'' Yine sabah ve yine okul. Neden bu kadar erken saatte olmak zorunda ki. '' Kendi kendime konuşarak yataktan kalktım.Her zamanki rutin işlerimi hallettikten sonra formalarımı giydim. Bugünde sadece rimel sürüp boy aynamda kendime baktım. Gözlerimin altındaki mor halkalar kaybolmuştu.Daha güzel görünmeye başlamıştım.Çantamı da alıp aşağıya indim.
Yine babam eve gelmemişti.Hastaneden sonra onunla görüşememiştim. Rüzgar zaten eve de , okula da uğramıyordu. Yine kahvaltı yapmadan çıktım.Daha okulun başlamasına 45 dakika vardı.Bu vakti değerlendirmeliyim diye düşünerek sahile doğru yürüdüm. Zaten okulun olduğu taraftaydı. Kulaklığımı takıp yavaş yavaş yürümeye başladım.Aynı zamanda dün olanları düşünüyordum.
Emir bana ikiz olduklarını söyledikten sonra ondan uzak durmaya karar verdim. Elifle onları orada bırakıp gittim. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı çünkü. Elif de beni tanıdığı için peşimden gelmemişti. Bütün gün derslere girmemiş ve müzik odasına gitmiştim.
Gitarı elime alıp bir süre oturdum.Sadece tellerine dokundum.Evet hem sesim güzel hemde gitar çalıyorum ama bunu kimse bilmez. Tabi Elif hariç. Geçen yaz Elif le beraber kursa gitmiştik. Ama Elif erken ayrıldığı için öğrenememişti.
Okul çıkışına kadar zamanımı orada geçirip düşünme fırsatı bulmuştum. Gerçekten yaşadıklarım kolay değildi. Ama artık bunları unutup kendime yepyeni sayfa açmalıydım. Aklıma gelecek ayrıca unutamayacağım bunu da biliyorum. Ama sadece denemek istiyorum.
(Arkadaşlar lütfen oy vermeyi unutmayın.Bölüm devam ediyor. )
Düşünceleri bırakıp kendime geldiğimde çoktan sahile ulaşmıştım. Tabi tek fark ettiğim şey bu değildi. Kulaklıklarımı takmış ama müzik açmamıştım. Bu aralar dalgınlığım giderek artmıştı. Yine Demir yüzünden.
Bankların birisine oturup denizi izlemeye başladım. Tıpkı benim gibiydi. Dışarıdan sessiz , masum gibi dursa da içine girip de bakınca fırtınalar kopartıp dalgalarıyla boğuyordu insanı. Bende öyleydim işte. Birisi yanıma geldiğinde dertlerimle boğuyordum onları. Bir süre daha denizi izleyip içime yalancı huzuru doldurdum içime. Okula gitmeye karar verip hızlıca ayağa kalktım. Kalkmamla kolumun tutulması bir oldu. Kalktığım gibi sertçe banka geri oturdum. Ürkek ve yavaş hareketlerle başımı kaldırıp kolumu çeken kişiye baktığımda Demir olduğunu anladım. Bir süre ifadesizce birbirimize baktık. Kalkmak için tekrar hamle yapacağım sırada kolumu daha sert tuttu. '' Bırak beni '' diye tısladım. Bu kez güçlü olmalıydım. '' sadece konuşmama izin ver. Dinle beni sonra bir daha konuşmam. Ama dinle '' dedi. Umut dolu gözlerle bana bakıyordu.
Konuşsa , dinlesem bir şey olmazdı ki . Bir defa dinleyecek sonra onunla hiç konuşmayacaktım. En iyisi bu işi burada bitirmekti. Ona doğru baktım. Başımla onaylayarak konuşmasını istedim.
Biraz bekledikten sonra derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
'' Toprak ben bu yaptığım için çok pişmanım. Sadece öfkeme yenik düştüm. Biliyorum canını acıttım. Ama inan bana pişmanım. O günden sonra ilk defa yaptığım bir iş için kendime kızdım. Sonra bütün işleri bırakıp yurt dışına çıktım. O gün seni yerden kaldırdığımda başta tanıyamadım. Ama sonra o sahneler seninle birlikte canlandı. Zaten seni bulmak konuşmak istiyordum. Karşıma çıkınca ne yapacağımı bilemedim. Sen hızla gidince seni takip ettim. Çünkü seninle konuşmayı kafama koymuştum. Sen mezarlıkla uyuyunca bende evime götürdüm.Ama içimde hiç bir kötülük yoktu. İnan bana.
Onu sana neden yaptığıma gelirsek de Rüzgar yüzünden babam felç kaldı. Ben o pislik işin içinden çıkmak istersen babamın felç kalması sonucu tekrar içine girdim o bataklığın. İntikam almak istedim Rüzgar'dan. Kardeşi olduğunu ve onu çok sevdiğini biliyordum. O gün sende karşıma çıkınca sıra bana gelmişti. Ama dediğim gibi pişman oldum ilk defa hemde. Zaten böbreğini aldıktan 6 ay sonra babamın intihar haberi geldi. Bu yüzden buraya Emir'in yanına döndüm.