Yazarcığınızdan
Akgün neşeyle şarkı sölüyor ve dans ediyordu. Akşam Erhan'ın babası ve annesi evde olmadığından Akgün, Erhan'ın evine gitmişti.
"Limon gibi Emir seni sıktılar! Portakal gibi soydular, kağıt gibi yırttılar! Carrttt currrt!" Erhan'ı kalçasıyla itti. "Cartt curt! Yırt onu yırt yırt!" Erhan gözlerini devirdi ve Akgün'e baktı. Tutamadığı bir şekilde sırıtıp duruyordu.
"Oğlum bir rahat dur ya!" diye isyan etti Erhan. Akgün ise bulutların arasındaydı.
"O kadar keyifliyim ki bugün o elindeki bardağı yiyebilirim." diyip bardağı ısırdı Akgün. Okuldaki hali en sakin haliydi ve Erhan onun dışardaki enerjisiyle baş etmeye çalışıyordu.
"Bizim bardağın suçu ne pezevenk?" diyip bardağı aldı Erhan. Koltuğa kendini bırakıp ayaklarını sehpaya uzattı. Akgün ise dans etmeye devam ediyordu.
"Görmen lazımdı, nasıl savundu beni. Kesin aşık diyorum bak! Of anlamadık sanki!" Erhan "Akıllanmaz bu!" diyip başını iki yana salladı.
"Sence Çilekle gelecekteki kızımın ismini ne koymalıyız? Amcası olarak fikirlerin önemli." Akgün de tam yanına uzandı Erhan'ın. Suratında aptal bir sırıtışla duruyordu.
"Akgün..." Erhan hafif gergin bir şekilde seslendiğinde Akgün hülyalı bakışlarla tavana bakıyordu.
"He canım?" dedi tatlı bir sesle.
"Akgün..." diye tekrar ettiğinde Akgün, Erhan'a kaşlarını çatıp çıkıştı,
"Söyle gerizekalı!"
"Bak bir şey diyeceğim ama alınmak yok." Erhan yerinde toparlanıp Akgün'e döndü. Akgün ise yine aynı gülüşle,
"Söyle lan bugün keyfimi kaçıramazsın." dedi. Erhan bir anda içindeki hissi söyledi.
"Sen emin misin bu kızdan?"
"Hiroş sen yine şımardın, bu nasıl soru?" Akgün diğer insanlar ne düşünürse düşünsün umursamayan tarafına rağmen Erhan devam etti.
"Kusura bakma kanka da, ben dürüst olacağım. 11'in başından beri itten beter oldun. Ama hiçbir karşılık alamadın. Şimdi kendi kendine heveslenip götünün üstüne oturursan evinde Brawl Stars oynarken ağlamanı dinleyecek kişi olarak soruyorum yani." Erhan bir senedir Ülkü'nün nefes alıp verişinin bile Akgün'e ne hissettirdiğini dinlemişti ve gerçek şuydu ki: Akgün üzgünken asla çekilmiyordu.
"Kendi kendime heveslenmediğimi görecek kadar çok vakit geçirmeye başladık kanka. Nur yüzlüm insan sevmediğinden genelde konuşmuyor ama bana evdeki en sevdiği tabakları bile anlatmaya başladı. Aramızda bir şeyler gelişiyor, ben de demiyorum ki bugün olsun hemen her şey. Olacağını biliyorum ama. Tanıyorum çünkü çilekli turtamı." anlatırken bile sırıtmaya heyecandan kıpırdanmaya başlamıştı. Akgün, Erhan'ın sözlerini asla umursamamıştı. Çünkü Akgün, Ülkü'nün her halini öğrenmişti ancak onla ilgilenen haliyle yeni tanışmıştı.
"İyi dediğin gibi olsun. Yine de işin zor gibi geldi bana." dedi ve elindeki bardağa kola doldurdu Erhan.
"Benim iş başından zordu, vazgeçecek değiliz. Bekleriz n'olacak?" diyip iyice yayıldı Akgün. Yine hülyalı bakışlarını tavana diktiğinde Erhan'ı duymuyordu bile.
"İyi bakalım..."
Aralarında oluşan ufak sessizlikte Akgün ne kadar yol katettiğini anlamıştı. Ülkü'yü ilk gördüğünde, onunla ilk iletişim kurduğu anlarda düşüncesi "Sıçtım." olmuştu. Çünkü Ülkü samimi olmadıklarıyla konuşmayan, gereksiz muhabbete tahammül göstermeyen birisiydi. Neşeli tarafını sadece yakınları biliyordu ve Akgün'e uzaktan izlemek kalıyordu. Yan sınıflardan birkaç arkadaşıyla ve Nisa'yla konuşurken gördüğü gülümseme ona yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek (Yarı Texting)
RandomAkgün 12-C : Eğer gelirsen her basketimden sonra Yaşasın Ülkü Ocakları diye bağıracağım. Siz : Gelmeyeceğim, ayrıca niye ısrar ediyorsun bütün sınıf gelecekmiş zaten Akgün 12-C : Bütün sınıfı toplasan sen eder mi? görüldü yazıyor... görüldü Akgün...