Kaybolan Yıllar| 28

2.3K 251 437
                                    

🖇 Herkese selamlar:)

🖇 Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

🖇 Lütfen ama lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, lütfen. Geçtiğimiz bölüm yine çoğu kişi oy vermedi. Lütfen arkadaşlar bir oyu çok görmeyin bana🙏🙏

28.Bölüm

Yazarın anlatımından,

“İyi günler, bir patlama oldu beyefendi. Patlamanın gerçekleştiği araçta bulunan hanımefendinin telefonunda en son sizin arama kaydınız vardı…”

İnsan çok korktuğunda, heyecanlandığında hızlıca atan kalbinin sesini kulaklarında bile hissederdi. İşte şu an Pamir tam olarak öyleydi. Duyduğu cümle üzerinden tır geçmişçesine parçalanmasına ve korkuyu iliklerine kadar hissetmesine neden olmuştu. ‘Daha saatler önce yanımdaydı, kollarımdaydı. Nasıl olur?’ Düşüncesi zihninde kol gezerken panik içinde oturduğu yerden kalktı.

Zaten ecel dedikleri de tam olarak bu değil miydi? Ne zaman, nerede, ne halde geleceğini kimse bilemiyordu. Bir saat önce vakit geçirdiğin birinin bir saat sonra öleceğini bilmiyordun, tahmin edemiyordun, düşünemiyordun. Sadece haberi geldiğinde nasıl olur diyordun.

Duyduğu iki cümle zihninde yankı yaparken korku içinde kasılan kalbine elini yasladı. Öleceğini düşündü bir an için, kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyor, acı verecek şekilde kasılıyordu ama korkunun onu ele geçirmesine izin vermemeye çalıştı. Soğukkanlı olup durumunu öğrenmek istedi. “İyi mi Devrim?” dedi titrek bir nefes vererek. Zira kelimeler dudaklarından zor bir şekilde dökülmüştü.

Onun sözüyle Hakan oturduğu yerden ayaklandı anında. Telefonu açtığı anda Pamir’in yüzünün aldığı hal onu korkutmuştu ama şimdi duyduğu cümle bunun sebebini açıklar nitelikteydi. Ne olduğunu anlamaya çalışarak Pamir’e bakarken Pamir zorlukla masaya tutundu. Nefes alıp vermeye çalışarak kendini sakinleştirmeye çalışsa bile duyacağı cevaptan ölesiye korkuyordu. Eğer kötü bir haber alırsa toparlanamayacağını biliyordu çünkü.

Pamir endişeli dolu bir şekilde duyacağı cümleyi beklerken telefonun karşısındaki kişi cevap verdi. “Hanımefendilerin ufak tefek yaraları var. Şimdi merkezdeki hastaneye geçmek üzereler ambulans ile. Polise haber verdik biz, olay yerini inceliyorlar. Merak etmeyin ikisi de iyi.” O an yüreğine bir su serpildiğini hissetti. Derin bir nefes verirken başını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı şükredercesine. İyiydi Devrim. Ama gözleriyle görmeden inanmazdı.

İki kişiden bahsediyordu telefondaki adam. Pamir bunu daha yeni kavrarken kalbi tekrardan kasıldı korkuyla. Telaş içinde konuştu tekrardan. “Peki diğer kişi, kimliklerini öğrenebilir miyim?” dedi panikle. O sırada bir şeyler olduğunu anlayan Hakan içine korku düşmesine engel olamadı. Devrim’in yanında olan kişi ya Sinem’di ya da Burçe idi.

“Cumhuriyet savcısı Devrim Akyol ve Hâkime Sinem Türksoy, araç içindekiler.” Dedi karşıdaki adam. Pamir’in bakışları Hakan’a kayarken Hakan çoktan cevabını almıştı. Aracın içindeki Sinem’di. Panik içinde Pamir’e yaklaşırken konuştu. “İyi mi Sinem?” Korkuyla sorduğu soruya karşılık Pamir başını salladı olumlu anlamda. Hakan’ı rahatlatmak için konuştu. “İyilermiş.” Hakan aldığı cevapla derin bir nefes verirken ilk defa hissettiği bu kalp sıkışmasının bir daha yaşanmamasını diledi. Saniyelikte olsa ölüyorum zannetmişti.

Kaybolan Yıllar| Asker & SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin