Yılmaz'dan
Bu gerçek ola bilir miydi?Ali şu an tam karşımda duruyordu.Asansöre bindiği ilk andan neye uğradığımı şaşırmıştım.Ama o ölmüştü...Onu ben öldürmüştüm.Şimdi şu an karşımdaydı.Kahverengi gözleri,kumral saçlarıyla Ali'nin tıpatıp benzeri olan bu çocuk bana kendimi unutturmuştu.O muydu?Yoksa yine aldığım ilaçlardan dolayı halüsülasyon (nasıl yazılıyor bilemedim aklsjsjs) mu görüyordum?Onun varlığını tespit etmeye çalışır gibi arkadan yavaşca yaklaştım.Saçlarından yayılan mis gibi bebek kokusu aklımı yitirmeme neden olmuştu?Ali'ydi bu.Benim Ali'm..Sevgilim..Çok özlemiştim onu.Kendimi kaybetmiş gibiydim.Karşımdaki çocuk rahatsızca kıpırdandığında bu anın büyüsünden ayrılmış gibi gözlerimi açtım.Öne doğru bir adım atacakken Ali'nin benden gittiği ve onu sonsuzadek kaybettiğim o görüntü geldi gözlerime.O uçurum kenarı.Ve sonsuz boşluk..Haykırışlarım,ağlamam..Hayır gidemez..Göz göre göre onun sonunu getirmiştim .Bu sefer kaybedemezdim onu.Çocuğu belinden tutup kendime doğru çektim.Şu an asan sördeydik ama gözlerimin önünde sadece o günkü uçurum vardı..
Flashback
- S-sen beni bırakmıyorsan ben kendim bu esarete son veririm .Artık bileklerimdeki pırangalar yok.Hoşçakal..
-H-ayır.İzin vermem GİDEMEZSİN!Ali Hayır!!Dur!Aliii...İrkilmiş gibi kendime geldiğimde vücudum titriyordu.Yine aynı şeyleri yaşayamazdım.Yıllardır bu hayat bana cehennemdi zaten.Ali'den sonra kalbim buz tutmuştu.Sayıklar gibi fısıldadım:
-Kimsin sen küçüğüm?
Nasıl gelmişti?Ali'ime nasıl bu kadar benzeye biliyordu?Yoksa aklım bana oyun mu oynuyordu?Ama ona dokunuyordum.Gerçekti.Baş döndürücü kokusuyla her şeyiyle gerçekti..Çocuk küçük beyaz ellerini elimin üzerine koymuş çekmeye çalışıyordu.Onu korkutmak istemediğim için kendimi toparlamaya çalışarak ellerimi belinden çektim.Bana doğru döndü..Lanet olsun bu kadar benzerlik olamazdı!Korkmuş gözlerle bana bakarak yüksek sesle konuştu:
-B-bir daha sakın bunu yapmayın!D-dokunmayın bana!
Dokunma mı?Beraber seviştiğimiz o geceleri ne çabuk unutursun Ali'm?Benim olduğun o ilk geceyi?Hayır!
Boğazımı temizleyerek konuştum:
-Burda mı çalışıyorsun küçük?
Kaşlarını çattı.Mimikleri bile bu kadar benzer olmamalıydı..Kahr etsin aklımı yitireceğim.
-Bana bir daha öyle seslenmeyin.17 yaşım var benim.Yakında 18 olacağım.Küçük değilim.Ayrıca hayır burda çalışmıyorum..
17 mi?Ali'den 3 yaş küçüktü.Ve küçüktü.Benim küçüğüm..
-Adınızı söylemediniz ki küçük bey..Nasıl seslene bilirim?
Önce dikkatle yüzüme bakmış ardından beyaz küçük elini uzatarak konuşmuştu:
-Efe ben..Memnun oldum
Beyaz elini elimin içine haps eder gibi hemen tutmuş ve gözlerinin içine bakarak baş parmağımla yumuşak elini okşamıştım.O bundan rahatsız olmuş gibi hemen elini çektiğinde asansörden gelen sesle benden kaçıyormuş gibi hemen kendini dışarı atmıştı.Kapı kapandığında aklımda hala Efe vardı.Ali'yi kaybetmişdim ama Allah bana Efe'yi göndermişti.Onu kaybetmek gibi bir niyyetim asla yoktu.Ne pahasına olursa olsun Efe benim olmalıydı.Bunun için gerekeni yapacaktım.Cebimden çıkardığım telefonla yakın korumam Halil'i arayarak gerekeni yapmasını emr ettim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çılgın Saplantı
Mistério / SuspenseZalim bir iş adamı ve aynı zamanda mafya-Yılmaz Tekelioğlu Herkes onu yaptığı işgenceler ve acımasızlığı ile tanır.Masum ve ürkek genc-Efe Aydın.Utangaç ve bir o kadar da sakin.Yılmazın buz tutmuş kalbi gördüğü bir çift kahve rengi gözle eriyecektir...