14. Bölüm Tahtalı Köy'den Notlar -1

4 2 0
                                    

3 Gün Sonra:

Lord Rain ile konuştuktan sonra ormanlık evde yaşamaya başladım. Üç gündür buradayım. Uzun deniz yolculukları ve burada geçirdiğim uzun süre beni oldukça yormuştu.

Arkadaşlarım sayılabilecek İlyus ve Mishaus'da benimle birlikte olmaları güzel bir şeydi. Onlarla birlikte bu dünyayı çok daha iyi tanımaya başlamıştım.

İlyus uzun boylu zayıf bir çocuktu. Kemikli yüz hatları vardı. Gereğinden fazla konuşmazdı ve hızlı biriydi. En nihayetinde erkekti ve aklı bir karış havadaydı.

Mishaus ise oldukça çekici ve güzel bir kızdı. Aralarında tatlı sert atışmalar oluyordu. Bilgili ve kültürlü diyebilirim kendisi için. Çok fazla şey biliyordu bu mistik dünya hakkında. Benim deyimim ile 'Öbür Dünya' hakkında.

Kafam oldukça karışıktı. Aklımda, kafamda fikrimde tek bir şey vardı. Mishaus ve İlyus'un anlattığı hikayeler oldukça etkiliydi ve dikkatimi çok çekiyordu ama aklımı onlara tam anlamıyla verip dinlediğim söylenemez. Geldiğim yer hakkında sorular soruyorlardı. Onlara basit cevaplar vererek bu konuda kaçak dövüştüğümü söyleyebilirim. Çünkü beni anlamayacaklarını ve anlattıklarımın akıllarını karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramayacağını daha ilk anlattığım şeyde anlamıştım. Basit bir bisikleti bile tarif edememiştim. Arabayı nasıl tarif edebilirdim ki.

Buradakiler üç türlü ulaşım biliyorlardı. Yürüyerek en geçerlisi, deniz yoluyla, ve at üstünde. Kafamın karışıklığını kurduğum cümlelerden anlıyorsunuz diye düşünüyorum.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, sen biliyorsan bana yardımcı olur musun?

Deniz kızları doğruyu mu söylüyorlardı? Neden yalan söylesinler ki? Hayatımı kurtarmışlardı. Onlara güveniyordum. Bir an önce Ölüler tapınağı mı, mezarlık tapınağı mı ne zıkkımın kökü tapınağı ise oraya girmek ve vakit kaybetmeden eve dönmek istiyordum. Kaydırmalı videoları izlemeyi bile özlemiştim.

Elindeyken bilmiyormuş insan bazı şeylerin kıymetini. Kaybedince anlıyorsun. Sıcak su, konforlu bir yatak, arkadaşlar... Evet şikayet ettiğim arkadaşlarımı bile arıyordum. Çünkü onlarla aynı dili konuşuyordum. Evet bu dili de konuşabiliyorum ve anlayabiliyorum ama frekans farkı işte.

Biraz müzik dinlemek... Biraz instagram da dolaşıp insanların neler yaptığı hakkında bilgi sahibi olmak. Bazılarını kıskanmak, bazılarını da hayıflamak. Dizi ve film tanıtımlarının ekran görüntülerini alıp, onları izlemeden, o görüntüleri sonra da silmek.

Kendimi şu anda, wattpadde bir kitap yazmış, 13. Bölüm geride kalmış, haftalar geçmiş üzerinden fakat 3 görüntülenme ve sıfır beğeni almış biri gibi hissediyorum. Oysa ben yazdıklarımın okunma değeri olduğunu düşünüyordum. Bir anda binlerce görüntülenme alacağımı ve kendimin farklı olduğunu hayal ediyordum.

Kısacası büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Aslında bu hislerimin 'öbür dünyada' olmam ile bir alakası yok. Sanırım evlatlık olmamla alakalı bir durum. Annem kimdi? Nasıl gülüyor, nasıl konuşuyor? Her şeye kızar mı? Neden beni bırakıp gitti? İnsan yavrusunu bırakır mı? Nasıl göründüğümü nasıl konuştuğumu neler yaptığımı hiç merak etmiyor mu?

Deniz kızlarına bunu sormayı unuttum. Bir dahakine birisi bana bunu hatırlatsın. Belki onlar benim gerçek annemi babamı biliyorlardır.

Çok yalnızım, lütfen bana yardımcı olun ve beni yalnız bırakmayın. Kendimi birçok zaman yalnız hissettiğim oldu ama hiç bu kadar büyük bir yalnızlık daha önce hissetmemiştim.

Böylesine büyük bir hayal kırıklığı yaşamamıştım.

Düşünüyorum da ne boş, sıkıcı, sıradan ama güvenli bir hayat. Buradaki çocuklar da devlerin yemeği oluyorlar... Benim dert ettiğim hiçbir konu onların derdi değil, onların derdi ise daha düne kadar benim derdim değildi. Nasıl değişiyor şartlar bir anda. Nasıl farklılaşıyor her şey.

Dünyada hayat ne kadar kolay. Okuldan kaç, kpop dinle, wattpad oku, yaşıtlarına göre farklı ol, klasik oku de etrafına. Dersleri dinleme, dersin bitmesi için gözünün içine bak. Servise bin, okula git, yemek ye, ödevlerini yap, dizi film izle, sevdiğin ünlüleri takip et, babandan annenden telefon, kıyafet, para iste. Bunlar gerçekleşmeyince trip at, kıyamayıp alsınlar. Sonra her tartışmada bu yaptıklarını başına kakıp, 'Anne baba olunca anlarsın' diyerek tartışmayı kazansınlar.

LYS sınavına hazırlan. Yazın arkadaşlarınla internette takıl, oyunlar oyna. Arkadaşlarının kendilerini övmelerini dinle, sıra sana gelince kimse seni dinlemesin, arkadaşların seni bir yere çağırmadıklarında üzül, hoşlandığın çocuk başkasına gülümsedi diye ağla. Dizinin yeni bölümü bu hafta yayınlanmıyor diye kız, survivor da favori yarışmacın elenince, 'bir daha survivor izlemeyeceğim, Acun Ilıcalı bilerek eledin 05 Mehmeti ...' diye twittler at.

Eleştir, küfür et, sosyal medyadaki kullanıcı adının ve telefonunun arkasına sığın. İstediğine dilediğine hakaretler et, herkesin beğendini 'beğenme' karşı çık, birileri yorumunu beğensin, beğeni aldıkça kendini özel hisset. İyi yorumların değil, kötü yorumların dikkat çektiğinin farkında ol. Hele eleştirdiğin kişi sana cevap veriyorsa daha da kendini özel hisset.

Herkesin beğendiğini beğenme, okuduğunu okuma, dinlediğini dinleme, izlediğini izleme, giydiğini giyme, yediğini yeme, ben farklıyım diye düşün ve kendini dışla.

Sizin hayatınız da ne gibi zorluklar var?

Zor sandığım her şey aslında ne kadar da kolaymış.

Gerçek annemin babamın kim olduğu konusunda yeterli araştırma yapamamıştım daha. Buraya nasıl gelmiştim? Yüz yıllardır orada olan boyut kapısından ilk geçen ben miydim? Bu boyut kapısı neden yapılmıştı.

Komada mıyım? Yoksa bunların hepsi bir kamera şakası filan mı? Kim bana kamera şakası yapmak istesin ki?

Ya beni duyuyor musun? Sen elinde telefon olan. Evet bu cümleyi okuyan senden bahsediyorum, Acaba bana Ayağı yanık it gibi Sultan Ahmet Meydanında gezerken yıldırım çarpmıştı ya. Komada olabilir miyim? Bu yaşadığım her şey zihnimin bir yansıması olabilir mi?

Komada mıyım? Değil miyim? Bir fikrin var mı?

Sizi özlediğim için kalemi devralmak istedim. Şimdi tekrardan yazara bırakıyorum.

Kafanı yastığa koyarsın da kafandakileri bir yere koyamazsın.

Biraz uyuyayım... Hiçbir şey olmazsa sabah olur. Bugün olmayan belki yarın olur. Yarın olmasa da belki olmamasına alışır insan. Rab kulunu yolda bırakmaz. Takma kafana 'Ada' hadi kızım, sen halledersin uyu hadi.

"Ve olur ya, sizi göremem, Günaydın, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler..."

Ada Salvador

Ada SALVADORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin