**Bölüm 3: İlk Karşılaşma**
Fahriye, metroda bir yer bulup oturduğunda, yanındaki boş koltuğa genç bir adam oturdu. İlk başta dikkatini çekmedi, kendi düşüncelerine dalmıştı. Tarçın'ın kaybı ve işe dönüşü arasında gidip gelirken, zihni oldukça meşguldü. Ancak adam, yan gözle ona baktığında gülümseyerek selam verdi. Fahriye, nazikçe karşılık verdi.
"Merhaba, ben Oğuz," dedi adam, elini uzatarak.
"Merhaba, ben de Fahriye," diye karşılık verdi Fahriye, elini sıkarak.
Oğuz, "Seni daha önce burada görmemiştim. Sık sık metro kullanır mısın?" diye sordu.
"Genelde kullanırım ama son bir haftadır izinliydim. Şimdi işime dönüyorum," dedi Fahriye.
"Seni anlıyorum. Ben de Türkiye'ye yeni taşındım, buraya alışmak biraz zaman alacak gibi," diye ekledi Oğuz, hafif bir gülümsemeyle.
"Gerçekten mi? Nereden geldin?" diye merakla sordu Fahriye.
"Fransa'dan geldim. Burada yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum," dedi Oğuz, gözlerinde hafif bir hüzünle.
Fahriye, ilk başta tedirgin olsa da, Oğuz'un samimi tavırları ve içten gülümsemesiyle rahatladı. Kısa sürede aralarında sıcak bir sohbet başladı. Oğuz, Türkiye'deki yeni yaşamına alışmaya çalışırken, Fahriye de Tarçın'ın kaybı ve işe dönüşü arasında duygusal bir denge kurmaya çabalıyordu.
"Türkiye'ye gelmek zor oldu mu?" diye sordu Fahriye.
"Biraz zordu ama burada daha iyi bir yaşam umuduyla geldim. Yeni bir başlangıç yapmak istiyorum," diye cevapladı Oğuz.
"Ben de son zamanlarda zor günler geçiriyorum. Tarçın adında bir köpeğim vardı, geçen hafta kaybettim," dedi Fahriye, gözleri dolarak.
"Çok üzgünüm. Hayvan dostlarımızın kaybı gerçekten zor. Umarım zamanla acın hafifler," dedi Oğuz, içtenlikle.
İlk başta sıradan konuşmalarla başlayan sohbetleri, zamanla derinleşti. Oğuz, geçmişinden ve neden Türkiye'ye geldiğinden bahsetti. Fahriye ise hayatının zorluklarından ve içindeki boşluktan söz etti. İkisi de benzer acıları paylaşıyormuş gibi hissettiler. Oğuz'un samimiyeti ve anlayışı, Fahriye'nin içindeki yaraları hafifletmeye başlamıştı.
"Burada kimseyi tanımıyorum. Her şey yeni ve biraz ürkütücü," dedi Oğuz, içini dökerek.
"Ben de kendimi yalnız hissediyorum. İş, günlük rutin... Hepsi anlamsız geliyor bazen," diye itiraf etti Fahriye.
"Belki de bu metro yolculuğu ikimiz için de bir dönüm noktasıdır. Yeni arkadaşlıklar, yeni başlangıçlar," dedi Oğuz, umut dolu bir sesle.
"Umarım öyle olur," diye cevapladı Fahriye, hafif bir gülümsemeyle.
Metro yolculuğu boyunca, Fahriye ve Oğuz birbirlerine daha da yaklaştılar. Oğuz'un hikayesi, onun cesaretini ve kararlılığını gösteriyordu. Fahriye ise Oğuz'un anlattıklarını dinlerken, onun içindeki güçlü bağları keşfetti. İkisinin de hayatında önemli dönüm noktaları vardı ve bu ortak noktalar, aralarındaki bağı güçlendiriyordu.
"Türkiye'de yaşamak nasıl bir şey? Hangi şehirde yaşıyorsun?" diye sordu Oğuz.
"İstanbul'da yaşıyorum. Kalabalık ama güzel bir şehir. Sen nereye yerleştin?" diye sordu Fahriye.
"Ben de İstanbul'da yaşıyorum. Şehrin enerjisi ve tarihi beni cezbetti," dedi Oğuz.
"Seni daha iyi tanımak isterim, Oğuz. Belki bir gün bir kahve içip daha fazla sohbet edebiliriz," diye teklif etti Fahriye.
"Bu harika olur. Kesinlikle buluşmalıyız," dedi Oğuz, heyecanla.
Saatler geçtikçe, metro istasyonuna yaklaştılar. Fahriye'nin kalbi hızla atmaya başlamıştı. Oğuz'un yanında olması, ona garip bir iç huzuru veriyordu. İkisi de istasyonda inerken, birbirlerine veda etmek istemiyor gibiydiler.
"O zaman yarın iş çıkışı buluşalım mı?" diye sordu Oğuz, Fahriye'ye bakarak.
"Olur, saat altıda uygun mu?" diye cevapladı Fahriye, gülümseyerek.
"Harika! O zaman altıda görüşürüz," dedi Oğuz, memnun bir şekilde.
Oğuz, Fahriye'ye tekrar görüşmek istediğini söyledi ve iletişim bilgilerini bıraktı. Fahriye, metro istasyonundan çıkarken, Oğuz'un gülümseyen yüzünü hatırlıyordu. Kalbinde yeni bir umut filizlenmişti. Belki de Oğuz, onun için yeni bir başlangıç olabilirdi. Eve dönerken, içindeki boşluk biraz olsun hafiflemiş gibiydi. Gelecek için umut dolu düşüncelerle doluydu.
Fahriye, eve vardığında hala Oğuz'la olan sohbeti düşünüyordu. Bu karşılaşma, onun için bir dönüm noktası olabilir miydi? İçinde yeşeren umut, onun hayatındaki boşluğu doldurmaya başlamıştı. Tarçın'ın kaybının getirdiği acının yerini, yeni tanışıklıkların getirdiği heyecan ve merak almıştı.
Gece yatağına uzandığında, aklında Oğuz'un gülümseyen yüzü vardı. Belki de bu, onun için yeni bir başlangıçtı. Gözlerini kapatmadan önce, içindeki bu yeni umudu koruyacağına dair kendine söz verdi. Yastığına sarılarak uykuya daldığında, içinde hafif bir huzur hissetti. Gelecek günlerin neler getireceğini merak ediyordu, ama şimdilik bu yeni başlangıcın tadını çıkarmaya kararlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ BAĞ
Narrativa generalehikayemizin başrölü olan fahriyenin başından geçenleri anlatıyor bu kitap fahriyenin babası doğumdan önce ölmüş annesi ise terk etmiştir yalnız yaşamış ve ayakta dimdik durmuştur sadece kendisi ile yaşayan köpeği tarçın vardır fakat fahriyenin köpeğ...