Bölüm 10💚

117 6 0
                                    

Keyifli okumalar dilerim canlarım.

Az önce Beşiktaş resmi hesaptan paylaştı...

Elveda Tosun Paşa...

Bölüm şarkısı:Sertab Erener - İncelikler

_________________________________

Yazar anlatımı-

Doğum ve ölüm arasında her zaman uçurumlar olmazdı.

Arin Enka Kara.

O, Enkazdan doğan en kara geleceği olan kız çocuğuydu.

Daha minicik yaşında cezalar ve dayaklar ile tanışmış biriydi.

Henüz 8 aylıkken başlamıştı yemek cezaları, neredeyse nefessiz kalana dek ağlamadığı sürece mama verilmezdi ona. Anne sütü bile çoktu ona.

Daha 6 aylıktı ilk tokadını yediğinde.

Şimdi ise 17'sine gireli aylar olmuşken abisi onu öperek uyandırıyordu.

Onu iten, ölümünü isteyen, kırlent fırlatan abisi onu öpüyordu.

Üstelik onun için gelmişti İstanbul'dan.

Arin iç çekti, günlerdir alıştığı abisinin kokusu burnuna dolduğunda vücudu gevşemişti.
Agâh hiç düşünmeden telefonunu açıp kardeşinin bir kaç fotoğrafını çekip kendini yanına atmıştı.
Arin anında abisine kollarını doladığında Agâh bir elini her zaman olduğu gibi saçlarına atmıştı.

Çektiği fotoğrafı anlık bir istek ile önce ekran fotoğrafı yapmış ardından sosyal medya hesabına girerek hikayesine eklemişti.

Zaten son bir kaç saatte takip ettiği o bir kişi konuşulurken o hiç düşünmeden kardeşinin fotoğrafını paylaşmıştı.

Kardeşiydi.

Bundan bir ay önce hayatındaki tek kadın Elfida iken şu an onun adını bile anmak istemeyecek kadar sinirliydi.

Arin mırıldanıp sanki mümkün gibi Agâh'a daha çok sokulduğunda Agâh kardeşinin yüzünü izliyordu.
Ne kadar inkar etmek istese bile Arin'e her şeyden çok alışmıştı ve bu onu rahatsız etmek yerine mutlu ediyordu.

Arin sadece sevgiye aç bir çocuktu.

Yaşı kaç olursa olsun, çizgi film izlerken dayak yiyen o kız çocuğuydu. Bir suçu olmamasına rağmen ceza alan o kız çocuğuydu. Bundandı, Arin'in en ufak sevgiye tav oluşu...

💚

Herkes gibi benim de kırıklarım olmuştu. Bazen kendime kırılmıştım, bazen anneme, bazen erkenden ölen ve babam sandığım o adam.

Agâh'a kırılmıştım, Azer abime, Aren abime, en çok kendime.

Ama şu an, yanımda uyuyan ve dudaklarını öne çıkartan Agâh'a olan kırgınlığım yok gibiydi.

Burdaydı, gelmişti.

Başımı kolundan çekip göğüsüne yasladım. Agâh anında gözlerini açtığında "günaydın" dedim ona. Oysa havadan anlaşıldığı üzere hiç te günaydın denecek bir saat değildi.
"Ne zaman geldin Agâh? " dedim merakla "bir kaç saat olmuştur güzelim. Sen yemek yedin mi? " dediğinde başımı tam onaylamak için sallayacaltım ki "ha yok, uyumuşum" dedim mahçubiyet  ile. Agâh anında yatakta doğrulup "nasıl ya, kimse yemek getirmedi mi? " dedi endişeyle "bilmiyorum sadece hayal meyal Azer abimi hatırlıyorum. Arda ve Aley abimler arkadaşlarında, baba da iş için uğraşıyor eh Aren abi de nöbette. Sahi onun işi ne olacak? " dedim aniden "o mu? İstanbul'da çalışacak. Arda ve Aley okul açılınca buraya dönecek o kadar" dedi. Başımı salladım. "Sen bizimle kalacaksın değil mi? " dedim endişeyle "evet, sizinleyim ben" dedi. Ardından yataktan inip "güzel bir makarna yapacağım. Sen de gel benimle" demişti. 

Hissiz KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin