Taehyung
1 hafta.
Tam bir haftadır Jungkook'un peşinden koşuyordum. Peki neden mi?
Sahte erkek arkadaşım olması için.
Geçtiğimiz hafta Jungkook'a karşı en iyi tavrımı takınmıştım. Ona kahve alıyor, antrenmanına soğuk su götürüyor, spor çantasını taşımaya yardım ediyordum. Hatta geçen gün antrenmanı olduğu için terleyeceğini düşünmüştüm bu nedenle ona bir atlet götürmüştüm.
Fakat bu, onun pek hoşuna gitmemişti. Bana Hoseok'dan farksız olduğumu ve bu atleti gidip Hoseok'a giydirmemi söylemişti.
Bir an atleti ağzıma tıkacak sanmıştım ve ödüm kopmuştu.
Tüm bunlara rağmen yine burada ellerimde buzlu kahvelerle Jungkook'un dersten çıkmasını bekliyordum. Tamam, can sıkıcı olduğumu biliyordum ama Jungkook'u kovaladığım gibi beni de kovalayan Hoseok adında bir bela vardı.
Jungkook'un sınıf kapısının önünde elimde kahvelerle beklerken koridor bomboştu. Benim de dersim vardı ama Jungkook'u yakalayabilmek için erken çıkmıştım.
Tanrım, gerçekten Hoseok oluyordum.
Sınıftan birileri çıkmaya başladığında eğdiğim başımı kaldırıp Jungkook'un çıkmasını bekledim. Tek başına sınıftan çıktığına etrafına bakındı ve beni gördü. Ona kocaman gülümsediğimde gözlerini devirip kaçacak bir yer aramaya başlamıştı. Onun bu hareketlerine kaşlarımı çattım ve ona doğru yürümeye başladım.
"Hey, Jung-"
Ben daha cümlemi bitiremeden Jungkook, sırtındaki çantayı çıkarıp yüzüne doğru koydu ve onu görmemi engelledi. En azından sadece yüzünü çünkü o yapılı vücudu saklaması biraz zordu.
Yaptığı saçma hareketle arkasından bakakalmışken o hızla yürüyüp benden uzaklaşmıştı.
Peşinden koştuğum bir hafta içerisinde bana acıyıp yardım etmektense daha çok sinir olmuş ve bana yardım etmemek için inat etmişti.
En sonunda sınıf tamamen boşalınca elimde kahvelerle öylece kalmıştım. Elimdeki kahvelere bakıp iç çektim.
Benim için hiç umut yoktu.
"Taehyung!"
Adımı uzatarak bu sinir bozucu ses tonuyla söyleyen kişi şu an en son görmek istediğim kişi olabilirdi. Aslında Hoseok'u seviyordum. En azından normal davrandığında.
"Merhaba Hoseok." dedim. Ona bakıp gözlerimi devirmekten kendimi alıkoyamadım.
"Bize kahve mi aldın?" Ellerimdeki kahvelere baktı ve kocaman gülümsedi. Sonra uzanıp birini aldı ve içti. "Sert kahve çok sevmem ama teşekkürler Taehyung." dedi. Kahvenin acılığından dolayı yüzünü buruşturmuştu.Aslında içtiği kahve Jungkook'undu. Yoongi'ye, Jungkook hakkında birkaç şey sormuştum. Kahvesini de sert sevdiğini ondan öğrenmiştim.
Fakat Jungkook için aldığım kahveyi şu an Hoseok içiyordu.
"Aslında o sana değildi." diye mırıldandım.
"İki tane kahveyi aynı anda içemezsin, salak şey." Konuşurken koluma girdi ve beni koridorda yürütmeye başladı. Yenilgiyle iç çektim ve ona uyum sağladım.
Bu gün de esir alınmıştım.
...
"Jungkook! En azından bir kere beni dinlesen olmaz mı?" diye bağırdım adımlarımı ona yetiştirmeye çalışırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Cider | taekook
FanficTaehyung, hastalıklı bir şekilde ona takıntılı olan sınıf arkadaşından (?) kurtulmaya çalışırken kendini sahte bir erkek arkadaş ararken bulur.