Kapıda hâlâ onlara bakmaya devam ediyorduk. Büyük ihtimal Rüzgar birazdan Demir'i dövecek ve olay çıkacaktı. Ben ve Elif ne olduğunu anlamak için şaşkınca onlara bakmaya devam ediyorduk. Emir anlamamış ve meraklı gözlerle bize bakarken " n'oluyo " dedi.
Emir'in olanlardan haberi yoktu tabi. Şimdi söylersek Demir'den nefret edecekti. Tabi Demir'e de verdiğim sözü unutmamak gerekti. Bu yüzden Emir'r bakma gereği duymadan " hiç " dedim sadece.
Demir ve Rüzgar bize doğru yaklaşmaya başladılar. Ne yani kavga , olay yok muydu şimdi.Demir yanıma geldiğinde " naber fıstık " dedi sırıtarak. İşte şimdi Rüzgar onu fena yapacak ama haberi yok salağın. Demir'e bakma gereksinimi bile duymadan Rüzgar'a bakmaya başladım anlamaz gözlerle.
Rüzgar yanıma gelip kolunu omzuma attı. Beni kendine doğru iyice çekip başıma işten bir öpücük kondurdu. Elif de anlamamış şaşkın şaşkın bir Rüzgar'a bir Demir'e bakıyordu. Rüzgar hâlâ nasıl tepkisiz kalıyor anlamamıştım. Aynı zamanda Emir bana da anlatın artık dercesine bize bakıyordu.
Bende merak etmeye ve korkmaya başlamıştım ki Demir bir anda yanımıza gelip Rüzgar'a " ne zaman açıklayalım abi " dedi. Yanlış duymadım sanırım Demir Rüzgara abi demişti.
Demek ki ortada bir durum vardı. Ama Rüzgar neden bu kadar sakindi ki. Demir'in bu sorusu üzerine kendimi Rüzgar'dan çekip anlatmasını beklercesine ona baktım. Rüzgar da bunu anlamış olacak ki gülerek konuşmaya " önce sakin bir yere gidelim sonra her şeyi anlatacağım " dedi.Olanları hemen öğrenmek için olay çıkarmayacaktım. Nasılsa öğrenince bolca zamanım olacaktı. Bende sakince "tamam"dedim. Sanırım Rüzgar bile bana şaşırmıştı. Sonuçta öğrenmek için çapa harcamıyor ve susuyordum.
Rüzgar beni tekrar kolunun altına aldığında yavaş yavaş yürümeye başladık. Demir ,Emir ve Elif de arkamızdan geliyordu. Eminim ki şuan çete gibi duruyorduk. Ama bu önmeli değildi. Aklıma nerden geldiyse artık.
Ne olduğu hakkında soru sormak istesemde zaten anlatacakları için en iyisi susmaya devam etmek olduğunu düşündüm. Hem böylece umursamaz tavrım ortaya çıkacaktı. Ama içim kıpır kıpırdı. Demir'in yanımıza yaklaştığını farkettiğimde Rüzgar kollarını benden çekti. Umursamamaya devam edecektim. Rüzgar adımlarını yavaşlattığında arkadakilerin yanından yürümeye devam etti. Neden böyle bir şey yapmıştı anlamamıştım. Demir yanımda yürümeye başlamış ve bana sırıtarak bakıyordu. Ne olmuştu ki bu çocuğa. Rüzgar'a ne demeliydi ki şimdi. Bu pislik bana yaklaşırken sesini bile çıkarmıyordu. Ama gerildiğini hissediyordum. Demir ise hâlâ bana bakıp gülüyordu.
Ne yani bu böyle devam etmezdi umarım. Hiç bir şey yaşanmamış gibi mi olacaktı. Bu ikisi kesinlikle bir şey peşindelerdi. Sanki beni kaçırıp böbreğimi alan gerizekalı kendisi değil gibi bir de arsızca gülüyor ve konuşmaya çalışıyordu.Üzerimdeki bakışlar artık sabrımı taşırıyordu. Bir anda durdum. Öfkeyle Demir'e bakıp " daha ne kadar süre bakacaksın. Dön önüne" dedim emir dolu tonla.
Ben bağırınca herkes bir anda yüzüne ciddi bir ifade yerleştirmişti.Bakalım bu kez beni ne gibi bir şey bekliyordu. Umarım , ki öyle olmasını istiyorum iyi bir şeyler olmuştur. Nedense içimdeki ses iyiye yönelik bir şeyler bekliyordu. Bu kez içimdeki sese güvenmek istiyorum.
Omzumdaki ağırlıkla aniden irkilip başımı kaldırdım. Ne ara Demir arkaya gitti ve Rüzgar yanıma geldi farketmemiştim. Ona bakınca Rüzgar fısıltı gibi akan sesiyle "sakin ol ,kafanda soru işaretleri kalmayacak "dedi. Ona bakmaya devam ediyordum. Sadece tebessüm ettim. Biraz daha yürüdükten sonra sahile gelmiştik. Rüzgar burada konuşabileceğimizi söyleyip yere oturdu. Rüzgar oturunca biz de daire kurarak etrafına oturduk. Ben Rüzgarın yanına oturmuştum,Demir'de benim yanıma oturdu. Demir'in yanına Elif diğer tarafada Emir oturdu. Ben onları incelemeye devam ederken Rüzgar yerinde kımıldamaya başladı. Sanırım benden bir tepki bekliyordu. Bende daha fazla uzatmak istemeyerek Rüzgara bakıp "başla"dedim. Sonra Rüzgar bana bakıp konuştu. "Öncelikle bana emir verme bu 1. Başlamaya gelirsek de ben istediğim zaman başlarım bu da 2."diyerek sırıttı. Beni sinir etmek istediğinin farkındaydım ama bu kez sadece Rüzgarın ve Demirin bu kadar yakın olma sebebini öğrenecektim. Rüzgarın mantıklı bir açıklaması vardır umarım. Yoksa organımı alan adamla ne işi olabilirdi ki onun. Zaten Rüzgarı ilk defa bu kadar sakin ve rahat görüyordum. Bakalım bana söyleyecekleri neler olacaktı. Ya da beni yine ne bekliyordu bakalım. Kendimi her türlü duyguya açık hale getirmeliydim. Elif de sinirlenmiş olacak ki "hadi artık Rüzgar uzatma"dedi. Elif ilk defa Rüzgar 'a karşı böyle bağırıyordu. Buna Rüzgar da dahil hepimiz şaşırmıştık. Aslında Elif haklıydı. Yine benim yapacağım hareketi yapmıştı deli kız.
Benim de sabrım git gide zorlanıyordu. Rüzgar'da artık konuşmaya başlayacak gibi duruyordu. Hepimiz dikkatlice Rüzgar'a bakarken direkt konuşmaya girdi.
"Bak Toprak öncelikle bu söyleyeceklerim senin için daha doğrusu senin iyiliğin için. Sakın seni düşünmediğimi ya da anlamadığımı zannetme. Çünkü seni kendimden bile çok düşünüyorum. Daha fazla uzatmadan direkt konuya gireceğim. Ayrıca söyleyeceklerim bitince sakın itiraz etme. Biliyorsun ki ben kararımı verince kimse beni bundan vazgeçiremez. Dediklerimi bu kez yapmak zorundasın kendin için"Rüzgar'ın bu konuşmalarına hâlâ anlam verememiştim. Benim iyiliğim için olan şey neydiki şimdi. Ya da bunun Demir'le ne ilgisi vardı. Rüzgarı sonuna kadar dinleyecektim. Dediği gibi eğer benden bir şey istiyorsa yapmalıydım. Çünkü bunu benim için yaptığını ya da yapacağını çok iyi biliyordum. Rüzgarı tekrar dinlemeye başladım. Rüzgarda benim dalgınlığımı fark etmiş olacak ki susmuştu. Tekrar Rüzgara odaklandığımda konuşmasına devam etti.
"Öncelikle seni her zaman benden,karanlığımdan uzak tutmaya çalıştım. Bunu zaten biliyorsun. Ama bu kez durum ciddi. Karşımda tek bir düşman var ama güçlü bir düşman. Yani istediğini alabilecek güçte birisi. İstediği şeyde sensin Toprak sensin."
Bunları söyledikten sonra beynimden vurulmuşa döndüm. Ne demek beni istiyordu. Şimdi ne olacaktı. Ben buna nasıl dayanırım ki. Yeni bir olay daha olmazdı benim için olamazdı. Rüzgarda derin bir nefes alıp tekrar konuştu.
"Buna izin vermeyeceğimi biliyorsun. İşte burada devreye Demir girecek. Benim düşmanım olan bu adam Demir'in kuzeni. Ben buradan uzaklaşmak ve sana zarar gelmemesi için bir süreliğine yurt dışına gideceğim. Babamı da başka yolla durumu anlatarak iş seyahatine göndereceğim. Nur'un canı cehenneme"dedi ve tekrar sustu.
Nasıl yani Rüzgar beni öylece bırakıp gidecek miydi şimdi. En çok güvendiğim bile beni yarı yolda mı bırakacık şimdi. Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Burada ben ne yapacakrım şimdi. Rüzgar tekrar konuşmaya başlayınca dolu gözlerimle dikkatlice ona bakmaya çalıştım.
"Uzatmadan söylüyorum.Demir'in kuzeni olduğu için bu adam ona ve çevresine zarar vermiyor ya da veremiyor. İşte bu yüzden ben yurt dışındayken seninle Emir ve Demir ilgilenecek. Sende Demir'in sevgilisi gibi davranacaksın. Yani küçük bir oyun olacak"
Son sözlerini duyduğumda şok olmuştum. Ne demek küçük bir oyun. Ben bunu yapamam ki. Hele o kişi Demir ise asla olmaz. Şimdi ne yapacağım ki ben. Başka yol yok mu şimdi. Ya da onlara ne cevap vereceğim. Şaşkınca herkes Rüzgarı ve beni izliyordu. Sanırım benim tepkimi merak ediyorlardı.
BÖLÜM SONUUU
Sizce Toprak ne cevap verecek ?