Yine bana gel,
Seni gördüğüm ilk gün gibi
Gözünü kapat ve öp beni
Kalabilirsem bu hikâyede
Minik elinle sar kalbimi
Yine beni sev
Beni öptüğün son gün gibi
Gözümü kapat, öldür beni
Kalamadım ki bu hikâyede
Bilemedim ben, kim üzdü seni?
Belki de 10. kere duyduğum nakarat kısmına karşılık oflayarak başımı ovuşturdum. Trabzon'a varmamıza son bir saat kalmıştı. Gün doğumunu izledikten sonra arabaya binip biraz uyumuştum, uyandığımdan beri de Barış aynı şarkıyı dinletiyordu bana. Bana onu düşündürten şarkıyı.
"Barış kapat allah aşkına artık."
"Niye ya, ben çok seviyorum bu şarkıyı." Demişti göz ucuyla bana bakarken. "Bizim şarkımız." Sesi kısmama karşılık sürekli açıyordu, sinirle bağırarak çektim elimi radyodan.
"Ay, çocuk gibisin Barış."
"Hemen sinirleniyorsun ama sen de." Yalandan bir üzüntüyle dudak büzdüğünde güldüm ona, arabanın içini hala dolduruyordu şarkı. "Şşt, sen de benimle Rize'ye gelecek misin?"
"Pardon da niye geleyim ben seninle Rize'ye?"
"Aşk olsun, ben senin annenleri ikna etmeye geliyorum ama."
"Barış."
"Hm," Diyerek cevap vermişti şerit değiştirirken.
"Ben sana gel demedim, zorla geldin farkındaysan." Gülmüştü dediğime karşılık, gerçekten de gel diyene kadar susmamıştı. Bir yandan da iyi olmuştu, bizimkileri ikna etmek daha kolay olacaktı.
"Çok kırıcısın Sudemim ya." Keyfi ayrı bir yerindeydi bugün sanki.
"Kerem'le konuştun mu?" Kafasını olumsuz anlamda salladığında bıkkın bakışlarımı gönderdim ona. "Arasana."
"Uyanmış mıdır ki?" Saat neredeyse 12'ye geliyordu, tatil olsa bile bu saate kadar uyumazdı o. Müziği kısmıştı Barış telefonunu çıkarırken.
"Uyanmıştır tabii ki." Telefondan Çikom kişisini aratırken onu izliyordum, ilk çalışta açmadığında kapatacak gibi olduğunda eline vurdum. "Açar şimdi, bir dur."
"Ne var?" Kerem'in sert sesi arabayı doldururken dudaklarımı birbirine bastırdım, hala sinirli olmalıydı.
"Küs müyüz?"
"Başlatma lan küslüğüne, seni dövmediğime şükret." Barış'la gözlerimiz buluştu bir anlığına, ardından hemen yola çevirdi gözlerini.
"Haklısın kardeşim ne desen."
"Bak Barış, bana doğruyu söyle lan. Kullandın mı onu harbiden? Kız mı kalmadı oğlum dünyada benim kardeşim dediğim kıza yaptın bunu." Bakışlarım camdan dışarı bakıyordu doğrudan, bu konuşmaya hiç şahit olmamayı diledim ama çok geçti.
"Asla, çok seviyorum kanka ben onu. Hala köpek gibi seviyorum. Affetsin diye yırtınıyorum hatta aylardır."
"Oğlum aptal mısın sen? Sikerim böyle aşkı lan." Bağırmasından anlayabiliyordum sinirlendiğini, Barış onun haklı olduğunu bildiğinden hiçbir şey diyemiyordu. "İnsan aşık olduğu birini göz göre göre böyle üzer mi lan?" Sorusunun cevabını ben de bekler şekilde Barış'a döndüm. Barış'ın gözleri kısa bir an için bana kaydı, ardından tekrar yola odaklandı. Yutkundu, belli ki söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyordu.