Yazım yanlışı ve mantık hataları olabilir anlamadığınız yeri sorabilirsiniz....
***
Melissa Vargas
Sonunda evime geldiğimizde arabayı park ederek indiğimde Ebrarda ardımdan geldi.
Elimdeki anahtarla kapıyı açtım. İçeriye geçmemizle üzerimdeki ceketi çıkartıp askılığa asarak anahtarı bırakıp mutfağa doğru geldim.
Kollarımı sıvayarak musluğa yaklaşıp ellerimi yıkamaya başladım. Ebrarı biraz neşelendirmek istiyordum ve aklımda güzel bir fikir vardı.
Musluğu kapatıp arkamı dönmemle karşımda Ebrarı görmem bir olmuştu.
"Sevgilim ne yapıyorsun?"
"Sevgilime kek yapmayı düşünüyorum"
Gülümsediğinde buzdolabına yaklaşarak bir kaç yumurta çıkartıp diğer dolaptanda Kase alarak içine kırmaya başladım.
"Ne keki yapıyoruz?"
"Vanilyalı kek, yani tek bildiğim o"
Kahkahasını umursamayarak işime devam ederken tekrar konuştu.
"Demek bu yüzden vanilya gibi kokuyorsun"
Dediklerinin hoşuma gitmesiyle dudaklarım elimde olmadan kıvrıldı.
Yumurta kabuklarını çöpe attığımda yardımcı olmaya çalışarak dolapta malzeme arayan sevgilimin hallerine gülüyordum.
"Süt, şeker ve sıvı yağ lazım"
Ne getirmesi gerektiğini söylediğimde hızlı bir şekilde aldı ve malzemeleri yanıma getirdiğinde, gerektiği kadarını ayırarak kaba boşalttım.
Kalanları tekrar dolaba yerleştirirken Ebrar yine dolabı açarak iki paket vanilya ve kabartma tozunu parmakları arasında sallayarak getirip açtı ve onlarıda ekledik.
"Ve son olarak un lazım"
"O nerde?"
"Ben alırım"
Dolaptan un paketini çıkartıp tezgaha koyduğumda onuda ölçerek eklerken harcı mikserle karıştırmaya başladım.
Ebrar sinsice gülerek elini una doğru götürünce hamlesini anlayarak yüzümü ondan uzaklaştırmaya çalıştım ama başarısız olmuştum.
Yüzüme bulaştırdığı unu elimin tersiyle temizlemeye çalıştım.
Az önceki gerginliğinin aksine şu an mutlu olduğu için bozmayarak mikseri durdurup bende elime biraz un alarak burnunun ucuna sürdüm.
Yüzünü buruşturarak uzaklaştığında sonunda kek harcını hazırlamamızla kalıplara boşaltıp fırına atarak tezgahı temizlemeye ve bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladık.
Halledince kek pişerken üzerime bulaşan unu temizlemek için lavaboya gittim.
Geri dönünce bar sandalyesinde oturmuş kolunu tezgaha başınıda koluna yaslamış fırındaki keki izleyen bir adet karakurt bulmamla yanına yaklaştım.
"İyi misin?"
"İyiyim, sadece çok açım ne zaman olur?"
"Yarım saat kadar beklememiz gerek"
Tezgahın üzerindeki telefonu çalmaya başlayınca konuşmak için mutfaktan çıktığında bende kekleri koymak için bir kap ve bir şişe kırmızı şarap çıkarttım.
***
Dakikalar sonra yüzünde anlam veremediğim buruk bir gülümsemeyle döndüğünde telefonu cebine attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒉𝒂𝒎𝒆𝒍𝒆𝒔𝒔
Romance"𝑵𝒐𝒘 𝒕𝒉𝒂𝒕 𝒚𝒐𝒖 𝒉𝒂𝒗𝒆 𝒎𝒆, 𝒅𝒐 𝒚𝒐𝒖 𝒘𝒂𝒏𝒕 𝒎𝒆 𝒔𝒕𝒊𝒍𝒍?" "𝑰 𝒏𝒆𝒆𝒅 𝒚𝒐𝒖 𝒎𝒐𝒓𝒆 𝒕𝒉𝒂𝒏 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒕 𝒕𝒐..."