6 | cennette 7 dakika

99 14 1
                                    

Taehyung

Jungkook'un evine berbat bir halde gittiğimizde Yeonjun yüzünü buruşturmuş, ve bizden tiksindiğini açıkça belli etmişti fakat bilekliğini ona verdiğimde sanki çöpe bulanmamışız gibi önce bana sonra da abisine sıkıca sarılmıştı.

Duştan çıktığımda Jungkook onun kıyafetlerinden giymem için bana vermişti. Biraz büyük gelmişti ama kemerle falan halletmiştik.

Ayrıca hâla bu ikisinin kardeş olmasına alışamamıştım. Jungkook ile prensesler hakkında konuşurken hep bit kız kardeşi olduğunu düşünmüştüm. Meğersem o kişi küçük bir kız kardeş değil, Yeonjun'muş!

Şu an dördümüz sabah yaşadığımız o aksiyonlu dakikalardan yorulduğumuz için sabahki derslere girmemeye karar vermiştik. Yeonjun çöpe bulanmamıştı ama abisinin evine gelene kadar üç arkadaşının daha evine gittiğini söylemişti. O yüzden o da yorulmuştu.

Jungkook; kardeşine daha dikkatli olmasını, bu bileklikleri kaybederlerse annelerinin ne kadar üzüleceğini ona uzun uzun anlattı. Anladığım kadarıyla tek anneleri değil, onlar da fazlasıyla üzülürdü.

"Biliyorum. Geçen gün sende duşa girince çıkardığımda unutmuş olmalıyım." demişti Yeonjun ve bundan sonra daha dikkatli olacağına yemin etmişti.

Ayrıca Yeonjun'un bizi yatakta biraz samimi bir şekilde bulmasıyla rezil olmuştum. Bizim hakkımızda hep ima ve bel altı şaka yapıyordu. Ben de en sonunda dayanamadım ve ona abisiyle yaptığımız planı anlattım.

Bu gidişle planımızı tüm okul bilecekti. Ama Yeonjun, sahte müstakbel erkek arkadaşımın üvey kardeşiydi. Bilmesinde bir sakınca yoktu.

"Kötü durummuş harbiden." dedi ve önündeki çilekli içecekten büyük bir yudum aldı. Okulun altındaki kafedeydik. "Haftaya bir parti düzenlememe ne dersiniz? Orada birbirinize yakın davranın ve bunu Hoseok'un gözü önünde yapın. Böylece size inanır."

Bize yardım etmek için bu kadar zahmete girmesi gözlerimi dolduracaktı. Dudaklarımı büzdüm ve boynuna sarıldım. "Yeonjun! Sen en iyisisin!"

Kıkırdadı ve boynuna doladığım kollarımı tuttu. "Bilekliğimi bulduğunuz için bir teşekkür olarak sayın."

"Ne dersin Jungkook?" Başından beri sessizce karşımızda oturup soğuk kahvesini içen Jungkook'a baktım. Yüzünde hiçbir mimik oynamayınca "Bana yakın davranmak zorunda değilsin. İstersen yüzüme bile bakma. Sadece partiye gitmek istiyorum!" dedim.

İç çekti ve bardağını masaya koydu. "Tamam. Bana fark etmez."

"Olley!" Yeonjun ile aynı anda bağırıp havada beşlik çaktık. Uzanıp içeceğini tek dikişte bitirdi ve hızla ayağa kalktı. Çocuk bir anda enerji dolmuştu. "Gidip insanlara duyurmalıyım ve hazırlıklara başlamalıyım. Hesabı sen hallediverirsin abicim!"

Çantasını alıp koşar adımlarla yanımızdan ayrıldığında arkasından bakakaldık.

"Haklıymışsın. Kardeşinle harbiden çok iyi anlaşırmışız."

...

Yeonjun dediği gibi büyük bir parti hazırlamıştı. Bir haftada tüm bunları nasıl ayarlamıştı hayret etmiştim doğrusu.

Arkadaşlarımla çağırdığımız taksiden indik ve önümüzdeki beyaz, kocaman havuzlu villaya baktık.

"Şu çocuğun partilerinin neden bu kadar meşhur olduğunu anladım sanırım." Yongsun'u da partiye getirmiştim. Birkaç hafta sonra bizim okula başlayacaktı ve şimdiden arkadaş edinmesi onun için iyiydi.

Apple Cider | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin