dört.

214 13 20
                                    


   Dünyanın kaç bucak olduğunu bana gösteren en sert olay ne, bilir misiniz?

   Elbette bilemezsiniz. Çünkü dünyanın kaç bucak olduğunu bana gösteren en sert olay Barış Alper Yılmaz'la tanışana kadar yaşamadığım bir şeydi. Şimdi abimin elindeki telefondan beğenilerim arasında Barış Alper'i yüzüme yüzüme tuttuğu anda bunu yaşıyordum...

   Ya da sıçıyordum... Bilememekteyim.

   "Konuşsana kızım, Barış Alper Yılmaz niye seni takip ediyor ve beğenilerin arasında?"

   Abim Savaş, benden tam dört yaş büyüktü ama onunla hep aramızda bir yaş varmışçasına bir abi kardeş ilişkimiz vardı. Beni severdi, bunu bilirdim. Ama sevgisini şap şap yüze söylemekten ziyade yaptıkları ile gösterirdi. İşten eve dönerken sevdiğim çikolataları alması, en kötü iki üç haftaya bir listelerime bakıp sevdiğim kitapları bana hediye etmesi ve her şeyden önce giyimime, yaşam tarzıma, düşüncelerime saygı duyması ile benim biriciğimdi. Ancak bir konuda çok sertti...

   Kıskançlık. Abim hiçbir zaman hayvan olmamıştı ama etrafımda bir erkek gördüğünde, hele de o erkeği gözü tutmadığında öyle bir bakardı ki ödüm bokuma karışırdı. Şimdiki bakışı ise o kadar sert olmamakla birlikte ürkütücüydü.

   Ya abim niye hesabımı kontrol ediyor? O Instagram'a girmez bile ya... Kırk yılın başı giriyor ve bunu mu görüyor cidden?

   "Sedef?"

   Yutkunup gülümsemeye çalıştım. "Aa... Bilmiyorum."

   "Sedef, ne demek bilmiyorum? Senin hesabın gizli. Sen onaylamadığın sürece hesaba giremezdi bile. Şu an kızlar arasında popüler olan bir futbolcu neden seni takip ediyor?"

   "Amaan... Ne bileyim ben abi? İstek atmıştır ve kabul etmişimdir. Hiç hatırlamıyorum." Geçiştirme şeklime tüküreyim. Ne kadar da inandırıcıyım!

   Abim derin bir nefes aldı. Kızmaya başladığını hissediyordum. Ama ona olayı başından anlatmak zordu. Ya yanlış anlarsa? Gerçi şimdi daha da çok yanlış anlıyordu. Ya, ne demeliydim ona?!

   "Abi..." Ellerimi paniklediğim anlarda yaptığım bir şekle sokmuştum istemsizce. "Bak, anlatsam da inanmazsın bu yüzden anlatamam işte. Çok garip bir şey. Görmezden gelemez misin?"

   "Ben görmezden geldim diyelim. Sen neden Barış Alper Yılmaz'ın tırnak içerisinde favladığı kızlardan birisin? Hiç bunu düşünüyor musun?"

   "Ya abi! Niye uzatıyorsun?! Ben ne yaptığımı biliyorum. Güven bana."

   Derin bir iç çekti. "Ben zaten sana güveniyorum. Güvenmediğim şey şimdinin ılık adamları. Çoğu beş kuruş etmez. Mesele bu. Barış Alper Yılmaz'ı televizyonda gördüğümüz hâliyle tanıyoruz. Gerçekte nasıl biri, en ufak bir fikrimiz bile yok. Adamın takip ettiklerine bir girdim, kendi kız kardeşim çıktı en başta. Neye uğradığımı şaşırdım."

   Onun omzuna elimi koydum. Güven veren bir ifadeyle sıktım. "Sana tam anlamıyla bir şeylerden emin olduğumda her şeyi baştan sona anlatacağım. Rica etsem şimdilik bu konuyu kapatabilir miyiz?"

   Canı sıkıldı. Ama hiçbir şey söylemedi. Sadece omzundaki elimin üstüne elini koyup sıktı usulca. "Tamam. Ama dikkatli ol."

   Ona atılıp kollarımı etrafına sardım. Sıkı sıkı sarıldım. "Canım abim! Seni çok seviyorum!"

   Sarılmama karşılık verirken nihayet yüzüne yakışan o gülümsemesini sundu. Her zaman arkamda onun varlığını hissetmek beni güçlü kılıyordu. Her ne kadar Barış Alper Yılmaz meselesi farklı bir mesele olsa da ve bana onun abarttığı kadar ciddi bir şeymiş gibi gelmese de bu güvence, eşsiz bir şeydi.

Ufak Bir Rastlantı || Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin