Öpücüğün Sihri // 17. Bölüm

15 6 50
                                    

Kayra'dan

Öleceğim, öleceğim, öleceğim...

Kafamda bu sesler dönüp duruyordu. Aklımı kaçırmak üzereydim. Gizemli ses, çetenin bana yardıma geleceğini söylemişti ama ya başaramazlarsa? Ya benim gibi burada mahsur kalırlarsa? Ya hep birlikte ölürsek? Daha da kötüsü... Ya bizi yakalayıp işkence ederlerse? Ben acı çekmek istemiyordum, kimse istemezdi.

Bu okula girdiğim güne lanet olsun.

Buraya gelmeden önce ne kadar da sıradan bir hayatım vardı... Tek derdim iyi bir üniversiteye yerleşmekti. Ortama alışabilmeyi, hedeflediğim meslekte iyi yerlere gelebilmeyi düşlüyordum. Şimdi ise durum çok farklıydı. Şu anki en büyük dileğim hayatta kalabilmekti. Bu orospu çocuklarının okulundan sağ salim çıkıp aileme kavuşabilmekti. 

Kayra, orada mısın?

Evet, kendi kendime düşünüyordum. Duymadın mı düşüncelerimi?

Bilmiyorum, zihnine girebildim ama düşüncelerini okuyamadım. Bir şey engel oldu sanki.

Her neyse, çete ne durumda?

Hazırlanıyorlar, plan tamam. Birazdan yanında olurlar.

Umarım her şey planlandığı gibi gider...

Sizce benim olduğum yerde işler yolunda gider miydi? Tabii ki hayır. Gizemli sesle konuşmamın hemen ardından odada büyük bir gürültü kopmuştu. Karanlıkta zoraki seçebildiğim iki kişi, az önce dokunduğum bedene çarparak yere düşmüşlerdi. Sesin anlattığı plana göre bunlar Aras ve Bora olmalıydı.

"Az daha ses çıkarın da tüm evrene duyuralım burada olduğumuzu."

"Bilerek yaptık sanki."

"Aras, ben hiçbir şey görmüyorum. Dokunduğum kol senin mi yoksa Kayra'nın üstüne mi düştüm?"

"Ben sizden uzaktayım, bana dokunmuyorsun."

"Ben de çoktan ayağa kalktım, bana da biri dokunmuyor."

Aras ile açıklamamızdan sonra Bora'dan tuhaf mırıltılar gelmeye başlamıştı. İkisini de çok net göremiyordum, Bora neredeydi onu bile anlamamıştım. Bir anda arkamdan bir elin belime dokunmasıyla yerimden sıçradım. Sonra Aras olduğunu anladım.

"Korkma, benim. Kusura bakma nerene dokunduğumu bilmiyorum. Elimi tutar mısın?"

Açıklamasından sonra karanlıkta görebildiğim kadarıyla elini buldum ve tuttum, şimdi el ele tutuşuyorduk. Ela ve Ali el ele. Aman ne güzel.

"Ulan ben neyin üstündeyim?"

"Soracağına kalksana geri zekalı."

"Abi çok tuhaf bir şey tutuyorum şu anda."

Aklıma az önce çarptıkları beden gelince buz kestim. Bora kol falan demişti. Yoksa...

"Neye tutuyorsun oğlum?"

"Abi kafası var, çıkıntılı. Bir tane uzun ince gövde var altında. Onun da altındaysa top gib- Ulan!"

Bir anda çığlık atmasıyla neyi tuttuğunu anlamamız çok sürmemişti. İyi ki ben ilk geldiğim sıra yüzünü tutmuştum bedenin. Şayet Bora'nın bahtsızlığına sahip olsaydım... Kafayı yerdim.

"Ulan geri zekalı, aynısından sende de var. Nasıl anlamadın neyi tuttuğunu?"

Aras'ın konuşmasıyla dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemeye çalıştım. Bulunduğumuz ortam  buna hiç müsait değildi ama Bora salaklık yapmaktan geri de durmuyordu. Aras da dediğinde haklıydı bir de, dokunduğu an anlaması gerekirdi. 

Denek - 138Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin