"Of, Kerem ya!" Hoparlördeki telefonun ucundan onun da ofladığını işittim.
"Ne of kızım ya, sanki kötü bir şey diyorum. Gel dışarıda yemek yiyelim dedim alt tarafı." Haklıydı, ama onunla olabildiğinde evde buluşmayı seviyordum. Dışarıda buluştuğumuzda o ismi lazım değil mutlaka yanımızda bitiyordu. Kahvemi buzlu sütün üstüne dökerken sessiz bir şekilde cevap vermemi bekliyordu.
"İyi tamam, akşam alırsın beni." Telaşla lafa girmesine izin vermeden tekrar konuştum. "Bak ikimiz olacağız, tamam mı?"
"Tamam tamam, hadi öptüm." Demesinin ardından telefonu kapattı. Kerem'i küçüklükten beri tanırdım, çok yakın arkadaştık. Hatta en yakın arkadaşım bile diyebilirdim onun için. Aramızdaki bağ çok özeldi.
Kahvemi biraz önce kalkmış olduğum çalışma masamın başına bırakıp tekrar eski yerime oturdum, tamamlamam gereken bir ödevim vardı Kerem gelene kadar onu yapabilirdim en azından. Uzun uğraşlarım sonucunda yapamayacağımı anladım ve oflayarak masadan kalktım. Zaten akşama çok kalmamıştı, uzun uzun hazırlanmak en mantıklısıydı. Dolabımı uzunca bir süre incelememin ardından, lacivert bir gömlek elbise giymekte karar kıldım. Uçlarını sarıya boyattığım saçlarımı gevşek bir atkuyruğu yapmayı tercih etmiştim. Makyajımı tamamladığım anda kapı çaldığında makyaj masamdan kalkıp kapıyı açmaya gittim, harika zamanlama Aktürkoğlu!
Kapıyı açtığımda bana sıkıca sarılması yüzümü gülümsetti, bir süredir görmüyordum onu.
"Allahtan dışarı çıkasın yoktu Sudem." Gülüp ona omuz silktim.
"Çantamı alıp geliyorum." Odama gidip çantamı almamın ardından beraber evden çıktık, kapının önündeki arabasının rahat koltuğuna yerleştim. "Bu arabayı özlemişim."
"Yani beni ne kadar uzun süredir ektiğini farkındasın?" Ona masum olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim.
"Özür dilerim?" Arabayı çalıştırsa da cevap vermemişti. "Sınavlar ödevler falan derken dışarı çıkmaya enerjim kalmıyor pek."
"Iy, iğrenç bahanelerini üstümden çeker misin?" Dediğine karşılık kahkaha attım. "Çocuklar da özlemiş seni, ne zamandır gelmiyorsun diye sorup duruyorlar. " Ve gülüşümün yüzümde donması bir olmuştu, ona çaktırmamam gerektiğinin farkındaydım.
"Ben de özledim ya, otururuz bir ara." Yolun geri kalanında ben ona okuldan bahsediyordum. "İnanır mısın? Gerçekten harika yapmıştım ödevi ama site attığı için sisteme yükleyemedim ve kaldım."
"Ee, son dakikaya bırakırsan."
"Annemin yokluğunu sakın aratma ama tamam mı?" Demem onu güldürmüştü, arabayı bir restoranın önünde durduğunda vale tarafından kapım açıldı, gülümseyerek aşağı indim. Kerem'in koluna girmemin ardından beraber içeri girdik. Çok şık bir restorandı, içeriyi beğeniyle inceleyip bizi yönlendirdikleri masaya oturdum.