After the soft sister differentiated into A | MTL

23: Lütfen sütlü çay iç

"Jin-Jin, buradasın!"

"Jin-Jin, vücudun nasıl? Daha iyi misin?"

"Bayıldığında çok endişelendim..."

"..."

Herkesin selamını aldıktan sonra, Yao Jin sonunda kalabalıktan kaçtı ve yerine oturdu. Masasını toparladı ve kollarındaki üç şişe sütü masanın sağ köşesine düzgünce yerleştirdi.

Yanında oturan Hé Màn-màn, bu kadar çok süt aldığını görünce şaşkınlıkla ağzını açtı, "Jin-Jin, hatırlıyorum da çok süt sevmezdin, değil mi? Neden bugün bu kadar çok getirdin?"

Yao Jin şişelerden birini aldı ve açtı. Kiraz kırmızısı dudakları, yarı saydam pipeti hafifçe ısırdı ve emdi, "Son zamanlarda aniden hoşuma gitmeye başladı."

Tatlı süt kokusu ağzını doldurdu, ama Yao Jin kaşlarını çattı. Bilincinin derinliklerinden bir ses bu tadın yeterince saf ve güçlü olmadığını, hafızasındaki tatla çok farklı olduğunu söylüyordu.

Kalbinde bir delik açılmış gibi hissetti ve bu boşluk ne yaparsa yapsın dolmuyordu.

Yao Jin'in gözlerindeki memnuniyet parıltısı yavaşça kayboldu ve dudakları pipetten ayrıldı. Kaşlarını çattı ve elindeki süt kartonuna düşünceli bir şekilde baktı.

Geriye dönüp baktığında, bu tada olan isteğinin beden eğitimi dersinde bayılıp revirden ayrıldıktan sonra başladığını fark etmek zor değildi. Okulun doktoru o sırada ona özel bir tür baskılayıcı enjekte etmişti, bu yüzden geriye iki şüpheli kalıyordu. Biri Jin Siming, diğeri özel baskılayıcı. Ancak, doktor maddeyi kullanırken herhangi bir yan etki olursa onu bilgilendirirdi ve doktor bir şey söylemediğine göre bu seçenek elenebilir. Geriye en büyük şüpheli değişken olarak Jin Siming kalıyordu.

Ayrıca, Jin Siming'in kokusunu daha önce de almıştı, her ne kadar net bir şekilde koklayamamış olsa da.

Başını eğdi, güzel gözleri yarı kapalıydı ve gözlerinde okunamayan bir ifade belirdi.

Cebindeki telefon birkaç kez titredi. Onu çıkardı ve zarif parmaklarıyla ekrana tıklayarak, Qin Ziqing'den gelen bir mesajı açtı.

【Qin Ziqing: Eğitimler ve röportajlar neredeyse bitti. İstediğin bir şey var mı? Sana geri getiririm.】

Yao Jin dudaklarını büzdü. Yarı kapalı gözleri şimdi karanlık bir kasvetle kaplanmıştı.

Tedirgin bir kalp ve kaşları çatılmış bir yüzle yanıtını yazdı.

【Yao Jin: Hayır, teşekkür ederim.】

【Qin Ziqing: Tamam~ Her seferinde sorduğumda hep böyle diyorsun. Merak etme, senin için güzel bir hediye seçeceğim. Dönmemi bekle~】

Yao Jin, bu sözlere kızarak telefonunu masaya sertçe fırlattı ve sert temperli cam masaya çarpıp yüksek bir PA! sesi çıkardı.

"Ne oldu?"

Hé Màn-màn bir kelime listesini ezberlerken çıkan ses onu irkildi. Gözlerini kaldırdığında, Yao Jin'in narin kaşlarının çatıldığını ve gözlerinde bir buz tabakası olduğunu, göğsünün inip kalktığını gördü. Bu buz gibi gözler de sinirli bir ifadeyle kenara atılmış telefona bakıyordu.

Hé Màn-màn istemsizce gözlerini ovuşturdu. Gördüklerine inanamıyordu. Yao Jin'in sıra arkadaşı olarak bu kadar uzun süre boyunca Yao Jin'in öfkesini kontrol edemediğini hiç görmemişti.

Tekrar dikkatlice baktığında, Yao Jin'in zaten sakinleşmiş olduğunu ve hiçbir şey olmamış gibi hafifçe gülümsediğini gördü.

---------