunu anladım. Camlara basmasın diye hemen kapının yanındaki koltuğa oturdum, o da yanıma geldi. Kollarının altından tutarak yanıma oturttum.
Vakit kaybetmeden çantanın içinden tentürdiyot, pamuk, sargı bezi ve bant çıkardım. Babam emekli doktor olduğu için çoğu şeyi ondan öğrenmiştim. Tabi izlediğim doktor dizilerinin de etkisi vardı.
Alt tarafı kızın elini saracaksın Duru.
Diyen iç sesime aldırmadan küçük kıza çevirdim bakışlarımı. "Şimdi güzelim bu pamuğu yaralarına bastıracağım, birazcık acıyabilir ama acımaması için elimden geleni yapacağım." Sadece başını sallamakla yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'li Günler
ChickLit"Ben baba olmayı başaramam Duru, daha kendime sahip çıkamazken küçücük çocuğa nasıl sahip çıkayım?" Ilgaz elini saçlarına götürerek zaten dağınık olan saçlarını iyice dağıttı. "Sen iyi bir baba olacaksın Ilgaz Altan. Bunu hissedebiliyorum. Hem yard...