38

95 8 0
                                    

"We can't be friendsBut I'd like to just pretendYou cling to your papers and pensWait until you like me againWait for your loveLove, I'll wait for your love"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"We can't be friends
But I'd like to just pretend
You cling to your papers and pens
Wait until you like me again
Wait for your love
Love, I'll wait for your love"

...

"Nasılsın?" diye sormuştu Taehyung, Jungkook'a bakarak. Jungkook ise ona bakarak "İyiyim?" demişti sorgularcasına.

Kampüsün bahçesinde bir bankta oturuyor ve manzarayı izliyorlardı öylesine.

Jungkook'u buraya Taehyung çağırmıştı.
Fakat bir kaç dakikadır nefes alıyor yutkunuyor nefes veriyor ve öylece oturuyordu.

En sonunda daha derin bir alarak Jungkook'a dönmüş ve "Jungkook neredeyse son baharın sonuna geldik... Ben uzun süredir bu konuyu çok düşündüm, yani kabullenmek biraz zor oldu fakat sen iki gün önce Eunwoo ve Mingyu seni partiye çağırdığında ve sen reddettiğinde kabullenmem gerektiğini anladım."

Jungkook kafasını sağa sola sallamış ve "Neyi kabullendin, ben, ben hiçbir şey anlamıyorum." demişti.

Anlamıştı. Sadece inkar ediyordu.

"Jungkook, senin hayatın ve benim hayatım çok farklı."

Jungkook, yeniden manzaraya dönmüş ve "Saçmalıyorsun." demişti. Kulaklarını kapatıp hiç bir şey duymak istemeyen bir çocuk gibiydi.

Fakat Taehyung onu gerçekliğe geri döndürmüş, başını tutarak kendisine çevirmişti.

"Jungkook. Kendini benim için değiştirmeye çalışıyorsun, git gide içine kapanıyorsun, ben zaten kendi içinde yaşayan bir insanım, bu benim için sor değil, fakat sen böyle değilsin, içine kapanmak seni depresyona sokuyor, fazla düşünüyorsun, uzaklaşıyorsun..."

Jungkook'un gözleri dolarken iki eliyle Taehyung'un yüzünü kavramış ve "Hayır, hayır öyle bir şey yok ben senin olmayı seviyorum Taehyung."

"Beni seviyor olman sevdiğim her şeyi seveceğin anlamına gelmez."

Jungkook, yüzünü aşağı eğerken Taehyung kaldırmış ve "İnkar etmeyi bırak Jungkook. Sen bu değilsin." demişti.

Derin bir nefes almış ve "Ben de sen değilim." diyerek devam etmişti.

"Biz birbirimize layık olamayız."

Taehyung, elini boynuna götürmüştü yavaşça. Jungkook ise göz yaşları yanakları ıslatırken ellerini yumruk yaparak kucağına koymuş ve "Hayır, bunu yapma..." diyerek hıçkırmıştı.

Taehyung ise dolu gözleri ile boynuna taktığı, ucunda alyans olan kolyeye dokunmuş, fakat çıkarmaktan vaz geçip ellerini tekrar kucağına koymuştu.

İkisi üniversiteyi bitirip evleneceklerine söz verdiklerinde almışlardı bu alyansları, biri Jungkook'un biri de Taehyung'un boynundaydı, he zaman.

"Buraya kadarmış." diye fısıldadı Taehyung, "Kendine iyi bak Jungkook. Kendi sevdiklerin ve istediklerinle mutlu ol, olur mu?" demiş ve ayağa kalkmıştı.

Aynı şekilde Jungkook'da ayağa kalkarak ona bakmış ve "Seni öpebilir miyim?" demişti, yutkunmuş ve "Son bir kez..." diye de eklemişti kalbi acıya acıya.

Daha önce Taehyung'u öpmek için hiç izin almamıştı. Bu bile canını bu denli yakarken, bunun son olması bin parçaya bölüyordu.

Taehyung yavaşça basını onaylar anlamda sakladıktan saniyeler sonra dudaklarının üzerinde Jungkook'un dudakları yer almıştı.

Dediği gibi onu son bi kez öpmüştü.

Saatlerce.

Sonra ise kendilerince 'arkadaş' olmaya karar vermiş ve oradan ayrılmışlardı.

Ayrı odalara.

Ayrı hayatlara.

Jungkook, Taehyung gitmeden önce arkasını dönüp ona bakmıştı. Duyup duymadığını bilmeden öylece fısıldamıştı.

"Biz arkadaş olamayız... Ben her zaman beni tekrar sevmeni bekleyeceğim."

Oysaki Kim Taehyung'un Jeon Jungkook'a olan sevgisi hiç eksilmemişti.

Jeon Jungkook'un da Kim Taehyung'a olan sevgisi hiç eksilmemişti.

İkisinin arasında ki şey
doğru yada yanlış insan mıydı?
doğru yada yanlış zaman mıydı?
bilinmez.

Tek bilinen ise Kim Taehyung ve Jeon Jungkook'un kavuşamadıkları her dakika birbirlerine daha da aşık olmalarıydı.

Taehyung, bölümünü birincilikle bitirmişti, babasının şirketini üstlenmiş ve bir çok markaya gizli yatırım yapıyordu, her zaman ki gibi sabahları kalkıyor, kitabını okuyor, sessiz ve sakin düzenine devam ediyordu. Jungkook ise harika bir moda tasarımcısı olmuş, üniversiteyi bitirdikten sonra babasının şirketini üstlenmişti, çok iyi ortaklar edinmiş, bir çok yeni insanla tanışmış, sosyalleşmişti, bazen keyfi olarak motor yarışlarına katılıyor ve her zaman birincilikle bitiriyordu.

İkisinin hayatı gerçekten de birbirinden farklıydı.

Aynı olan tek şey ise ikisinin de her daim boynunda olan iki alyans olmuştu.

Bir de hayatlarına hiç kimseyi almamaları.

Belki de tuttukları tek söz bu olmuştu.

Gerçekten de birbirilerini yeniden sevmeyi beklemişlerdi, bekliyorlardı, bekleyeceklerdi.

___
Eva'nın kaleminden.
Seviyorum sizi.
Oy verip yorum yapmayı unutmayınn.

a good boy with bad choices | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin