Merhaba Kaos // 2. Bölüm

88 38 195
                                    

Biz kafamızda birçok soruyla baş başayken bu sefer kürsüye yeni biri çıktı. Bu bir kadındı, giyiminden anlaşıldığı üzere o da buranın yetkililerindendi. Konuşmaya başladığında herkes susmuş ve pür dikkat onu dinlemeye başlamıştı.

"Şu anlık okulumuzun sistemi çökmüş durumda, bu düzelene kadar ne yazık ki kapılarınızı kitleyemeyecek, pencerelerinizi açamayacak ve dışarı çıkamayacaksınız."

Zaten dışarı nasıl çıkalım ki? Aramızda canına susamış bir psikopat bulunduğunu mu düşünüyorlardı yoksa? Bunun üzerine kalabalıktan bir bağırış koptu ama ne dediğini çoğu kişi gibi ben de anlamadım. Kadın konuşmaya devam ettikçe sesler artıyordu. Hıçkırıklarla ağlayanlar mı dersiniz, saçını başını yolan mı, yoksa güvenlikler olmasa sahneye atlayıp ortalığı ayağa kaldıracaklar mı... Herkes ne hissedeceğini şaşırmış durumdaydı.

"Bildiğiniz üzere okulumuz son düzey teknolojiyle donatılmış durumda, bu yüzden çoktan okulumuzun güvenlik sistemi devreye girdi. Yine bildiğiniz üzere, buraya ilk geldiğinizde de tatbikatların yapıldığı gibi bir durum uygulanacak. Okulumuz her türlü tehlikeye ve doğal afete, sizleri korumak ve sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek adına hazırdır, bunu zaten biliyorsunuz ama az sonra diyeceğim şeye şaşırmamanız için bunları tekrar etme gereği duyuyorum. Okulumuz nüklüeer veya kimyasal bir saldırı riskine karşı önceden geliştirmiş olduğu kubbe sistemiyle koruma altına alınmış durumda."

Bu sistemi hepimiz biliyorduk. Okulumuz oldukça ciddi bir kurumdu ve burdan mezun olana kadar, hafta sonları hariç, resmi tatillerde bile burda kalmamız şartı ailelerimizi oldukça zorlamıştı. Bu yüzden, okulumuz ailemize güvence vermek adına bütün risklere karşı hazırlıklı olduğunu, evet buna nüklüeer saldırı riski de dahildi hatta annem bunu bile göz önüne aldıklarını görünce beni burda bırakma konusunda içi rahatlamıştı, ailelerimize ve bize göstermişti daha okula başlamadan.

Her türlü olayın tatbikatı okula henüz yeni kayıt olduğumuz dönem ailemizle birlikteyken okulda gerçekleştirilmişti. Okuyacağımız şartlar ailelerimiz tarafından teyit edilmişti; dairelerimiz, sınıflarımız, hatta öğretmenlerimiz bile.

Bütün öğrencilerin ailesiyle yetkililer tek tek görüşmüş ve onlara güvence vermişlerdi. Üstüne her ay ailelerimize para ödüyorlardı, bu bizim bursumuzdu. Aslında ilk başta çok sorgulamıştık. Hangi kurum, kime böyle bir imkan sunardı?

Sonrasında hepimiz anlamıştık, dersler normalden daha zordu. Sınavlar canımıza okuyordu, sınıfı geçmek için adeta tüm günlerinizi çalışmakla geçirmek zorunda kalıyordunuz. Okul dersler konusunda çok katıydı. Üstelik okulun bir şartı da vardı:

Mezun olduktan sonra onların kurumunda çalışacağımıza dair bir sözleşme imzalamıştık, tabii hepimizin canına minnetti. Mezun olur olmaz işlerimiz hazırdı. Sadece seçme şansımız yoktu ama bu da pek sorun gibi gözükmüyordu.

Anlayacağınız, bu kurum kendi çalışanlarını kendisi özenle seçip yine bizzat kendi yetiştiriyordu. Bu yüzdendi bu imkanlar ve bu titizlik.

Kubbe sistemine gelirsek, herhangi bir kimyasal darbe riskine karşı okulun çevresini saran ve okulu dış Dünya'dan ayıran bir kubbe vardı. Bildiğiniz, üniversitenin bahçesini dahil kaplayan koskocaman bir kubbe iniyordu başımızdan aşağı. İçerde hava filtreleri vardı, artıdan solunabilir hava üreten makineler. Makineler bozulmadıkça filtreler kullanılmıyordu. Yani içerdeki hava temizlendikten sonra okulun bahçesine çıkmaya devam edebilecektik. En azından bu binaya kapalı kalmayacağımızı bilmek güzeldi, çünkü okulun koskocaman bir bahçesi ve her türlü imkanı vardı. Her branşa özel spor salonu, yüzme havuzları, park ve dinlenme yerleri, bu yerler dinlenme tesisi gibi bir şeydi ve içlerinde bazı eğlence mekanları vardı, aslına bakarsak bu durumda normal insanlardan daha şanslı sayılırdık. Çünkü her türlü imkana sahiptik diğerlerinin aksine, burda tıkılı da kalsak yapacağımız şeyler çok da sınırlanmıyordu. Sadece ailelerimiz ve dışardakı sevdiklerimiz ne durumda, onu bilemeyecektik işte. Benim düşüncelerimden sıyrılmama kalmadan kadın konuşmasına devam etti.

Denek - 138Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin