BÖLÜM 4: YAKALADIM SENİ
Zor duruma düşecek olsanız dahi dürüstlükten,
hakikatten ve doğrudan vazgeçmeyin.
Diğer türlüsü sizi daha zor durumda bırakacaktır.
(Eflatun)Karanlıkta yönümü bulamazken nasıl ilerleyecektim ki? Karanlıkta saklandığım yerden beni görmemelerini umdum. Gözlerim beni yanılttığını düşündüm çok kısa bir an, kafamı salladım lakin hayır yanıltmıyordu. Tam karşımda o gece kafede kavga ettiğimiz ancak şikayetçi olmayan ardından beraber cinayete tanık olduğumuz fakat yine hiçbir şekilde ifade vermeyen o gizemli adam vardı. O gün neden şikayetçi olmadığını da anlamadım karakola gelip ifade dahi vermemiş olması beni derin düşünce çukuruna çekiyordu.
Yanında iki adam kamyondan kocaman üzeri pahalı kumaşlarla kapalı sandıkları depoya taşıyorlardı, yabancı adam ise yağmurun gelmemesi için kendini gizlemiş elindeki sigarasının dumanı onu ele veriyordu. Birşeyi fark ettim o gece ki gibi sportif giyinmek yerine üzerinde buradan bile fark edilebilecek derecede pahalı takım elbisesi vardı, öyle ki tek bir yerinde bile kırışıklık yoktu, saçları yağmurdan ıslanmış lakin o kadar da umrunda değil gibiydi. Dumanı içine her çektiğinde sanki dünya kısa bir an onu bekliyordu.
Taşıdıkları her ne ise çok dikkatli davranıyorlardı zira o iki adam, kendilerine emir veren yabancının 'dikkatli olun' emirlerini dikkate alıyor, kamyona her bindiklerinde büyük sandıkları özenle depoya taşıyorlardı. Sandıklar o kadar büyük duruyordu ki onu taşımak için çok doğru seçim yapılmıştı, resmen karşımda iki tane dev gibi adam uğraşıyordu. Nefes nefese kalmış, üzerlerindeki tişört terden midir yoksa az önce yağmayı durduran yağmurdan dolayı mıdır bilinmez ıslak gözüküyordu.
Sindiğim duvara biraz daha yaklaştım. Sanki birazdan bana dönüp yakaladım seni diyecek diye korkuyordum. Ellerimin titremesini sırtımdaki çantamı önüme alıp sıkı sıkı sarılıp bastırmaya çalıştım. Kendime verdiğim telkinlere ben bile inanmıyordum, zihnimin içindeki kaostan kurtulmam ve benim bu adamın kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu.
Yere çöküp daha az yer kaplamayı bu sayede daha az dikkat çekmeyi umdum. Yabancının beyaz gömleğinin açık düğmelerinden parlayan teni dikkatimi çekti, oldukça az olan ve sokağı dahi zar zor aydınlatan ışık tenine değmiş mükemmel bir ahenk oluşturmuştu. İlk sigarası bitmeden ikinciyi yaktı, iri adamların kamyondan taşıdığı eşyalara dikkatle bakıyor gözlerini bir an olsun oradan ayırmıyordu.
Bakışlarım çöp konteynerindaydı, sokakta bulunan bütün kafenin çöpleri sanırım buraya atılıyordu çünkü çöpten taşan bira siseleri dikkatimi dağıtmaya yetmişti, konteynerdan akan pis çöp suları yağmura karışıyordu. Uzun süredir sandıkları bir bir indirip depoya taşıdılar. Dikkatim dağılmış çöp konteynerindan damlayan suyu izliyordum. Yabancı, ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp bir numara tuşlayıp kulağına götürdü. Dudaklarını okumaya çalıştım, "Evet... Tamam." Arkasını döndü elini pantolonunun cebine soktu. Bu kadar hararetli ne konuştuğunu merak ettim lakin saklandığım yerden bir milim bile kıpırdayamadım. Yabancı tekrar yüzünü görebileceğim şekilde döndü, cebindeki elini kaldırıp düğmesi açık gömleğinden içeri götürdü ardından boynunu sıktı, sanırım yolunda gitmeyen şeyler vardı.
Gözüm belinde parlayan silaha kaydı, bu adamlar normal değildi. Artık emin olmuştum cinayete dair birşeyler bildiği aşikardı. Bakışlarımı beline yerleştirdiği silahtan çekip korkumun sebebi, yüreğimin ağzımda olmasının sebebine baktım.
"Sayımı yapılmadı, birazdan yapılacak," diyip iri adamlara kafasıyla depoyu gösterdi. Yağmur yağdıktan sonra etrafa yayılan mis kokusu şimdi içinde bulunduğum konumdan dolayı midemi bulandırdı, yüzüm istemsizce buruştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
Teen FictionGözüm belinde parlayan silaha kaydı, bu adamlar normal değildi. Artık emin olmuştum cinayete dair birşeyler bildiği aşikardı. Bakışlarımı beline yerleştirdiği silahtan çekip korkumun sebebi, yüreğimin ağzımda olmasının sebebine baktım. "Sayımı yapı...