"Majesteleri, kahvaltıya bekleniyorsunuz." Sarayda cariye ve aynı zamanda benim yakın arkadaşım olan Hannah'ın sesiyle uyanmıştım. Siyahi bir kız olan Hannah her şeye rağmen neşeli ve eğlenceli biriydi. Beraber oturup dedikodu yaptığımız geceler sık sık olurdu.
Esneyerek yataktan kalktım. "Günaydın Hannah."
Yere bakarak gülümsedi. "Günaydın majesteleri... Olanlar için çok üzgünüm..."
Buruk şekilde gülümseyerek omzuna dokundum. "Ben de çok üzgünüm. Annem ve babam olmadan bu saraydakilere katlanmak imkansız hale geliyor."
Hannah iç çekti. "Haklısınız." Gülümseyerek, beni neşelendirmeye çalıştığı çok belli bir şekilde eline tarağı aldı. "Saçlarınızı yapmamı ister misiniz?"
Kafa salladım. Makyaj masama oturdum. "İyi olur Hannah."
Hannah saçlarımı tararken bana hayran hayran bakıyordu. "Yine çok güzelsiniz majesteleri."
Gülümsedim. "Teşekkürler."
Saçlarım ve makyajım hazırdı. Hannah'tan elbisemi giymeme yardım etmesini söyledim. Elbisemi de giydikten sonra aynaya son kez baktım.
Hannah aynadaki görüntüme bakarak iç çekti.
Kapıdan çıkıyordum ki arkamdan Hannah'ın sesini duydum. "Kraliçe Megan'a karşı iyi şanslar prenses."
Arkamı döndüm. Kafa salladım ve aşağı indim.
Kahvaltı salonuna girdiğimde herkes çoktan gelmişti.
Yemeğe başlamışlardı.Stacy burun kıvırarak "bu da hep sonradan geliyor kendini gösterecek ya illa" dedi. Annesinin uyarıcı öksürüğüyle sustu.
Her zamanki yerime Stacy oturmuştu. Anne ve babamın yerinde Megan Hala ile Steve amca oturuyorlardı. Kalbimde bir sızı hissettim.
Brad'in yanına oturdum. Kimse konuşmuyordu.
Megan hala elindeki çatalı tabağa bıraktı. " Balkon konuşmasında sadece ben ve Steve olacağız. Biliyorsunuz prenseslerin halka görünmesi yasak."Bu doğruydu. Eski bir kuraldı.Annem ve babam da beni hiç halka tanıtmamışlardı. Bir şey demeden kafa salladım. Karşı gelmek anlamsızdı. Kadın kendi kendini kraliçe seçmişti bile. Bana istediğini yapabilirdi. Amacım dikkat çekmeden onu annemin yerinden indirmekti. Orası benim hakkımdı. Bunu herkes biliyordu.
Bahçeden sesler yükselmeye başladı. Kapılar açılmış olmalıydı. Megan Hala ve Steve Amca yerlerinden kalktılar. Biz de peşlerinden kalktık.
Büyük balkonun olduğu odaya geçtik. İkisi balkona çıktı, biz geriye kalanlar ise odada durup izliyorduk.
Megan Hala el salladı. "Bundan böyle kraliçe benim, değerli halkım!"
Kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Pek memnun bir uğultu olduğunu söyleyemezdim.
Steve Amca da el salladı. Elini yine üstüne sildi.
"Kralınız sizi selamıyor, değerli Eternal Land halkı!"
Bağırırken sesi detone olmuştu. Brad'le birbirimize bakarak küçük kıkırtılar çıkardık.Kalabalıktan bu sefer daha da yüksek bir uğultu duyuldu. "YUUUUUHHH!"
Stacy'nin eli ayağı birbirine dolanmıştı. "Neden böyle diyorlar ki?"
Kendimden emin şekilde gülümsüyordum. "Çok şükür ki halkımız zeki."
Kalabalıktan bağırış sesi duyuldu. Ses yaşlı bir adamdan çıkıyordu. "KRALİYETİN PARALARINI BOŞ YERE YEDİĞİNİ BİLMEDİĞİMİZİ Mİ SANIYORSUN STEVE!" Ve tam Steve Amcanın tam kafasına isabet eden bir kabak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐄𝐭𝐞𝐫𝐧𝐚𝐥 𝐋𝐚𝐧𝐝
RomanceEternal Land'ın tahtının tek varisi olan Violet'i kral babası ve kraliçe annesi aniden ortadan kaybolduktan sonra zor günler beklemektedir. Saraydaki entrikaların kurbanı olan Violet saraydan kaçmak mecburiyetinde kalır ve talihsiz kazalar sonucunda...