Taehyung
"Tüm bunları kaçırdığıma inanamıyorum!"
Jimin'in bu hallerine gülüp önümdeki portakal suyundan bir yudum aldım.
"İğrençsin Yongsun." dedi Jin arkadaşıma yüzünü buruşturarak bakarken. Hepimiz bahçedeki oturma alanlarındaki bir masaya oturmuş, Yongsun'un iki gün önceki rezilliğini konuşuyorduk.
Araya haftasonu girdiği ve partiden sonra çok yorgun olduğumuz için yüz yüze görüşememiştik ama telefonda onunla yeterince dalga geçmiştik. Sıra bir de yüz yüze dalga geçmedeydi.
"Ben seni tebrik ediyorum." Hepimiz bahçede oturuyoruz derken gerçekten hepimizdik. Bunu diyen Namjoon'du. Jungkook'un arkadaşları da bizleydi. Hâliyle kendisi de.
Yongsun, yüzünü kapadığı ellerinin altından "Niye?" dedi. Yüzünü kapadığı için ne dediği pek anlaşılmamıştı.
"Çocuk, sen sarhoşken seni ters çevirmiş üstüne bir de çuval gibi omzuna atmış. Bence iyi bile dayanmışsın." Sonra Jungkook'a döndü. "Oğlum sen niye kızı ters çeviriyorsun?"
"Taşıması daha kolay olur diye düşündüm." dedi Jungkook umursamaz bir tavırla. Şu an dünyanın en önemsiz şeyinden bahsediyormuşuz gibi davransa da partide ayakkabılarına bakarken o da kusacak gibi görünüyordu. Kirli siyah ayakkabılarına öyle bir bakıyordu ki ağlayacağını sanmıştım. En sonunda Yongsun daha fazla dayanamayıp ellerini masaya vurarak ayağa kalktı.
"Gidip biraz kız kıza sohbet edeceğim. Bu kadar testosteron solumak bana yeter. Siz erkekler beni boğuyorsunuz." Kimseye, özellikle Jungkook'a, bakmadan arkasını dönüp giderken biz arkasından gülüyorduk. Hepimiz bahane uydurduğunu fark etmiştik. Utancından kaçıyordu.
Buraya çabuk adapte olduğu için mutluydum.
Yoongi ile Jimin bugün çok sessizlerdi. Yan yana oturuyorlar, hatta gördüğüm kadarıyla dizleri birbirine değiyordu ama o kadar kasıntı duruyorlardı ki sanki ikisi de kabız olmuş gibiydi.
"Pşt!" Kafamla ikiliyi işaret edip seslendiğimde ikisi aynanda bana döndü. "Siz ikinizin neyi var?"
"Bir şey yok." dedi Jimin gözlerini kısarak bana bakmaya başlayınca. Bu susmam için bir işaretti. Haftasonu bana o odada olanları anlatması için çok darlamıştım ama tek bir şey bile öğrenememiştim.
Tam anlatmaları için tekrar ısrar edecektim ki Yoongi bana bakmadan "Hoseok geliyor." dedi.
Jungkook programlanmış gibi anında bana yaklaşıp kolunu omzuma attığında Hoseok masamızın önünde belirdi.
"Merhaba Taehyung. Uzun zamandır görüşemiyoruz."
Ona rahatsız bir gülümseme gönderdim. "Evet."
"Görüşmeyeli nasılsın?" Sorusunu sorarken gözlerini masada gezdirdi. Bakışları Jungkook'da ve omzuma attığı kolunda daha fazla oyalanınca yüzü düştü. "Neyse boşver." Sonra elinde olduğunu o an fark ettiğim bir poşeti bana uzattı. "Bu sana. Az önce kafeteryadan senin için aldım."
Bana uzattığı poşeti aldığımda yüzümü buruşturdum. "Benim için paranı harcama Hoseok." Ondan kurtulmak için bin bir türlü uğraş verip planlar yaptıktan sonra bu hareketi karşısında çok mahçup hissetmiştim. Bir öğrenci için para biriktirmek yeterince zor bir şeydi ama o, ondan kurtulmak için sahte bir erkek arkadaş arayan ben için parasını harcıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Cider | taekook
FanfictionTaehyung, hastalıklı bir şekilde ona takıntılı olan sınıf arkadaşından (?) kurtulmaya çalışırken kendini sahte bir erkek arkadaş ararken bulur.