Taehyung
"Yani sarhoşken sana aşkını itiraf etti?"
Jin'in dediği şeye gözlerimi devirdim ve ofladım. "Ben sana öyle mi dedim?"
"Evet, aynen böyle dedin."
İç çektim. Anlattığım şeyleri yine kendi istediği gibi yorumluyordu. Tam Jin'e cevap vereceğim sırada Yongsun araya girdi.
"Aşkını itiraf etmiş olmasa da... Yine de bunları demesi garip değil mi?"
Kaşlarımı çatarak ona döndüm. Her zaman geldiğimiz kafedeydik. Dün geceki kulüp etkinliğimizden sonra burayı güzelce temizlemişlerdi ve yine eskisi gibiydi. "Niye garip olsun?"
"Yani..." Omuz silkti ve "Senin için bunca zahmete giriyor ve başkasıyla sevgili olduğun hakkında bir söylenti çıkınca da kıskançlıktan kuduruyor." dedi. Kaşları çatıldı ve dudağını kemirdi. "Senden hoşlanıyor olmasın?"
Dediği şeyle bir an donup kalsam da sonra kahkaha attım. Jungkook'un benden hoşlanması hayatımda duyduğum en saçma şey falandı. Saçma ve imkansızdı. Okulun yarısı onun için ölüp bitiyordu zaten. Bunu basketbol maçı olurken trübünlere bakarak rahatlıkla söyleyebilirdiniz.
Bunun için onlara hak veriyordum zaten. Jungkook çok yetenekliydi ve aşırı iyi bir yüzü vardı. Yapılı ve dövmelerle kaplı vücuduyla herkesin ilgisini çekiyordu.
"Saçmalama." dedim gülmekten dolan gözlerimi silerken. "Benden hoşlanmayı bırak, muhtemelen bana zar zor katlanıyordur."
Tepkilerimle ve dediklerimle kaşları daha çok çatıldığında Jin, bitmiş içeceğinin pipetini dişlemeyi bırakıp Yongsun'u gösterdi ve kafasıyla onayladı.
"Bence Yongsun haklı. Senden karşılık beklemeden bunları yapması çok saçma."
"Benden bir karşılık bekliyor tabii ki." diye mırıldandım. Gerçi, beklediği karşılık çoktan yerine getirilmiş gibiydi. Sahi, aklıma gelmişken Jimin neredeydi?
"Senden para mı istedi?" diye sordu Jin kaşlarını kaldırarak.
"Hayır." Yüzümü buruşturdum ve bakışlarımı masaya indirdim. "Biz onu aramızda hallettik. Sadece bu iyiliği karşılıksız yapmadığını bilin."
"Sana zorla katlandığını düşünmüyorum."
Yongsun'un dediği şeyle tekrar ona baktım. Önceden dediğim şeye takılmıştı belli ki. Kaşlarını çatmış, elini de çenesine yaslamıştı. Düşünceli bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Senin yanındayken Jungkook çok mutlu duruyor. Gerçi mutludan ziyade... Nasıl desem? Sana bir garip bakıyor. Sanki sadece sen varmışsın gibi. Gözleri sadece seni görüyor." Sonra omuz silkti. "Benim gözlemlerim bu yönde en azından."
"Katılıyorum." Jin kafasını salladı ve bana baktı. "Sen de öyle değil misin Taehyung? Onunla birlikteyken daha mutlu olmuyor musun?"
Alayla gülüp gözlerimi devirdim. "Sorma. Bayılıyorum ona."
Kafama pipetinin çöpünü atmasıyla kaşlarımı çatarak ona baktım. "Dalga geçme! Ciddi bir şey konuşuyoruz şurada."
"O benim sahte erkek arkadaşım. Size öyle bir izlenim verdiysek ne mutlu bize." Arkama yaslandım ve masaya bakarak "Demek ki planımız tam da bizim istediğimiz gibi işliyor." dedim.
Yongsun ofladı ve o da arkasına yaslandı. "Dediklerimizi bir düşün." Ciddi ses tonuna ve ciddi yüz ifadesine daha fazla dayanamadığımda kalkmak için hareketlendim.
Aslında bu konuyu konuşmaktan kaçıyordum da diyebilirdik. Şu an sadece Hoseok'dan kurtulmak istiyordum. Duyguların da işin içine girip her şeyin karmakarışık olmasına gerek yoktu. Bu sadece her şeyi daha da karmaşıklaştırırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Cider | taekook
Hayran KurguTaehyung, hastalıklı bir şekilde ona takıntılı olan sınıf arkadaşından (?) kurtulmaya çalışırken kendini sahte bir erkek arkadaş ararken bulur.