🌹32 bölüm🌹(SeyFer arabada yeniden)

310 35 2
                                    

Pelin, elinden geldiğince Yusuf'la arkadaşlık yaparak Seyran ve Yusuf'un arasını bulmaya çaba gösteriyordu.



Bir gece, Yusuf, bahçede, yıldızların altında, Seyran'ın odasının ışıklarını sakince izlerken, Pelin yanına yavaşça yaklaştı. Gözleriyle Yusuf'u süzdü, ne düşündüğünü anlamaya çalıştı. Hafif bir rüzgar, Pelin'in saçlarını nazikçe savururken, sessizliği bozarak "Oturabilir miyim?" diye sordu.



Yusuf, bu beklenmedik soruya önce şaşırdı, sonra gülümseyerek, "Otur tabi Pelin, o nasıl soru," dedi ve yanındaki bankta ona yer açtı.



Pelin, bir süre sakince Yusuf'un yanında oturdu, bahçenin serin havasını içine çekti. Yusuf'un gözlerinin dalıp gittiği yere, Seyran'ın odasına baktı. Bir süre sessizlik hakim oldu, sadece rüzgarın hışırtısı ve uzaktan gelen cırcır böceklerinin sesi duyuluyordu. Sonra, Pelin derin bir nefes aldı ve "Ne zamandır aşıksın ona?" diye sordu.



Yusuf, bu beklenmedik soru karşısında afalladı, kelimeleri toparlamaya çalışarak, "Kime? Sevda'ya mı?" dedi, sesi titreyerek.



Pelin, gözlerini devirdi ve hafif bir gülümsemeyle, "Ay Yusuf, saçmalamasana. Seyran'a tabii ki," diye cevap verdi.



Yusuf, ellerini cebine sokarak, başını öne eğdi. Pelin'in gözlerine bakamıyordu, çünkü gerçek duygularını saklamakta zorlanıyordu. "O nereden çıktı Pelin?" diye mırıldandı, sesi neredeyse duyulmayacak kadar kısık.



Pelin, Yusuf'un omzuna hafifçe dokundu, onun bu haline üzülerek, "Bu yalıda senden başka herkes bunun farkında, aptal çocuk seni," dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı.



Yusuf, derin bir iç çekerek, "Demek o kadar çok fark ediliyor ha?" diye sordu, yüzünde acı bir tebessümle.



Pelin, hafif bir kahkaha attı, "Zürafa kafasını sakladığında görünmediğini sanarmış," dedi, göz kırparak.



Yusuf, bu benzetmeye gülmeden edemedi, sesi yeniden neşelendi. "Evet, belki de haklısın Pelin," dedi. İkisi de bir süre daha sessizce oturdu, yıldızların altında, geleceğe dair umut ve belirsizlik içinde.



Gecenin serinliği, hava karardıkça daha da hissedilir olmuştu. Pelin, Yusuf'un düşüncelerinin derinliğini anlayarak, ona biraz sert ama dostça bir şekilde seslendi. "Yalnız böyle Mecnun gibi bahçe köşelerinde kızın penceresini seyretmekle olmaz bu işler," dedi, sesi kararlılıkla doluydu.



Yusuf, Pelin'in sözlerine şaşırmış gibi başını kaldırdı. "Ne demek bu şimdi?" diye sordu, gözlerinde bir anlık şaşkınlık vardı.



Pelin, Yusuf'un şaşkınlığını göz ardı ederek devam etti. "Sen uzaktan seyretmekle kalır, başkası da o boşlukta kızı gelir ve alır. En sonunda yanan yine sen olursun," dedi. Pelin'in sesi bu kez daha yumuşaktı ama sözlerinin ağırlığı Yusuf'un içine işliyordu.


Yusuf, Pelin'in söylediklerini anlamaya çalışarak, sessizce düşündü. Pelin, Yusuf'un içine şüphe ve telaş tohumları ekmekte kararlıydı. "Neyse, ne demek işte boşver. Güzel kızı kaçırma, cesur ol diyorum. Dışarısı soğuk, hadi şimdi bana eyvallah. Ama sen bu işi iyice düşün koçum," diyerek Yusuf'un omzuna hafifçe vurdu ve oradan uzaklaştı.




Yusuf, Pelin'in sözlerinin yankılarıyla baş başa kaldı. Pelin uzaklaştıkça, onun sesi zihninde çınlıyordu. "Güzel kızı kaçırma, cesur ol..."



Yalı Çapkını SeyFer Yasak Sevda|Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin