"3.Bölüm Kan Bağı"

759 61 8
                                    


Merhabalar, öncelikle iki gündür çok üzgün olduğumu ve bu yapılan haksızlığa karşı ne yapacağımı bilmediğimi söylemekle başlamak istiyorum. Benim kitaplarım haricinde wattpad benim için güvenli alandı ve şu an evimden alıkonulmuş gibi hissediyorum.
Ama yapılan bu haklığa dilsiz kalmamak bizim en temel hakkımız.
Gerekirse finallere kadar girmek için hergün ek uygulamalar kullanacağım veyahut başka uygulamada yazmaya devam edeceğim ama kimseyi arkamda bırakmayacağım, tek kişide kalsak kelimelerimi onun için dökeceğim bu sayfaya.
Daha özgür günlerimize...
Sizi seven yazar
-Esra
🎀

 Sizi seven yazar-Esra🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3.Bölüm Kan Bağı

Zorla anımsıyorum günü ama içimde kopan fırtınaları sanki her gün tekrardan yaşıyormuşum gibi net hatırlıyordum. Yağmur yağıyordu dışarıda, ben taş merdivenin üzerine oturmuş kıpkırmızı yeni ayakkabıya bakıyordum. O ayakkabı çoğu çocuğun hayallerini süsleyecek kadar göz alıcıydı ama ben ayaklarımdan söküp atmak için insanların gözlerini benden çekmesini bekliyorum. Şimdi düşününce burukça gülümsüyorsun ama o zaman ağlıyordum o soğuk taşta çünkü güzel kırmızılı parlak ayakkabılar benim sus payım, veda hediyem, ailemin yokluğunda bakıp onları hatırlamam için verdikleri sayısız ıvır zıvırdan biri. Ayda bir kez babam gelirdi yurda, yaz tatillerinde ben gelirdim Diyarbakır'a, hepsinin geri dönüşü ise poşet dolu hediyeler olurdu. Hiçbirini açıp bakmazdım bile hepsini yurttaki çocuklara dağıtırdım.

Annem arkaya yasladığım ayağımla ayakkabımı söküp atmak istediğimi fark ettiğinde uzun elbisesini toplayıp oturduğum taş merdivene doğru eğildi. "İstemiyorum ben bunları daye çıkart."Çıtçıtı açılan ayakkabıyı ayağımla birlikte yakalayıp beni geriye doğru yasladı. "Ama bunlar ne kadar güzel ayakkabılar abinle beraber seçtik, hem sokaktaki arkadaşların çok beğendiler."

"Onlar benim arkadaşım değil oynamıyorlar benimle, dalga geçiyorlar daye benimle ben bu ayakkabıları istemiyorum."

Ona dair net hatırladığım şey yüzüme değen ince uzun yumuşak dokunuşlu eliydi, yine uzattı tombul yanağıma doğru, içi gidermiş gibi titredi dudağının altı.

"Ne diye dalga geçiyorlar seninle?" Sanki duymak istemiyor gibiydi ama beni üzeni bilmek ister gibi sormuştu.

"Besleme diyorlar bana, evinde bile kalmıyor başka anası var diyorlar. Yok dedim inanamadı Ahmo, kandırdı bütün çocukları herkes dalga geçiyor benimle."

Annem sanki bugüne kadar onlardan uzak olmamın başka bir gözden nasıl göründüğünü ilk o an kavrayabilmişti. Nasıl avutuyorlardı kendilerini, annem nasıl kızını görmemeyi kabullenmişti bilmiyorum ama o an sanki annemin içinin dağlanmasının yanık kokusunu almıştım.

"Sen benim kızım duydun mu? Senin baban, abin var. Herkes senin için çabalıyor güzel gözlüm benim, onlar çocuk annem benim; onlara nasıl anlatırız seni böyle koruyabildiğimizi."

Doğu'nun IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin