Merhaba arkadaşlar öncelikle bölüm geciktiği için özür diliyorum. Bölüm silindiği için tekrar yazmak zorunda kaldım. Bu aralar vaktim olmadığı içinde geç oldu. Tekrar özür dilerim.
Bakalım bölümde neler bekliyor. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :) :)
Herkes hala bana bakıyordu. Bense Rüzgarın bunu bana söylediğine anlam veremiyordum. Nasıl olur da her şeyi bir anda siler ki.
Ona tekrar neden güvendi , nasıl güvendi düşündükçe aklım almıyordu. Demir ; Rüzgarı da benide kandırıp kuzenine teslim ederse ne olacaktı. Ben bunu yapamam ki göz göre göre kendimi tekrar nasıl tehlikeye atarım .
Rüzgara onunla gitmeyi teklif etsem kabul etmeyecek bunu da biliyorum. Yapmam gereken tek şey var sanırım kaçmak. Evet evet kaçıp , saklanmak. Başımın çaresine bakabilirdim sanırım. Nasılsa paradan yana hiç bir sıkıntım yoktu. Buradan uzak bir yere gidip kendime yeni bir hayat kurabilirdim. Evet yapabilirdim aslında.
Of ne saçmalıyorum ki ben. Silkelenerek kendime geldim. Tabi ki bunlar bir hayalden ibaretti. Ben nereye gidersem gideyim Rüzgar beni bulurdu. Ya da ben onu bırakıp kendimi korumayı başarabilecek güçte miydim bilmiyorum.
Peki ya şimdi ne yapacağım. Aslında Demir'e karşı içimde tarafsız bir güven söz konusuydu. Ama bir yıl önceki yaptığı şey affedilemezdi. Sürekli bu iki düşünce arasında gidip geliyordum. Aslında biraz daha düşünmek ve kafamı dağıtmak istiyordum.
Ani kararla bir anda ayağa kalktım. Hiç birini önemsemeden , arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Arkadan Rüzgarın bana seslenişini duyuyordum. Tabi diğerlerinin de üzerimde delicesine dolanan bakışlarını.
Arkadan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Muhtemelen Rüzgar benimle konuşmak istiyordu. Ama ben istemiyordum ki . Zihnimi boşaltmak ve düşünmek istiyordum. Arkadaki ayak seslerinde hızlanma hissedince istemsiz olarak bende adımlarımı hızlandırdım. Şimdi konuşmak ve mantıksız bir karar vermek istemiyordum. Ama Rüzgarın da rahat bırakmayacağını biliyordum.
Kolumun aniden tutulmasıyla olduğum yerde durdum. Ama bir dakika kolumu tutan Rüzgar değildi. Başımı ona döndürdüğümde umutsuzca bana bakan bir çift gözle karşılaştım. Bu gözler Demir'e aitti. Sanırım bende bir tepki vermemi bekliyordu. Bende onu taklit ederek susmayı ve aynı şekilde onun gözlerinin içine bakmaya başladım. Demir'in dudakları hafifçe kıvrıldı ve küçük bir tebessüm gönderdi. O kadar masum bir bakışı vardı ki . Bana böyle bakmaya devam ederse yaptıklarını unutacak gibiydim. Bu durumu daha fazla uzatmak istemeyip kolumu elinden kurtarıp '' ne oldu '' dedim umursamazca. Ben konuşunca boğazını temizleyip derin bir nefes aldı. Bu da demek oluyor ki uzun bir konuşma beni bekliyordu. Başlamasını belirtmek istercesine başımı salladım. Bakalım yine ne söyleyecekti. Bu uzun konuşmanın beni yoracağını düşünerek hiç bir şey söylemeden karşımda duran banka yöneldim. Demir arkamdan gelmiyordu. Sanırım ne yaptığımı hala anlamamıştı . Ben banka oturduktan bir kaç dakika sonra yanımda hareketlilik hissettim. Sonunda gelmeyi akıl edebilmişti. Hiç bozuntuya vermeden etrafa bakınmaya devam ettim. Nasıl olsa konuşacaktı ve iyisi beklemekti.
Tahmin ettiğim gibi de oldu. Benden tepki alamayınca yerinde kıpırdanmaya başladı. Sonra da konuşmaya.
'' Toprak, biliyorum bana güvenmiyorsun. Hatta seni kuzenime verebileceğimi bile düşünmüş olabilirsin. Tamam haklısın suçun yokken ve en masum senin olduğunu bile bile şerefsizlik yaptım. Bunları daha öncede konuştuk .Tekrar aynı şeyleri söyleyerek seni bunaltmak istemiyorum. Pişmanım anladın mı sadece bunu bil.
Yemin ederim sana zarar vermem de verdirtmem de . Sadece bana güvenmeni istiyorum. Biliyorum zor bir şey senin için ama başka bir şey yapamam , yapamayız. Yoksa Gökalp yani kuzenim seni gerçekten rahat bırakmaz. Sadece sende değil Toprak. Bunları iyi düşün. O gerçekten güçlü birisi. İstediğini elde edebilen birisi. Lütfen bana güven ve hatamı düzeltmeme yardım et. Belki seninle yakın iki arkadaş olabiliriz. Sadece bana kilitlediğin kapıları açman yeterli. Şimdi seni rahat bırakacağım iyice düşün ve karar ver'' dedi.
Konuşmama fırsat vermeden gitti. Demir haklıydı aslında. Belki iki arkadaş hatta sevgili bile olabilirdik. Ne saçmalıyorum ki ben sadece iki arkadaş olabiliriz işte. Fazlası yoktu. Sanırım bana görünen tek yol bu oyunu oynamak olacaktı. Hem Rüzgar hemde benim için.
Bankta biraz daha oturduktan sonra bizimkileri bulmaya ve kabul ettiğimi söylemek için ayaklandım. Banktan kalkmamla karşıdaki arabada açık olan camdan dikkatle beni izleyen bir çift gözle karşılaştım. Bu da kimdi ki şimdi. Onu umursamamaya çalışarak aynı zamanda korkarak hızlı adımlarla Rüzgarı ve diğerlerini hemen bulmak için içimden dua etmeye başladım. Ama bir dakika ben yürüdükçe o da peşimden arabayla geliyordu. İşte korku bedenimi iyice sarmıştı.
Derin derin nefes alarak sakin kalmaya çalıştım. Bir taraftan da hızlıca yürüyordum.
Karşıda bıraktığım yerde oturan Rüzgar ve diğerlerini görünce rahatladığımı hissettim. Ne de olsa onların yanında bana zarar veremezdi bu genç adam.
Hızlıca onlara yaklaşıp Rüzgarın yanına oturdum. Kollarımı bedenine sarıp bir kaç dakika boyunca sakinleşmeye çalıştım.Kalp atışlarım normale döndüğünde kollarımı çekip etrafıma baktım. Arabada , o adamda yoktu. Şimdi korkum geçmişti işte. Dışarıya doğru sesli ve derin bir nefes verdim. O sırada farkettiğim tek şey bana bakan gözlerdi. Telaşlı gözler.
Bende onlara bakınca Emir '' Toprak bir şey mi oldu ? İyi misin ? '' gibi bir çok cümle sıraladı. Sanırım onlarda bendeki bu korkuyu fark etmişlerdi. Ama onları telaşlandırmak istemediğim için '' iyiyim '' dedim.
Hepsi başıyla beni onayladılar. Ama Rüzgar sadece benim duyabileceğim fısıltıyla '' eve gidince anlatacaksın , yemedim '' dedi. O beni iyi tanırdı. Bu yüzden sesimi bile çıkarmadım.
Tekrar herkes bana yöneldiğinde sanırım bu kez vereceğim cevabı merak ediyorlardı. Bende daha fazla meraklandırmak ve uzatmak istemediğim için Demir'e bakıp '' kabul ediyorum. Bu oyunu oynayacağım '' dedim. Kısa bir nefes alıp bu kez de Demir'e bakıp ''umarım güvenim boşa çıkmaz '' dedim. Demir biraz bozulmuşa benziyordu. Ama şu an umrumda değildi.
Herkes memnun olmuş ifadeyle bana bakıp gülümsemişti. Elif elimin üstüne elini koyarak desteklemişti. Emir yanıma gelip sıkıca sarıldı. Rüzgar hala soğukkanlı davranıyordu. Demir ise bana mutlulukla bakıyordu. Bakalım yine ne olacaktı. Yeni bir pişmanlık daha yaşamak istemiyordum.
BÖLÜM SONUU
Sizce Toprağı izleyen adam kim ? onunla ilgili ne düşünüyorsunuz ??
Toprak sizce doğru karar mı verdi ??
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :)