ZOR ŞARTLARA RAĞMEN YAZARDAN"Senin ben aklına sıçayım tamam mı? Seninle aynı sıraya oturan götüm kopsun yerinden!"
Erhan duvara yaslanmış uyumamak için son çabasıyla Akgün'e nefret dolu bakışlar atıyordu. Akgün ona aldırmadı. Parmaklıkların arasına kafasını yaslamış, gözlerini kapatıp bağırarak şarkı söylemeye devam ediyordu.
"Düştüm mapus damlarına, öğüt veren çok olur!"
Erhan ayakkabısını çıkarıp Akgün'e fırlattı. Akgün ayakkabıdan kurtulsa da ikinciden kurtulamadı.
"Sus Allah cezanı vermesin sus!"
Akgün ayakkabının tekini yerden aldı ve inceledi. Çevresindekiler ikisini izleyip homurdanırken Erhan ne kadar gerilse de Akgün fark etmemişti bile.
"Erhan bu 56 numara mı kanka?"
Akgün, Erhan'a hafifçe ayakkabılarını atıp kafasını parmaklıklara geri yasladı. Erhan'ın dayısı komiserdi, akıllanacaklarını düşünerek ikisini de gözaltına almıştı.
"Konumuz bu mu şuan lan? Siktir git ya!"
"Aynen kanka gidebiliyorum ama senden ayrılamadığım için buradayım." diyip gözlerini devirdi Akgün. Sonra aklına gelen fikirle Erhan'a döndü.
"Dayına da arkadaşlığımızı bitirdiğini söylesene kanka, çıkarsın beni. Düğünüm var anlamı'yon mu?"
Erhan daha büyük bir sinirle söylendi. Ne geldiyse başına Akgün'ün inadından gelmişti.
Sokak aralarından eve erken ulaşacaklarını düşünerek tenha yollardan giderken midyeci görmüşlerdi. Akgün zorla Erhana midye yeme yarışı yaptırmaya karar vermişti. Midyeci "Ne kadar mal lazım?" dediklerinde anlamamışlar ancak polis aracı geldiğinde midyeci kaçarken anlayabilmişlerdi. Midyeci, torbacıydı ve midye tezgahı ikisinin üzerine kalmıştı.
"Yok ulan diyeceğim ki 'Bu adam benim kan kardeşim.'"
Akgün ağıt yakar gibi kafasını sağa sola sallayıp bağırmaya devam etti.
"Çileğime doyamadan hapishanelere düştüm a dostlar!"
Kendini öyle çok kaptırmıştı ki görenler müebbet yiyeceklerini düşünüyordu.
"Dövdüreceksin bizi, bağırma!"
Akgün onu umursamadı. İçinde hapishane geçen bütün şarkıları akşamdan beri söylüyordu. Tam o sırada Akgün'ün abisi Ceyhun'un gelişiyle sevinçle kafasını kaldırdı.
"Abim! Canım abim! Hele bakın kim gelmiş?!"
Ceyhun ise oldukça ciddi ve öfkeliydi. Üniversite için şehir dışındaydı. Ailesini görmek için gelmişti ancak haylaz kardeşi yine başını belaya sokmanın yolunu bulmuştu. Ailesine belli etmeden evden çıkmıştı.
"Akgün, benim gerizekalı kardeşim, aptal kardeşim." dedi sanki sevgi dolu cümleler söyler gibi ve sonra öfkeyle ekledi,
"Ne işin var lan burada!? Almışsın şiracıyı da yanına!"
Erhan, Ceyhun'u görünce toparlandı ve Akgün'ün yanına yaslandı. Erhan ve Akgün birbirlerinin ailelerini iyi tanırdı. Bu yüzden Erhan kendi ailesinden çekindiği gibi çekinirdi. Çünkü bir bok yerlerse ikisi de eşit derecede azarlanırdı.
"Ceyhun Abi hiç bana bir şey söyleme hepsi bu itin bok yemesi."
"Yazıklar olsun Erhan, senin için saçımı süpürge ettim."
Dolmuş gözleriyle saçlarını tutup söyledikleriyle gülmemek için yanağını ısırdı Ceyhun. Bu çocuk hiç büyümeyecek diye düşündü.
Erhan'ın dayısı yanında Ülkü ve Nisa ile girdiğinde ise Akgün kafasını parmaklıklara sokmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek (Yarı Texting)
RandomAkgün 12-C : Eğer gelirsen her basketimden sonra Yaşasın Ülkü Ocakları diye bağıracağım. Siz : Gelmeyeceğim, ayrıca niye ısrar ediyorsun bütün sınıf gelecekmiş zaten Akgün 12-C : Bütün sınıfı toplasan sen eder mi? görüldü yazıyor... görüldü Akgün...