Kasaba artık görünmüyordu. Sadece arkadaki adamların sohbetleri ve bağırarak attıkları kahkahalar duyuluyordu.
Ryan ve ben hiç konuşmamıştık. Ellerimin ipini sıkıca tutuyordu. Arkadaki tahta kafeste duran soylu görünümlü adamların neden orada olduğunu gerçekten merak ediyordum.
Sessizliği bozmaya karar verdim. Biraz sohbet etmenin zararı olmazdı, ne de olsa bir saat kadar önce bu adama satılmıştım. Tabi ki sonsuza kadar onun kölesi olmayı falan düşünmüyordum. Bulduğum ilk fırsatta kaçacak olsam da Ryan denen bu ne olduğunu henüz anlayamadığım adamı tanımak istiyordum. Onu merak ediyordum.
"Arkadaki adamları ne yapacaksınız?" Duyması için neredeyse bağırarak konuştum.
Kafasını çevirebileceği kadar arkaya çevirdi.
"Bağırmana gerek yok. Sağır değilim."Gözlerimi devirdim. "Soruma cevap versene sen. Biliyoruz sağır olmadığını."
Güldü.
Ama sadece güldü. Bu kadar. Tekrar önüne döndü.
"Eeeeee?"
Yine kafasını arkaya çevirdi.
"Ne eeeee?"Ofladım. Anlama sıkıntısı falan çekiyordu heralde.
"Arkadaki adamları diyorum..."Dudaklarındaki gülümseme dikkatimi çekti. Komik bir şey olduğunu sanmıyordum.
"Adın ne senin?" diye sordu.
Soruma cevap alamayacağımı anlamıştım. İç çekerek "Violet." dedim. Büyük annemin bana seslendiği ismi kullanmaya karar vermiştim.
Yavaşça kafasını salladı. Hala bana dönüktü.
"Violet... Foggy Land'lıymışsın öyle mi?"Evet, doğru."
"Gezginmişsin bir de."
"Molly bunları beni pazarlarken söyledi sanırım."
Dudaklarını büzdü. "Öyle deme ama... çok kabasın."
Sesindeki keskin alay beni rahatsız etmişti."Uğraşma benimle."
Kahkaha attı.
"Farkındaysan şu an efendin benim."Gözlerimi devirdim. Gıcık olmamam için hiçbir sebep yoktu.
"Fazlasıyla sinir bozucusun."Yine ciddiyetsiz bir cevap vermeye hazırlandığını anlamıştım. Bana dönüp konuştuğu için karşıyı görmüyordu. Önümüzde bizim gibi bir atlı topluluk daha olduğunu gördüm.
"Uhm... Önüne baksan iyi olur gibi."
Dememle birlikte aniden önüne döndü. "Kahretsin!" Diye mırıldandığını duydum.
Arkaya dönüp bağırdı. "Herkes hazırlansın! Karşıda Hector piçinin birliği var!"
Nefes verdim. Yine mi Hector...
Çatışmaya girmeyeceğimizi umuyordum. Eğer bahsi geçen Hector, Lawrence olan Hectorsa işimiz çok zordu. Ve beni kesin tanırdı, krallığı kurtarma işi de henüz tam başlayamadan biterdi.
Arkadaki adamlar cosmuşlardı. Kılıçlar havaya kalkmıştı. Çatışmaya giriyorduk.
Ryan bana dönüp kılıcını ellerimi bağlayan ipe indirdi. Ellerim serbest kalmıştı. İtiraf etmem gerekirse bunu yapmasını beklemiyordum.
Tam gözlerime bakarak konuştu. "İstersen kaçabilirsin ama önermem, illa ki buluruz. Yardım edersen çok daha iyi olur."
Okyanus gözlerinde heyecanı, telaşı görüyordum. Ama gram korku görmüyordum. Yüzünde olayların tam zıttını yansıtan bir sırıtış vardı. Az sonra hepimiz ölebilirdik ama bu adam bunu bile ciddiye almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐄𝐭𝐞𝐫𝐧𝐚𝐥 𝐋𝐚𝐧𝐝
RomanceEternal Land'ın tahtının tek varisi olan Violet'i kral babası ve kraliçe annesi aniden ortadan kaybolduktan sonra zor günler beklemektedir. Saraydaki entrikaların kurbanı olan Violet saraydan kaçmak mecburiyetinde kalır ve talihsiz kazalar sonucunda...