2.Bölüm

144 6 0
                                    

2.Bölüm

{Zeynep Bozoğlu}

Her şey olacağına varırdı ama benim bir şeyler yapmam lazımdı. Miran’la konuşmam gerekiyordu. Eğer gönlünde başkası varsa bu iş yürümezdi. Ömrümü beni sevmeyen biriyle geçirmeyecektim, buna asla müsaade etmezdim. Zaten beş yıldır beklemiştim, bir de onun keyfini bekleyemezdim. Evden çıkmam için Rojda’nın buraya gelmesi gerekiyordu, hemen onu aradım.

“Alo, delalamin, neredesin? Hemen buraya gelmen lazım,” dedim, sesimin ağlamaktan kısıklığını umursamadan.

“Delalamin, ben nasıl geleyim Mardin’den İzmir’e, saçmala—”

Lafını kesmesem daha çok uzatacaktı, belliydi.

“Rojda, sana her şeyi anlatacağım ama şu an vaktim yok. Hemen konağa gel, lütfen,” deyip konuşmasına izin vermeden kapattım telefonu. Ayağa kalkıp hızlıca bir duş aldım. Kıyafetlerim aşağıda kalmış olmalıydı. Buradaki kıyafetlere göz gezdirdim. Üzerime beyaz bir gömlek ve bol paça pantolon aldım, saçlarımı ise salık bıraktım. Üzerime siyah paltomu geçirip cam kenarındaki koltuğa oturdum. Planım basitti: Rojda geldiğinde, aşağı kata inip “arka bahçeye gidiyorum” bahanesiyle arka bahçeye geçecektim. Oradan çok da yüksek olmayan duvardan atlayıp taksiye binecektim. Miran Soykan’a gidecektim. Onlar, Devran abim ve Dila ablaya ulaşmadan Miran’ı bulup berdel meselesine ikna etmem gerekiyordu.

Kapım açıldı, içeriye Rojda girdi. Kapıyı hızla kapatıp yanıma oturdu. Ona her şeyi anlattım, o da beni ağzı açık dinledi. Ne tatlıydı bu kız. Sevdiği biri vardı, o da onu seviyordu ama ikisi de birbirine açılamamıştı. Kendi işimi hallettikten sonra ilk işim onları birleştirmek olacaktı. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip son bir kez aynaya baktım. Her an güzel olmam lazımdı. Dalgalı saçlarımı arkaya attım, çantamı Rojda’ya verdim. Kimse anlamasın diye taksi çoktan gelmişti. Rojda’yla avludan geçtik, sonunda arka bahçeye ulaştık. Her ihtimale karşı Rojda’ya sarıldım ve benim arka bahçedeki eski evde olduğumu söyle dedim. Zorlu görev için hazırdım.

Duvardan atlamak için ayaklarımı aşağı sarkıttım, yere atladım. Hafif sarsıldım ama düşmedim. İstifimi bozmadan paltomu düzelttim ve taksiye bindim.

"Abi, kusura bakma, beklettim," dedim.

"Önemli değil be kızım, biliyorum Mardin böyledir. Her şey gizli saklı ama bir o kadar da açık," dedi, haklıydı.

"Abi, şu adrese gideceğim. Ne kadar tutarsa çekinme, beklettiğim için de fazladan öderim," dedim tebessüm ederek.

"Tamam kızım."

Kalbim ağzımda atıyor gibiydi ve bu durumdan korkuyordum. Beş yıl sonra onu ilk kez göreceğimi düşünmek, odaklanmamı zorlaştırıyordu. Sonunda şirketin önüne vardığımızda ücretimi ödedim, koşar adım içeri girdim. Danışmada bir adam bekliyordu.

"Buyurun, hoş geldiniz."

"Hoş buldum, ben Miran Soykan ile görüşecektim," dedim. Bugün cumartesi olduğu için randevu almak imkansızdı.

"Hemen sorayım Miran Bey'e. Kime geldiğinizi söyleyeyim?"

"Zeynep Bozoğlu."

{Miran Soykan}

Her ne olursa olsun, masumun kalbini kırma derdi anneannem. Bu yüzden kimseyle gereksiz yere uğraşmazdım. Ne kadar zorlanırsam zorlanayım, öfkeme sahip çıkmak zorundaydım.

Ama bu sefer her şey beklenmedik bir yerden geldi. Güzelim diye sevdiğim, saçının teline zarar gelse dünyayı yakarım dediğim kız, beni hiç umursamadan Devran Ağa ile kaçmıştı. Beni yok saymıştı.

Yüreğimdeki Yangın  ( Berdel ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin