After the soft sister differentiated into A | MTL

1: Sinir bozucu küçük yeşil çay tarafından alt mı edildim?

"Yao Jin, doğum günün kutlu olsun~ Sana bir hediye seçmem çok uzun sürdü, umarım beğenirsin."

"Bu arada bu haftasonu boş musun? Doğu Gölü'nde yeni bir kedi kafesi olduğunu duydum..." 

Jin Siming sınıftan çıkar çıkmaz yan sınıftan bir çocuğun kapının yakınında Yao Jin ile flört ettiği bir durumlakarşılaştı.

Bu normal bir olaydı. Sonuçta birçok erkek ve kız ders aralarında ve sonrasında Yao Jin'i ziyaret ediyordu. Bu sahnenin garip tarafı çocuğun az önce Yao Jin'e bir aşk mektubu vermesiydi.

Çocuk onu fark etti ve bir anlığına dondu, ardından kuru bir şekilde selamlayarak gülümsedi. 

Jin Siming'in kalbinde korkunç bir his oluştu. Sanki sabah yeni uyanmış ve bir kuru pislik yığınına basmış gibi birduygu. Hiçbir şey görmemiş gibi davranarak başını çevirip sınıfa geri dönmek istedi.

Ancak hiçbir şey görmemiş gibi davranmak için artık çok geçti. Yao Jin çoktan başını çevirmiş ve onunla gözgöze gelmişti. Jin Siming, dişini sıkarak cesaretini toplayıp yüzünde ifadesiz bir şekilde hızla ikisinin yanından geçmek zorunda kaldı.

Garip bir durumla karşılaşmak bir şeydi, ama Yao Jin'in, o küçük kaltağın, bunu bilerek yaptığını düşünmesi tamamen başka bir şeydi. Bu, yenilgiyi kabul etmek gibi olurdu ki bu, garip bir itirafla karşılaşmaktan daha utanç vericiydi.

"Pffttt~"

Tam da beklediği gibi, daha o kadar uzaklaşmamışken arkasından tanıdık, küçümsemeyle karışık bir alaycı gülüş duydu. 

Ne gülüyorsun?

Jin Siming, Yao Jin'in şu anki yüz ifadesini hayal edebiliyordu. O çekici tilki gözleri, zaferle parlayarak ve kibirle dolu olmalıydı. Sadece bunu düşünmek bile dişlerini gıcırdatmasına neden oldu ve bir anda adımları biraz daha ağırlaştı.

Tuvaletten çıkıp masasına geri döndüğünde yüzü hâlâ karanlık bir ifadeye sahipti.

"Ne oldu? Az önce dışarı çıktığında bir şey mi oldu? Yüzün çok kötü görünüyor."

Su Xiaohang, bu sınıfta Jin Siming'e yakın olan birkaç kızdan biriydi. O, Jin Siming'in sıra arkadaşı ve en iyi arkadaşıydı. Jin Siming geri döner dönmez yaydığı düşük, korkutucu baskıyı fark etti ve endişeyle bu soruyu sordu.

"11. sınıftaki kaykaycıyı hatırlıyor musun?"

"Elbette hatırlıyorum, o sen Alfa'ya dönüşmeden önce her gün gizlice sana atıştırmalık veren erkek Alfa'ydı."

"Alfa'ya dönüşmek" kelimeleri Jin Siming'in kalbinde bir sızıya neden oldu ve artık bunu konuşmak istemedi.

Ancak, Su Xiaohang tam bir gevezeydi ve bir konuşma başladığında, konu ne olursa olsun, sonsuza kadar devam edebilirdi.

"Yine mi seni rahatsız etti? Ama sen şimdi bir Alfa'sın, neden seni rahatsız etsin ki? Seni rahatsız etmek için artık bir nedeni olmamalı, değil mi?"

Su Xiaohang devam etti: "Ama son zamanlarda Yao Jin'i sık sık ziyaret ettiğini duydum. Sanırım az önce ona kapıda bir doğum günü hediyesi vermeye çalıştığını gördüm, ama Yao Jin'in etrafında o kadar çok insan vardı ki, onunla hiç şansı yok gibi görünüyor."

"...."

Jin Siming, Su Xiaohang'a bunu söylemiş olmaktan pişman olmaya başlamıştı. Sıra arkadaşının geveze olduğunu unutmuştu. Sıra arkadaşının sözleri onu rahatlatmak bir yana, tam tersine canını acıtan oklar gibiydi.